Dilipak: Birileri geliyorum diyen devrimin farkında değil

Akit yazarı Abdurrahman Dilipak 2025'te bir dijital devrim olacağını ancak Türkiye'yi yönetenlerin bu devrim konusunda bir farkındalığı olmadığını söyledi.
Dilipak: Birileri geliyorum diyen devrimin farkında değil
2019-08-21 08:02:04   Güncelleme: 2019-08-21 08:02:04    

Dilipak, AK Parti bu sıçrama hamlesi ile birlikte bu digital devrim konusunu da ciddiye alır. Sadece pazar ve piyasa hareketlerindeki operasyonların ötesinde altyapı ve siber güvenlik işini ciddiye alır ifadesini kullandı.

Bu iş bilgisayar bağımlılığı, sosyal media ya da mavi balinadan ibaret değil diyen Dilipak'ın Doğru karar başlığıyla yayımlanan (21 Ağustos 2019) yazısı şöyle:

2025’e az kaldı! Maalesef birileri geliyorum diyen devrimin farkında değil. Bu iş bilgisayar bağımlılığı, sosyal media ya da mavi balinadan ibaret değil.

Biz de insansız hava ve deniz aracı üretiyoruz diye övünüyoruz, televizyondan Çinlilerin, Japonların insansız otomobili, uçan otomobili, uçan motosikletini izliyoruz ama mesela taksiciler bu gidişin sonunda biz işsiz kalacağız diye düşünmüyorlar. TIR şoförleri, otobüs şoförleri, kaptanlar da öyle..

Ceyd-a ya da Siri, sesli komut sistemi hoşunuza gidiyor değil mi?. Siri büyüdü, ete kemiğe büründü. Yapay zekalı insanımsı robotlar sizin işinizi elinizden alacak. Sendika üyesi de olmayacaklar. Esnaf da eğer değişen şartlara uyum sağlayamayacak olursa, öğretmenler, doktorlar, diğer daha birçok memur gibi tasfiye olacaklar.

Rusya haftada 4 gün çalışma sistemine geçmeye hazırlanıyormuş. Önce haftada 4, sonra 3, daha sonra 3 yarım gün mesai. O da home business” yani evden iş”. Sadece iş değil, eğitim de böyle, alışveriş de.

Diğer zaman boş geçmeyecek, insanlar evde ya da uzaktan katılımla hobi ya da bireysel tercihlere dayalı işler yapabilecekler. Üretip satabilecekler. Evinizdeki green room” ile eğitim alabilecek, gezebilecek, arkadaşlarınızla buluşabilecek, vakıf, dernek, oda, kulüp, cemaat toplantılarına katılabileceksiniz! Uzaktan öğrenebilir ve öğretebilirsiniz. Yapay zeka standart kontrolleri yapabilecek ama ayrıca mental denetim, hakemlik, şikayete dayalı sorun çözücü danışmanlık hizmetleri geliyor. Bir yandan atomizasyon, öte yandan  bireysel, grublar arası ve toplumlar arası asimetrik, hücre davranışlarına benzeyen bölünme-ayrışma yanında birleşmeler  yaşanacak. Fiziksel değil kimyasal, kozmozu modelleyen, toplum canlı bir hücre gibi davranacak.

Rusya’da iktidardaki Birleşik Rusya Partisi’nin de desteklediği öneri haftada 5 gün yerine 4 gün çalışılmasını öngörüyor. Maksat işsizliğin önüne geçmek ve yaşam kalitesi artırmak. Teklif ülkenin en büyük sendika grubu olan Bağımsız Sendikalar Federasyonu tarafından da destekleniyor.

Sahi bizim sendikalar bu konuda ne düşünüyorlar?.

Konu ile ilgili operasyon olarak Türkiye’de teknik sorun olmasa da security açısından ciddi sorunlarımız var. National data center dedikleri sistem, süper bilgisayar, Milli güvenlik yazılımı, Mirorler, intranet ve arama motoru konusunda ciddi sorunlarımız var.

Birleşik Rusya Partisi milletvekili Andrey Isayev, çalışma günü sayısının azaltılması sayesinde Rus vatandaşlarının ücret kaybı yaşamadan ailelerine ve hobilerine daha çok vakit ayırabileceğini söylüyor. Kamuoyu araştırmalarına göre Rus halkının %43’ü bu karardan kaygı duyuyor.

Zaten uygulama, bir anda ve bütün ülkede geçerli olmayacak. Tedrici olacak. Buna çalışanların ve toplumun uyumu için zamana ihtiyacı var. Sistem altyapısının kurulması gerek. Ama bu kararın bir an evvel pilot bölge ve sektörlerde hemen başlatılmasını savunanlar da var. Haftada 4 gün çalışma sistemi yasa tasarısı ile ilgili çalışmaların şu günlerde başlaması bekleniyor.. 

Haftada 4 gün çalışma sistemi daha önce Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev tarafından da gündeme getirilmiş ve desteklenmişti.

Bana kalırsa bu konu bizim için en az S400 kadar önemli ve bu konuda Rusya ile işbirliği ve ortak çalışmalara hemen başlayabiliriz. Hatta başlamalıyız. Bu konuda her iki ülkenin birbirine sağlayacağı ciddi katkılar olduğunu biliyorum..

Maalesef bizde  kamuda sürekli istihdam yapılıyor. Sanayi alanında ciddi sorunlar var. Tarımda da öyle, üretimin kalitesini ve rekoltesini artırmamız gerek. Çok ciddi bir katma değer sorunumuz var. Maliyetler açısından rekabet edebilir konumda olmamız gerek. Bu anlamda eğitim son derece yetersiz.

Tarımda da, sanayide de, hizmet sektöründe de ciddi bir atıl kapasite sorunumuz var.

Kamuda istihdam durdurulmalı. Bu istihdam hizmetin kalitesini, verimliliğini, hızını artırmıyor, aksine hantallaştırıyor. Denetimi zorlaştırıyor. Devletin, bürokratik anlamda daha fazla büyütülmesine izin verilmemesi gerek. 2023’den söz ediyoruz da bu gidişle 2025 Digital devrim sürecinde ciddi bir şok yaşarız. Bu anlamda 2023’ün 2025’e giden yolda bir sıçrama tahtası olması gerek.

Saniyede 300.000 km hızla hareket eden bir sistemin ardından, uçak ya da ses hızıyla yetişemezsiniz.

Bir yandan Rusya’dan S400’lerin pazarlığını yapıyoruz, öte yandan Rusya sesten 9 kat daha hızlı hipersonik kıtalararası füzeleri test ediyor.

Digital devrim konusunda Ankara’yı sağırlaştıran her kimse, bu ülkeye en fazla kötülüğü yapanlar onlardır. Bu şekilde, bu sürecin bütün olumsuzluklarını yaşıyor ve faydalarından mahrum kalıyoruz. Ve bu anlamda her geçen dakika, geri dönüş maliyetleri artıyor ve geçmişe dönük datalarımız yabancıların kontrolüne geçiyor. Aynı zamanda Türkiye HW, SW ve bilgi çöplüğü”ne dönüyor. Dışa bağımlılığımız artarken, dış müdahalelere açık hale geliyoruz.

Geç kaldık. Atı alan Üsküdar’ı geçti biz hâlâ yaya” olarak ilerlemeye çalışıyoruz. Öte yandan; tüketici performansı olarak lider ülke” durumundayız!

İnşallah AK Parti bu sıçrama hamlesi ile birlikte bu digital devrim konusunu da ciddiye alır. Sadece pazar ve piyasa hareketlerindeki operasyonların ötesinde altyapı ve siber güvenlik işini ciddiye alır.