FIFA kokartlı eski hakemlerden Selçuk Dereli, hakem performansları ve kendi döneminde yaşanan bazı olaylarla ilgili olarak Sözcü'den Mustafa Kanaya'ya açıklamalarda bulundu.
Merkez Hakem Kurulu'nun (MHK) hakemleri belirlerken ve onlara eğitim verirken yanlış tercihlerde bulunduğunu söyleyen Dereli, En basiti VAR sistemine bakın. Hakem, VAR'da tekrar izlemesine rağmen doğru kararı veremiyor. Ya eğitim eksikliği, ya art niyet, ya da hakemin gözünde problem var dedi.
Dereli şu görüşü dile getirdi:
Art niyet şıkkını düşünmek istemiyorum. Sağlık raporu mecburiyeti nedeniyle gözde de sorun yoktur. Geriye bir tek eğitim kalıyor. VAR'a rağmen bu kadar skandal karar varsa hakemlerimiz doğru eğitilmiyor demektir.
Sohbetin devamında Kanaya'nın yönelttiği sorular ve Dereli'nin bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- Hiç mi umut yok hocam?
Eş, dost, akraba ilişkileriyle hakem klasmanını belirlerseniz, ekrana bakarak bile doğru karar veremeyen hakemleriniz olur. Türk futboluna en büyük zararı veren şeylerden biri babadan oğula geçen hakemliktir. Baba mesleği olarak odunculuk, pazarcılık veya kasaplık sürdürülebilir. Ama hakemlik asla. Nice genç ve yetenekli hakemler bu yüzden dışarıda bırakılıyor. Mevcut anlayışla zaten hakemlik geriye gidiyor.
- Profesyonel hakemlik amacına ulaştı mı?
Kesinlikle doğru bir hamleydi. Ancak böylesine bir algı ortamında hakemlerin başarılı olmasını beklemek hayalcilik olur. Sistem yanlış kurulunca profesyonel hakemlik konusu kafalarda soru işaretleri bırakıyor. Bazı hakemlerimizin gelirlerini kaybetmemek veya onları buralara getiren kişilere şirin görünmek için ödün verdiğini görmek maalesef içimizi acıtıyor.
- Kariyerli bir hakemlik geçmişiniz var. MHK başkanlığı veya yönetim kurulu üyeliği için hiç teklif aldınız mı?
Bugüne kadar böyle bir teklif almadım. Sadece Yusuf Namoğlu arayarak UEFA gözlemciliği teklif etmişti. Ancak ben bu zihniyetle çalışmak istemediğimi söyleyip reddettim.
– Teklif gelmemesinde siyasi görüşünüzün etkisi var mı?
Kesinlikle var. Maalesef bu düzende kendinden olmayanlara hak tanınmıyor. Sezon başında Bein Sports'ta yaşadığımız olay bunun en büyük örneği. Programa başlayacağımız gün, stüdyoya girmemize dakikalar kala iptal ettiler anlaşmamı siyasi baskı nedeniyle.
- Hakemlere ne önerirsiniz?
Her şeyden önce saha içinde de dışında da dik dursunlar. Eleştiri olacaktır ama bunlar hakaret veya saygısızca yaklaşımlara kadar giderse hakemlerimiz hukuki anlamda gereğini yapmalı. Ben faal hakemken Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ı hareketleri nedeniyle mahkemeye verdim ve davayı kazandım.
- Hakemliğiniz döneminde VAR olsun ister miydiniz?
İsterdim elbette. Bazen maç izlerken kaçırdığınız, iyi göremediğiniz pozisyonlar olabiliyor. Keşke bir daha görsem dediğim çok pozisyon olmuştu. Mesela; Yozgat-Galatasaray maçında Sergen Yalçın'ı atmam gerekiyormuş. Pozisyonu göremedim, dördüncü hakeme danıştım, sarı kart verdim. Fenerbahçe-Beşiktaş kupa yarı finalinde Baki Mercimek'in ikinci sarıdan atılması gerekiyormuş. Orada da hata yapmışız. VAR olsaydı bu hatalardan dönme şansı bulabilirdim.
- Hakemliği erken bıraktınız…
Süper Lig'de 12 yıl maç yönettim. Türkiye'de FIFA kokartı göğsünde olup kendi kararıyla hakemliği bırakan bir başka hakem hatırlamıyorum. Nedeni, yapılan emek hırsızlığıydı. Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'na gidecek olan hakkımın çalınmasına tepki olarak hakemliği bıraktım. Şenes Erzik, arayıp Avrupa'daki başarılı yönetimlerim sayesinde kategori yükseldiğimi söylemesine rağmen dönemin TFF ve MHK'si bunu engelledi. En verimli ve en olgun yıllarımı yaşıyordum. En az 10 yıl daha hakemlik yapabilirdim.
- Siyaset mi spora müdahil oluyor, spor yöneticileri mi siyasileri sporun içine çekiyor?
Her ikisi de var. Gücü elinde bulunduranlar futbola siyaseti sokarak buradan insanlara sevimli görünmeye çalışıyor. Siyasilerin görevi tesisler inşa etmek ve organizasyonun en iyi şekilde yapılabilmesi için uygun ortamı oluşturmaktır. Ancak bugün örnekler ortada. Ben, son yıllardaki kadar siyasetin spora müdahil olduğu bir dönemi hiç yaşamadım. Artık iş çığırından çıktı. Alanyaspor-Trabzonspor maçında tribünde yaşananlar ortada.
Futbolumuzu yönetenler ne halde? Telefon gösterme olayı da siyasetin futbolun içine ne kadar girdiğinin kanıtıdır. Spor siyasetten kurtulur mu, çok zor.
- Spor-siyaset ilişkisinden hakemler ne kadar etkileniyor?
Türk futbolunu perde arkasından yöneten güçler belli. Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ'ın TFF ve kurullarında ne kadar etkili olduğunu bilmeyen yok. Tahkim Kurulu Başkanı'nın (Murat Balcı) Gümüşdağ'ın avukatı olması ve PFDK Başkanı (Aytaç Yüksel) ile birlikte ortak bir hukuk kitabı yazmaları tesadüf mü sizce? Gümüşdağ, MHK üzerinde de etkili. Başakşehir aleyhine hata yapan Suat Arslanboğa'nın profesyonel hakemlik sözleşmesi iptal edildi. Bu karar bile tüm hakem camiasına mesajdır.
2005-06 sezonu Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Artmedia Bratislava- Celtic maçı öncesi Türk bahis mafyası tarafından Bratislava'nın maçı farklı kazanmasına yardımcı olmamız istendi. Sert bir dille kendilerini reddettik ve durumu hem TFF'ye hem UEFA'ya bildirdik. Ama maçı 5-0 Bratislava kazandı. Bize ulaşamayanlar kimlere ulaştı artık siz düşünün.
Denizlispor-Fenerbahçe maçı. Birileri o başarısızlığı hakeme fatura etmeye çalıştı. Bu algı belki hâlâ devam ediyor. Peki, soruyorum: Verilmeyen penaltı mı var, atladığım kırmızı mı oldu veya nizami bir golü mü iptal ettim Madem bütün hata bendeydi, Daum neden gönderildi? O maçta futbol oyun kurallarının tamamını uyguladım ve çok da yüksek bir not aldım.