Sabahın erken saatlerinde karayolu ile ilçeye gelen Bahçeli, ilk olarak Ertuğrul Gazi Türbesi'ni ziyaret etti. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açılış konuşmaları gerçekleştirildi.
'İNANIYORUM Kİ SÜLEYMAN ŞAH'IN NAAŞI TEKRAR ESKİ YERİNE KONULACAK'
Bahçeli, Aziz ceddimiz taviz vermedi, teslim olmadı, güç odaklarından, muhasım çevrelerden aman dilenmedi. Bugün de yapmamız gereken budur. Türk milletinin bekası tarihin her döneminde titizlikle korunmuştur. Dün Bizans ve Haçlı operasyonları vardı, bugün emperyalizm ve desteklediği terör örgütleri vardır. Dün Anadolu’nun fethinden dolayı kuduranlar vardı, aynıları bir kez daha nöbet başındadır. Türk milleti varlığını ne pahasına olursa olsun savunacaktır. Bu Ertuğrul Gazi’nin ve devamı nesillerinin bizlere manevi vasiyetidir dedi.
Türkiye'nin sınırlarındaki karanlık senaryolara müsaade edilmeyeceğini belirten Bahçeli, Teröristlere ve işbirlikçilerine bu vatanda hayat hakkı tanıyamayız. Hainlerin sınır ötesindeki hesaplarına, Fırat’ın doğusundaki haşarata sessiz kalmak, küresel güçlerin oyalamalarına, aldatmalarına, zamana oynamalarına da asla izin veremeyiz. Pençe darbesiyle sendeleyen, Kıran Operasyonu'yla şaşkına dönen hainleri hem topraklarımızdan, hem de Misak-ı Milli alanından temizlemek, kendi işimizi de kendimiz yapmak zorundayız. Hiç kimseden korkumuz yoktur. Kahraman bir ceddin torunları olarak tam bağımsız yaşamak milli bir vecibedir. Asırlar evvel Fırat’ın sularına büyük ceddimiz Süleyman Şah’ı vermiştik, inanıyorum ki, aziz naaşı tekrar eski yerine konulacak, bizim olan toprakta ruhu şad olacaktır. Bizim Fırat’ın doğusuna vereceğimiz ise sadece Türk milletinin güçlü sesi, muktedir müdahalesi, hıyanetin tepesine indireceği demir yumruğudur. Türk milleti, tarihin hiçbir devrinde geri adım atmadı. Tehditlere kulak asmadı, zulmü kabullenmedi. İstediğimiz huzurdur, güvenliktir, bekamızın ve egemenlik haklarımızın sonsuza kadar yaşamasıdır. Bu isteklerimizle kimin sorunu varsa bizim de onlarla sorunumuz olacaktır. Bizim önümüzü kesmek için kimler plan yapıyorsa bilsinler ki, ölürsem şehit, kalırsam gazi diyen bir millete karşı yerle yeksan olmaktan başka kurtuluşları da bulunmayacaktır. Varlığımızın bedelini asırlar içinde pek çok defa ödedik. Gerekirse tekrar ödemeye hazır olduğumuzu, bunu da seve seve yapacağımızı herkesin bilmesinde yarar vardır diye konuştu.
'VATAN, İMARA AÇILMIŞ TOPRAK PARÇASI DEMEK DEĞİLDİR'
Varlığı olan her milletin üzerinde yaşadığı bir vatanı olacağını ifade eden Bahçeli, Vatan demek imara açılmış arazi, hibe edilmiş arsa, bahşedilmiş, lütfedilmiş, ikram edilmiş toprak parçası demek değildir. Biz bu aziz vatanı çekilişten kazanmadık, eşantiyondan düşürmedik, hediye almadık. Söğüt bunun tarihi kanıtıdır. Can dediler verdik, kan beklediler döktük, bu toprakları Türk milletinin ebedi yurdu olarak dünyaya sabır ve sebatla tescil ettirdik. Bir coğrafyayı vatan yapan, bir mücadeleden ve muharebeden vatan çıkaran sayısız ve birbiriyle eklemlenmiş zincirleme hadiseler silsilesi bulunmaktadır. Vatan bir zaman aralığının, bir tarih anının tesadüfi mahsulü olmayıp; mazisi uzun yıllara yayılmış meşakkatli bir arayışın inançla kökleşmiş mükâfatıdır. Türk milleti bu mükâfatı bileğinin hakkıyla, inancının haysiyetiyle hak etmiştir. Biliyoruz ki, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Bu kan ise damarlarda asırlardır devinen ve dolaşan yegâne kudrettir. Bir toprağa vatan mührünü vuran uğrunda gösterilen fedakârlıklar, ufkunda yükselen şehitlik feragatidir. Çok şükür bu fedakârlık bilinci, bu feragat kültürü büyük Türk milletinde fazlasıyla merbut ve mevcuttur. Geride kalan onca yüzyıl sahip olunan vatanın stratejik önemine uygun olarak kendi jeopolitiğini ve beşeri zenginliğini geliştirmiştir. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan da Cumhuriyetimize köklü bir maddi ve manevi veraset olarak intikal etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu coğrafyasındaki stratejik var olma mücadelesinin tarihi mirasını devralmıştır. Çoğunluğu Anadolu'da, bir bölümü Trakya'da bulunan bugünkü sınırlarımızı esas alarak Türk milletine dayalı milli ve üniter bir devlet yapılanması vazgeçilmez bir öncelik olarak kabul edilmiştir diye konuştu.
'BİZ BU VATANDA MİSAFİR, SIĞINMACI DEĞİLİZ'
Bu vatanda misafir olmadığımızı kaydeden Bahçeli, Şu gerçeği bilhassa vurgulamalıyım ki, biz bu vatanda misafir değiliz, sığınmacı değiliz, gelip geçici değiliz, yolcu değiliz. Ne çizilecek sınırımız vardır, ne verilecek toprağımız. Ne vazgeçecek insanımız vardır, ne bölünecek milletimiz. Ne yıkılacak devletimiz vardır, ne de heba edilecek bağımsızlığımız. Vatanı korumak, vatan kurmak, vatan kurtarmak kadar şerefli bir görevdir. Bu itibarla Ertuğrul Gazi sancağı asla inmeyecektir. İndirmeye çalışanlar ağır sonuçlarına katlanacaklardır. Türk vatanında gözü olanlar, Türk milleti üzerinde hesap yapanlar unutmasınlar ki, Ertuğrul Gazi ahlakı heybetle ve heyecanla ayaktadır. Terör örgütlerini kullanarak zehir saçanlara, fütuhat mirasının rövanşını alabilmek için zulmü rehber edenlere Bizans çetelerinin pespaye durumunu, İzmir’de denize dökülen müstevlilerin kepaze hallerini hatırlatmak isterim. Türk milleti birdir, devletiyle bütünleşmiştir. Bizi bölemeyecekler, tarihi varlığımıza kast edemeyecekler. Gerekirse hepimiz şehit oluruz, ama bu vatanı asla teslim etmeyiz ifadelerini kullandı.
'VATAN TOPRAKLARI HER TÜRLÜ MÜLAHAZANIN ÜZERİNDE TUTULMASI GEREKEN HAZİNEDİR'
Devlet Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü:
Bilinmelidir ki, 948 yıldır üzerinde yaşadığımız bu kutsal vatan toprakları; muzaffer atalarımızın emaneti olup, varlığı her türlü mülahazanın üzerinde tutulması gereken bir hazinedir. Bu hazineyi yağmayı düşünen iç ve dış mihrakları doğduklarına doğacaklarına pişman etmek Türk milleti için şeref konusudur. Onlar kaçacak biz kovalayacağız, onlar pusu kuracak biz bozacağız, tuzak kuracaklar biz dağıtacağız, eninde sonunda da yakalarından tutup yaptıklarının hesabını birer birer soracağız. Türkiye’nin çöküşü için faal halde bulunan şer ve şiddet cephesine karşı Söğüt oluruz, Kosova oluruz, Niğbolu oluruz, Mohaç oluruz, Preveze oluruz, Çanakkale oluruz, Anafartalar oluruz, Conkbayırı oluruz, Sakarya oluruz, Dumlupınar oluruz, bir kez daha taarruz ederek dedelerinin yanına gömeriz. Geçmişte Türk milletini yok etmeye azmeden melun güçlere nasıl cevap verilmişse, bugün de bu büyük milletin iradesinin yeniden şahlanarak hak edenlere Osmanlı’nın şamarını indireceği muhakkaktır. Bu itibarla, Türk milletinin yeniden küresel arenada güçlü ve sözü dinlenir bir hale gelmesi, muhterem ceddimizle başlayan tarihi mirasa sarılarak gerçekleşecek ve mutlaka başarılacaktır.
DHA