Demirtaş: Tutukluluğumuzdan siyasi çıkar elde edilmek isteniyor

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tutuklu bulunduğu cezaevinden Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe gönderdi. Tahliyesini talep eden Demirtaş, rafa kalkan fezelekelerin iddianameye sonradan eklendiğini, iddianameye cezaevi yönetiminin el koyduğunu belirterek, "Tutukluluğumuzdan siyasi çıkar elde edilmeye çalışılıyor" dedi.
Demirtaş: Tutukluluğumuzdan siyasi çıkar elde edilmek isteniyor
2017-02-15 17:02:58   Güncelleme: 2017-02-15 17:02:58    

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi'nden Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe göndererek, tahliyesini talep etti.

4 Kasım 2016'da Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ ve 10 milletvekili arkadaşıyla gece yarısından sonra evlerine yapılan abatılı, orantısız ve siyasi sansasyona yönelik bir baskınla tutuklandığını belirten Demirtaş, "Girişimin tek bir siyasi merkezden yönetildiğinden zerre kadar kuşkumuz yoktur" dedi.

"RAFA KALKAN FEZLEKELER İDDİANAMEYE EKLENDİ"

Darbe girişimine değinen Demirtaş, "Kaldı ki hakkımda 8 ayda tamamlanan 501 sayfalık iddianameye konu olan 31 fezlekenin 11'ini hazırlayan savcılar 'FETÖ'den tutukludur. 7 fezleke ise bizzat iddianameyi hazırlayan savcı tarafından yakın zamanda 'soruşturmanın ertelenmesi kararı' ile rafa kaldırılan fezlekelerdir. Ancak ne hikmetse bu fezlekeler de iddianameme dahil edilerek dosya kabarık gösterilmek istenmiştir. Bu şekilde hazırlanan bir iddianameyi mahkemeniz kabul etmiş ve iş yoğunluğu olmamasına rağmen ilk duruşma tarihi de referandum sonrası yani 28 Nisan olarak belirlenmiştir.

Demirtaş dilekçesinde, "Ayrıca mahkememiz, tensip duruşmasında verdiği bir kararla davanın sözde güvenlik gerekçesi ile başka bir ile naklinin de önünü açarak ilk duruşma tarihinin uzaması ihtimalini de doğurmuştur. Duruşmalarımın güvenlik gerekçesi ile Diyarbakır'da yapılamayabileceğini düşünen mahkemeniz, Milletvekilimiz İdris Baluken'in Bingöl'de açılan ama güvenlik gerekçesi ile Diyarbakır'a nakledilen davasının ilk duruşmasını güvenlik içerisinde yapabilmiştir. Yine Hakkari milletvekilimiz Abdullah Zeydan, Selma Irmak ve Nihat Akdoğan'ın Hakkari'de güvenlik olmadığı gerekçesiyle dosyaları Diyarbakır'a gönderilmiştir" dedi.

"İDDİANAMEYE CEZAEVİ YÖNETİMİ EL KOYDU" 

Soruşturma evresinde dosyasına "gizlilik" kararı konulduğunu belirten Demirtaş, "Oysa dosyamın tamamı TBMM'ye gönderilen ve alenileşen fezlekelerden ibarettir. Gizlilik kararının yetmeyeceği düşünülerek benim cezaevinde avukatlarım ile yapacağım bütün görüşmelerin bir görevli huzurunda ve kayıt altına alınarak yapılmasına karar verilmiştir. Soruşturmanın yürütüldüğü Diyarbakır'a coğrafi olarak en uzak olan ve 1700 kilometre ötedeki Edirne F Tipi Cezaevi'nde 57 gün boyunca tek başıma bir hücrede tutulmam sağlanmıştır. İddianamenin mahkemenizce değerlendirilmesi aşamasında avukatımın resmi olarak bizzat sizin onayınızla aldığı iddianamenin ziyaretçilerim tarafından bana verilmek üzere cezaevine tesliminden sonra, iddianameye yasadışı belge muamelesi yapılmış ve tarafıma verilmeden cezaevi yönetiminin aldığı bir kararla el konulmuştur. Bu şekilde soruşturma sürecinin başlangıcı ve safahati tam bir savunma hakkı katliamıyla geçmiştir. Adil yargılanma ihtimalimiz bu şekilde başından itibaren ortadan kaldırılmıştır. Şüphesiz ki hakkımızdaki asılsız iddiaların tamamı kovuşturma evresi çürütülecek ve tam aksine yargı eliyle bize karşı ağır suçların işlendiği bir bir ortaya konulacaktır" dedi.

"TUTUKLULUĞUMUZDAN SİYASİ ÇIKAR ELDE ETMEK İSTENİYOR"

Yüksek Seçim Kurulu'nun referandum tarihini resmi olarak ilan etmesinin ardından yeni bir durum ortaya çıktığını ifade eden Demirtaş, başvuru dilekçesinde şöyle devam etti:

"Bu açıklama ile birlikte bizlerin tutukluluk durumu çok daha vahim bir ihlale tekabül edecek noktaya gelmiştir. Zaten AYM'nin Balbay kararı ve AİHM'in birçok kararına rağmen milletvekillerinin tutuklanmış olması ve tutukluluklarına devam yönünde karar verilmiş olması usuli bir hatadan öteye açıkça yargı görev ve yetkisini kötüye kullanma durumuna dönüşmüştür. Milletvekillerinin temsil hakkından kaynaklı yasama yetkisi ile denetleme yetkisi sadece ve sadece seçilmiş olan kişi yani o milletvekili tarafından bizzat kullanılabilen yetkilerdir. Milletvekili tutuklu olduğu için kullanamadığı bu yetki ve haklarını başkasına devredemediği gibi avukat veya başka bir milletvekili aracılığı ile de kullanamamaktadır.

Bu şekilde milletvekilinin tutuklulukta geçirdiği süre, telafisi hiçbir şekilde mümkün olmayan ağır sonuçlar ve parlamenter zararlar ortaya çıkarmaktadır. Hele hele son derece önemli bir Anayasa değişikliğinin yapıldığı ve 16 Nisan'da halkoylamasına gidileceğinin kesinleştiği bir süreçte Parlamento'nun 3'üncü büyük partisinin Eş Genel Başkanları ile birlikte 10 milletvekilinin tutuklu bulunuyor olması, yargı eliyle siyasete ağır bir müdahaledir. Bizim tutuklu bulunmamız ile elde edilmek istenen yargısal menfaat ile tutukluluğumuz nedeniyle ortaya çıkan toplumsal zarar (yani seçmenlerin temsil hakkının gasp edilmesi) kıyaslanamaz bile. Açıktır ki tutukluluğumuz ile yargısal bir menfaat değil, siyasal bir çıkar elde edilmek istenmektedir."

"O KONUŞMALARI TBMM'DE YAPTIM"

TBMM çalışmalarına, yasama ve denetleme faaliyetlerine katılmanın en demokratik hakları olduğunu söyleyen Demirtaş, dilekçesini şöyle tamamladı:

"Zorbalığın ve baskının karşısında diz çökmeyeceğiz. Bizlere karşı bu hukuk dışı siyasi operasyonları planlayanların tuzağına elbette ki düşmeyeceğiz. Hakkımda hazırlanan iddianameye konu 31 fezlekenin neredeyse tamamının dokunulmazlık değil, sorumsuzluk kapsamında olduğu gözetilerek, o konuşmaların tamamını TBMM'de de yaptığım düşünülerek, Anayasa, CMK, AYM ve AİHM kararları doğrultusunda tutukluluk halime son verilmesini talep ediyorum. Saygılarımla" dedi.