“Aile dağılıyor, gençlik perişan, eğitim dibe vurmuş, kimin umurunda” diyen Dilipak, şöyle devam etti: “Bir devlette ilk kurtarılması gereken değer adalet olması gerek ama adalet kurumu, yargının ve yasaların saygınlığı maalesef onlarca yıldır yerlerde sürünüyor. Yargının saygınlığını ne siyasetçi korudu, ne bürokrasi, ne de yargıçların kendileri.. Basın da, sivil toplum ve barolar, hukuk meslek örgütleri de yargıya onlarca yıldır inanmadı-nanmıyor, güvenmedi-güvenmiyor.”
En büyük yanlışın adalet konusunda yapıldığını ifade eden Dilipak, “Meclis şu her maddesi tartışma konusu olan uluslararası sistemin dayattığı makyaj yasa tasarılarını gündeminden çıkarsa ne iyi eder. Yönetmeliklerin basitleştirilmesi ve sayılarının azaltılması gerekir. Türkiye mevzuat çöplüğüne doldu. Batıdan ha bire çöp yasalar ithal ediyoruz. Adamlar da “Yeni normal” dönemden söz ederken bize eski normal yasaları üzerinden operasyon çekiyorlar!
Kanun devleti olmak, hukuk devleti olmak anlamına gelmez. Yargı denetiminin güçlendirilmesi gerek. Kontrolsüz güç, güç değildir. Yargının da kendi kendini kontrol mekanizması güçlendirilmelidir.
Yoksa başımıza bir de Jüristokrasi belasını sararız" diye yazdı.