Dışişleri'nden ABD'nin raporuna tepki

Dışişleri Bakanlığı ABD'nin insan hakları raporuna tepki gösterdi.
Dışişleri'nden ABD'nin raporuna tepki
2019-03-14 23:47:29   Güncelleme: 2019-03-14 23:47:29    

Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamada ABD'nin insan hakları raporuna tepki gösterildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı her yıl yayınladığı ve ülkelere göre insan hakları uygulamaları ve koşullarının incelendiği insan hakları raporunu açıklamıştı. Raporun Türkiye bölümünde 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiği 2016 yılında ülkenin önemli siyasi değişim yaşadığı, hükümetin olağanüstü hal kararnamelerini ve yeni terörle mücadele yasalarını kullanarak terör bağlantılı gerekçelerle binlerce polis ve askeri personeli görevden aldığı belirtilmişti. Türkiye’de gözaltına alınan ABD Konsolosluğu çalışanları, serbest bırakılan rahip Brunson, TSK’nin Afrin operasyonu, yurtdışındaki “FETÖ” operasyonları, seçim sürecinde medya özgürlüğü de rapora girmişti.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ülkemizin vazgeçilmez önceliklerindendir. Yalnızca vatandaşlarımızın değil, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanın sahip olduğu hakların korunması ve karşılaştıkları insan hakları ihlallerinin önlenmesi için gösterdiğimiz çabalar bunun en büyük kanıtıdır.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından her yıl 190’dan fazla ülke için hazırlanarak ABD Kongresine sunulan mutat belgelerden olan ve 13 Mart 2019 tarihinde yayımlanan 2018 Türkiye İnsan Hakları Raporu, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, ülkemizle ilgili asılsız iddialar, gerçekdışı bilgiler ve önyargılı yorumlar içermektedir.

ABD’nin bu yılki raporunda da ülkemizin PKK, FETÖ/PDY, DEAŞ ve DHKP-C başta olmak üzere azılı terör örgütleriyle olan haklı mücadelesini idrak edemediğini hayal kırıklığı ile görüyoruz. Raporda, ülkemizin ve bölgemizin güvenliğinin sağlanması için uluslararası hukuk ve insan haklarına saygı çerçevesinde yürütülen terörle mücadele çabalarımız insan hakları ihlali gibi yansıtılmıştır. Bu yaklaşımı reddediyoruz.

Teröre destek verenleri ve 15 Temmuz terörist darbe girişiminin arkasında olanları “siyasi tutuklu” olarak niteleyen görüşlere yer veren raporun ne denli tarafgir olduğu açıkça ortadadır. FETÖ elebaşına evsahipliği yapan bir ülkede hazırlanan bu rapor, malum çevrelerin görüşlerine alet olmak suretiyle, ülkemize yönelik 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin arkasında kimlerin bulunduğu algısını güçlendirmektedir. İnsan haklarını siyasileştirmekten ve böylece insan hakları ilkeleri için mücadeleye zarar vermekten başka hiçbir işlevi olmayan bu nitelendirmeyi kınıyoruz.

Dünyanın birçok bölgesinde yaptığı operasyonlarda binlerce sivilin ölümüne sebep olanların, Zeytin Dalı Harekatı kapsamında sivillere herhangi bir zarar gelmemesini sağlayarak bölge halkının dahi takdirini kazanan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni sözde sivil ölümlerle itham etmesi kesinlikle kabul edilemez.

Karanlık insan hakları tarihi tüm dünyanın malumu olan ve hatta daha geçtiğimiz yıl boyunca, çocuklar dahil, göçmenlere yaptığı zulümle gündeme oturan bir ülkenin, ironik şekilde Türkiye’yi suçlaması en hafif deyimiyle ciddiyetsizliktir.

Olağanüstü hali geride bıraktığımız geçtiğimiz yılda, Reform Eylem Grubu toplantılarında da teyit edilen, yargı ve temel haklar alanındaki reformlar çerçevesinde atılan adımlara raporda yer verilmemesi ise iyiniyetli değerlendirilemez.

Objektiflikten tamamen uzak olan bu raporun siyasi saiklere göre şekillendirildiği açıktır. 2018 raporu, bu haliyle ABD’nin on yıllardır dünyadaki insan haklarının durumu hakkında bir izleme mekanizması işlevi gördüğü iddiasında olan yıllık insan hakları raporu geleneğinin güvenilirliğine de zarar vermektedir.

Önümüzdeki dönemde de terörle mücadelemizi en başta vatandaşlarımızın insan haklarını korumak gayesiyle kararlılıkla sürdüreceğiz. Bunu yaparken temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ve demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde daha da güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımızı kesintisiz olarak sürdüreceğiz."