Gürcanlı, Kurtar bizi Bay Kemal başlığıyla yayımlanan yazısında şunları kaydetti:
Edirne'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğindeyiz. Kürsüde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşuyor. Kadınların, mevcut iktidarın yarattığı ortam nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları anlatıyor.
Birden bire bir kadın ayağa kalkıyor ve haykırıyor: 'Kurtar bizi Bay Kemal!' Emekçi kadının Kılıçdaroğlu'na seslenmek için kullandığı ifade dikkat çekici: 'Bay Kemal' hitabı, bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, CHP lideri ve partisi hakkında olumsuz cümleler kurarken kullanılan bir hitap. Belli ki yandaş medyanın sürekli yayınladığı Cumhurbaşkanı konuşmaları nedeniyle 'Bay Kemal' hitabı yayılmış, oturmuş. Ama ilginç şekilde, Cumhurbaşkanı'nın cümle içinde kullandığı olumsuz algı ile değil, son derece olumlu şekilde sokağa yansımış.
'Bay Kemal', 'kurtar bizi' cümleciği ile birleşince sempatik, olumlu, hatta bir şekilde 'kahramanlaştıran' bir tanım olmuş. İktidarın kullandığı 'olumsuz/alaycı' her ifade, dönüp onu vurmaya başladı.
Edirne'den dönüşte, uçaktaki sohbetimizde Kılıçdaroğlu'na bu 'Bay Kemal' hitabının kendisine ne düşündürdüğünü de sorma imkanı buldum. 'Hoşuma gitti' dedi ve ekledi: 'Sonuçta düzgün, dürüst bir insanın hangi lakap takılırsa takılsın vatandaşın gönlünde bir yer vardır. O sevimli, gelecek endişesine ilişkin duygularını bu şekilde bana ifade eden kadına yürekten teşekkür ediyorum…'
KILIÇDAROĞLU'NA KADIN İLGİSİ
Edirne'de bir tekstil fabrikasını gezdi CHP lideri. Kadınların kendisine ilgisi de müthişti. Bu ilgiyi, özellikle Türkiye'de kadının yaşadığı 'çok sayıda soruna' bağladı Kılıçdaroğlu.
En önemli sorunu, 'kadına karşı artan baskı' olarak açıkladı: 'Kadınlar düşüncelerini ifade edemiyorlar. Caddede, sokakta, rahat gezemiyorlar. Bir anlamda mahalle baskısı, toplumsal baskı altında kaldıklarını görüyorlar, hissediyorlar ve bundan büyük bir rahatsızlık duyuyorlar.'
Kılıçdaroğlu'na göre ikinci sorun, giderek artan hayat pahalılığının özellikle kadınları büyük ölçüde etkilemesi: 'Geçim derdi, çocuklarının işsizliği ve o geçim derdinin aile içinde getirdiği sıkıntılar, tartışmalar, bir toplumsal yük olarak kadının omuzlarında ve kadın bundan rahatsız. Bundan kurtulmak istiyor. O da rahat yaşamak istiyor.'
Ancak Kılıçdaroğlu, kadınların bu haykırışlarının ne iktidardaki AKP, ne de Cumhur İttifakı ile ona destek veren MHP tarafından duyulmadığını da düşünüyor: 'Kadınlar kurtulmak istiyorlar. Ama dertlerini kime anlatacaklar? Erdoğan'a anlatsalar… Erdoğan, ‘oturun oturduğunuz yerde' diyecek. Bahçeli'ye anlatsalar… Bahçeli'nin de kadınlara yönelik bir olumlu söylem geliştirmediğini bugüne kadar gördük zaten. Geriye kalıyor CHP. CHP'nin de öteden beri kadın-erkek eşitliği, kadının toplumsal ve sosyal yaşama katılması, çalışması, üretmesi konusundaki söylem ve eylemleri ortada. Bu söylemler, tüm demokratik dünya tarafından dile getirilen söylemler. Dolayısıyla kadınların CHP'ye yönelik büyük beklentileri var. Bu beklentileri biz karşılamak istiyoruz, karşılamak zorundayız da…'
KILIÇDAROĞLU'NDAN BİR DE İTİRAF…
Ancak tam bu noktada bir de itiraf geliyor CHP liderinden: 'Politik olarak kadınlar bu son yerel seçimlerde arzu ettikleri kadar Belediye Başkanlığı, belediye meclis üyeliği veya il genel meclis üyeliklerinde yer almadıklarını ifade ediyorlar. Aslında haklılar, doğrudur. Onların bekledikleri kadar belediye başkanlığı, belediye meclisi ya da il genel meclisi üyeliğinde yer veremedik.'
Buna gerekçe olarak, biraz bölgenin, biraz bugüne kadar oluşan geleneklerin yeterince kırılamamasını gösteriyor Kılıçdaroğlu ve ekliyor: 'Ama eskiye göre, bu dönemde de kadın sayısı daha fazla. Kadınların arzu ettiği yeterlilikte mi? Hayır, değil. Onların siyasal yaşamda daha güçlü olarak yer almaları, Türkiye'de siyasetin kalitesini de yükseltecektir. Daha sağlıklı, daha tutarlı, daha içtenlikli bir tartışmaya yol açacaktır siyasette…'
Kadınlar olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Bu sohbet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın kadınlarla buluşup, 'kadınların ekonomiden bu kadar anlamasına şaşırdım' dediği saatlerde gerçekleşti.
Birkaç saat sonra ise İstanbul İstiklal Caddesi'nde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yürüşüne polisin ağır müdahalesi gerçekleşti. Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar görmezden geliniyor. Kadınlar 'eşitlik' dedikçe, iş hayatında, sosyal hayatta daha aktif olmaya çalıştıkça baskı artıyor. Peki 'kurtarıcı' kim? O işçi kadının seslendiği şekilde 'Bay Kemal' mi?
Kılıçdaroğlu bunun da yanıtını aynı sohbette verdi aslında: 'Ciddi bir yoksullaşma, işsizlik sürecinde yaşıyoruz. Ve bütün bunların tamamından vatandaş bir çıkış arıyor. O açıdan gelip bizi kurtarın diyorlar. Biz de şöyle diyoruz: ‘Sizi bireysel olarak kurtarmak' değil, ‘Ben çıkacağım, sizi kurtaracağım' değil. Birlikte bu işi yapabilirsek, herkesi kurtarabiliriz. Çünkü bu yaşanan acı tablodan Türkiye'nin kurtulması için ortak irade sergilemesi lazım. Yani demokratik yollardan bunların gitmesi lazım. Sandığa gideceğiz, oyumuzu kullanacağız…'
Tek bir oyumuz var. Ama çok önemli. Bunu hiç ama hiç unutmayın…