DEVLET BAHÇELİ: HÜKÜMET, GÖZÜNÜ KARARTMIŞTIR!

'17-25 Aralık hukukuyla ülkeyi yönettiğini sananlar ülkenin geleceğini karartmaktadır.'
Devlet Bahçeli: Hükümet, gözünü karartmıştır!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:

Kim yardım bekliyorsa elimiz uzanmalıdır. Paylaşmanın güzelliğini, kardeşlik ve dayanışma ruhunu taşımalıyız. Ramazan varlık ve yokluk üzerinden düşüneceğimiz bir aydır. Tabii ki her zaman içmemekle, yememekle oruç olmayız. Kul hakkını gasp edip oruç tutuyorum demek açlığa bahanedir. Hem harama el sürüp oruçlu olma, hem yalan söyleyip oruçtan bahsetmek eğer ahmaklık değilse akıl körlüğü, inanç kıtlığıdır. Hz. Muhammed, sevgi, ahlak ve hakkaniyete bağlı ve kendisiyle barışık bir toplum oluşturmayı amaçlamıştı. Komşusu aç iken tok yatacak kadar şuurunu kaybetmişler için orucun bir anlamı yoktur. Besmele çekip soygun yapanın, zikir çekip kan dökenin oruç tutmasının bir anlamı yoktur. 

Çünkü, İslam toplumları bırakınız yerinde saymayı devamlı surette geriye gitmekte, ilkellik uçurumuna savrulmaktadır. Bilim, sanat, spor, ekonomi, kültür, ticaret ve siyaset, sosyal hayatın tüm alanlarında korkutucu bir çoraklık, çölleşme hakimdir. Ortaya çıkan kutuplaşma katılaşmış ve keskinleşmiştir. Bu kutuplaşma emperyalist ülkeler tarafından daha da derinleştirilmektedir. Türkiye'yi de içine alan geniş havzada nice insanlık dramının yaşanmasına sebep olmaktadır. Bu sükut kısır döngüden çıkmak için İslam'ın gerçek manasını yaşayıp ve yaşatmak kaçınılmaz bir gerekliliktir. 

Daha iyi bir dünya uzak bir hayal değildir. Hakkı gözeten paylaşım, demokratik değerler ve insanı merkeze alan yönetim modelleri olmayacak bir şey olarak görülmemelidir. Maneviyatızımın bizlere yüklediği sorumluğu yerine getirirsek zincirlerimizi kırarız. inanırsak, azmedersek mutlaka başarır, kötülüğün maskesini yırtar, yeni baştan ayağa kalkarak geleceğimize sahip çıkarız.

"AKP, partili cumhurbaşkanlığı
diye gözünü karartmıştır"

Ramazan ayının barış ve kardeşlik içinde idrakini arzuluyoruz. Osmaniye'de 14 kişinin hayatını kaybettiği trafik kazasını idrak etmemişken İstanbul'daki faciaya uyandık. Bunlar ne dini bilirler, ne inancı tanırlar, ne insanlığı takarlar. Allahın belası terör yine devrededir. İstanbul Vezneciler'de hepimizi yasa boğan bir saldırı yaşanmıştır. İstanbul bir kez daha kalbinden yaralanmıştır. 6'sı polis, 5'i sivil olmak üzere 11 arkadaşımız hayatını kaybetmiştir. Şablon ifadeler, klasik diklenmeler hükmünü hepten kaybetmiştir. Bilinmesini isterim ki İstanbul'da patlayan bombalar Türkiye'nin tamamını hedef almıştır. Rabbim bu mübarek günde şehitlerimizin ailelerine, milletimiz ve kahraman polislerimize baş sağlığı diliyorum. Hiçbir zaman hatırımızdan çıkartmayalım ki Ankara'da başkanlık falı açanların, partili cumhurbaşkanlığı diye tutturanların bereketleri ve betsizliği gizlenemeyecek derecede ortadadır. Ülke olarak kararlılıkla bocaladığımız yok sayılamaz. Türkiye'yi yönetmekle sorumlu hükümet, bir kişinin koltuğunun peşine koyulmuştur. AKP, partili cumhurbaşkanlığı diye gözünü karartmıştır. Binali Yıldırım, öyle bir yanlışa imza atmıştır ki Türkiye'nin temelleri sarsılmıştır. "Anayasa ne derse desin, cumhurbaşkanımızın fiili durumu doğmuştur..." bu ucube sözler hukuk devletinin rafa kalktığının vesikasıdır. Anayasa'ya bağlı bir şekilde görev yapması gereken Hükümet Başkanı bizzat anayasanın üstünü çizmiştir. bugün "Anayasa ne derse desin" diyenler, yarın alçakça  "Millet ne derse desin diye" U dönüşü yapacaktır.

 

"17-25 Aralık hukukuyla ülkeyi yönettiğini sananlar ülkenin geleceğini karartmaktadır"

17-25 Aralık hukukuyla ülkeyi yönettiğini sananlar Türkiye'nin geleceğini karartmaktadır. Yıldırım, Cumhurbaşkanı'nın ödevlerini yapmaktadır. Teröristler bombalar yağdırırken Cumhurbaşkanı "Anne olmayan kadınlar yarımdır" diyerek kadınların onurunu incitmiştir. Eti çiğneyen dişler birlikte güçlüdür derken Türkiye'nin dişlerini kırmıştır. Uganda'dan toplar isterken, vatan topraklarına kokuşmuş emellerin gölgesi düşmüştür. Terör azarken Erdoğan Doğu Afrika'yı dolaşmış, yandaş avcılarla bir tek safariye çıkmadığı kalkmıştır.
20 Temmuz 2015'ten bu yana büyükşehirler peş peşe bombalanmış, görülmemiş rezillikler sergilenmiş, bana mısın dememiştir.

Yüksek Yargı Başkanları'nın mevsimlik işçilere özenip çay topladığı, MİT Müsteşarı'nın Afrika'da gezdiği devlet sahipsiz değil de nedir?

Adeta güvenlik amacıyla mahalle arası yol kesenler bomba yüklü araçları hiç mi görmediler. "İlk insanla başlayan bu mücadele kıyamete kadar sürecektir" Sayın Cumhurbaşkanı ne demeye çalışıyor? Hangi ilk insanın mağarasında bomba patlamıştır? Her terör saldırısından sonra güvenlik toplantıları yapılır, sonra toplananlar bir daha görüşmek üzere dağılırlar. Devletten mesaj üstüne mesaj paylaşılır. Her seferinde "Sabrın sonundayız, bıçak kemiğe dayandı, yarın çok şeye gebe" gibi sayısız konuşmalara şahit oluyoruz. Göz boyayan konuşmaları fos çıkar, yalanları milleti boğar. 

OSLO'fa yapılan pazarlıklar bomba olarak dönmüştür. İmralı ile kandil arasında kurulan taviz köprüsü Türkiye'yi uçuruma yuvarlamıştır. Ne yaşıyorsak dünün eseridir. 
Ülkemiz dar boğazda, çıkmaz sokaktadır. Bebek katilleri her yerdedir. IŞİD çetesi Kilis ve Gaziantep'i fethetmek için tüneller açmıştır, bunu bile denemiştir. Bir çakıl taşımızı ele geçirmeye çalışanların sonu korkunçtur, yok oluştur. Türk'ün topraklarını fethetmeye çalışanlar önce bizim bedenlerimizi çiğneyecekler, sonra cehenneme gideceklerdir.

"Demek ki neymiş; fiili desteğimiz
hukuki boyut alıyormuş..."

MHP'nin Türk milletinin güvenliği ve milli bekasının sağlam esaslara bağlanması konusunda ödün vermesini kimse beklememelidir. Terörle mücadelede her zamna güvenlik güçlerinin ve devletin arkasındayız. TSK kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısına mutlaka destek verecek, gereğini eksiksiz yapacağız. Neymiş? Fiili desteğimiz hukuki boyut alıyormuş. Terörle mücadelede ihtiyaç duyulan hukuki güvence için elimizden gelen çabayı göstereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.