Tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi'nden avukatları aracılığıyla Birgün'den Hüseyin Şimşek'in sorularını yanıtlayan Demirtaş'ın mesajları özetle şöyle:
Cezaevi hücresinden bir kampanyanın tüm boyutlarıyla planlanıp yürütülmesi imkansızdır. Kampanyayı HDP Genel Merkezi planlayacak, gönüllüler yürütecek ve ben de önerilerim ve mesajlarımla, elimden geldiğince onlara destek olacağım. Dışarıda OHAL ve AKP zulmü, içeride de tehdit ve yasaklar varken adil ve eşit bir kampanya yapılıyormuş gibi davranamayız. Bu koşulları normalleştiremeyiz. Her an, her dakika bu adaletsizliği dile getiren ve teşhir eden bir kampanya yapmak zorundayız. Devletin imkanlarını sınırsızca kullanan bir aday ile hücredeki bir aday, sanki adil bir seçimde yarışıyormuş gibi davranamayız. Seçmenler bu demokrasi skandalını her an görmeli, mevcut iktidarın adalet ve eşitlik anlayışını idrak etmelidir.
Bununla birlikte, HDP ve ben, geleceğin Türkiyesi'ne dair görüşlerimizi, çözüm önerilerimizi, projelerimizi, her yerde kamuoyuyla paylaşmayı da sürdüreceğiz.
'HERKES SEÇİM SONUÇLARINA SAYGI DUYMAKLA MÜKELLEF'
Erdoğan, Tamam derlerse bırakırım diyor. Sizce halk sandıkta tamam derse Erdoğan bu kadar kolay kabullenir mi?
Bırakmayıp da ne yapacak? Elbette seçim kaybeden iktidar yerini seçilene bırakır, bunun aksi bile düşünülemez. Kendisi de buna saygı duyacağını beyan etti zaten. Biraz da, 24 Haziran'da alacağı yenilginin sosyo-psikolojik zeminini oluşturmaya, ‘onurlu geri çekilmeye' hazırlık yapıyor. Herkes seçim sonuçlarına saygı duymak ve gereğini yapmakla mükelleftir. Öyle de olacaktır.
'SEÇİMİN AKP TARAFINDAN KAZANILMASI KRİZİ ORTADAN KALDIRMAZ'
Erken seçim söylemi vatan hainliğidir cümlesinin ardından AKP ve MHP ittifakının erken seçim kararı almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendini dev aynasında görüp kudretli sananlar, ülkenin artık yönetilemez hale geldiğini kendileri de kabul ettiler. Büyük bir ekonomik kriz kapıda bekliyor. Bölgesel gelişmeler, içerideki sosyal ve siyasal sorunlar ciddi bir patlama noktasına geldi. İktidarın çürümüşlüğü bir krizle dışa vurduğunda, artık seçimden değil istifadan söz edilir olacaktı. Durum o aşamaya gelmeden, baskın bir seçimle seçmenden yeni bir kredi alarak oluşturacakları bu ‘taze meşruiyet' ile kriz dönemini istifasız atlatmak ve iktidarlarını kurtarmak istediler. Baskın seçimin amacı budur. Fakat seçimin AKP tarafından kazanılması, krizi ortadan kaldırmayacaktır. Ancak yeni ve değişime açık bir iktidar bu krizle baş edebilir. Çünkü yeni bir iktidara, hem toplum hem de uluslararası alan bir şans tanıyacak ve panik ortamının tetiklenmesi önlenecektir. Ama AKP seçimi kazanır da aynı politikaları sürdürürse, içeride ve dışarıda yaşanacak panik, ani ekonomik ve sosyal krizleri tetikleyebilir. AKP, artık istikrarın da güvencesi değil yani. İstikrarsızlık yayan bir siyaset üretiyorlar sadece.
HDP, PKK'NIN TEMSİLCİSİ DEĞİLDİR'
CHP, MHP, DP ve İYİ Parti'nin kurduğu ittifaka HDP dahil edilmedi. Bu konu hakkındaki görüşünüz nedir?
Bu kesimlere sorsanız HDP'nin sözde sıkıntılı ‘bagaj'ından söz edip bunu gerekçe yapacaklardır. Fakat meselenin altında yatan siyasi gerçeklik tam olarak şudur, HDP, devletin resmi ideolojisinin asli unsuru olarak kabul edilen ‘Türkçülük' politikasının dışında bir partidir. Ağırlığı Kürtlerden oluşsa da çok kültürlülüğü, çok kimlikliliği, çok dilliliği esas alan bir toplumsal gerçekliğin partisidir. HDP, Kürtçü de değildir Türkçü de. Çok net ifade etmek gerekir ki, PKK'nın da temsilcisi değildir. HDP kendisine oy veren halkların, bireylerin partisidir.
Realite bu olmasına rağmen, HDP'yi ‘terörle bağlantısı var' safsatasını öne sürerek karalamaya ve yıpratmaya çalışan söyleme teslim olunması, onlar açısından vahim bir hata olmuştur. Biz ittifakı, barajı geçmek için istemedik. Yüz yıllık korkuların, tabuların, hataların yıkılması için istedik en çok. HDP ile birlikte çok güçlü bir toplumsal beraberlik ve demokrasi ittifakı kurulabilirdi. Bunun sonuçları sadece seçimlere değil, asıl seçim sonrası Türkiye'nin toplumsal beraberliğine ve bir arada, barış içerisinde yaşama inancının güçlenmesine vesile olurdu. Fakat maalesef, muhalefet partileri büyük düşünmek ve cesur olmak yerine, sığ ve sağ düşünmeyi tercih ettiler.