İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kastamonu’nun Daday ilçesinde, İBB'nin katkılarıyla tamamlanan kapalı pazar yerinin dün yapılan açılışının ardından bölgede ziyaretlerini bugün de sürdürüyor. İmamoğlu, CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı ve İl Başkanı Hikmet Erbilgin’in eşlik ettiği turda, Taşköprü ilçesini ziyaret etti. Seçimlere ilişkin konuşan İmamoğlu Türkiye'deki siyasilerin kullandığı dili eleştirdi.
Topluma hitap eden yöneticilerin itina ile konuşması gerektiğini hatırlatan İmamoğlu, Evimizdeki çocuğumuz bizi dinlermiş gibi konuşmak mecburiyetindeyiz. Yani onların önünde kötü söz konuşulmaz ya, anneler babalar bunu bilir. İşte her yönetici, bir çocuğun onu dinlediğini unutmamalı. O bakımdan, ülkemizde ortaya konan ayrıştırıcılık, kötü dil, fitne, fesat veya iftira gibi bütün hususlardan arınmış bir toplum olmalıyız diye konuştu.
İBB olarak bütün engellemelere rağmen çok iş yaptıklarını dile getiren İmamoğlu, İstanbul Belediye Başkanı olarak bütün zorluklara rağmen inanınız bunları konuşmayacağım, ama bütün zorluklara rağmen bütün koşullara rağmen iş üretiyoruz. Çünkü eğer milletin parasına, milletin bütçesine, gözünüz gibi bakarsanız, gözünüzün nuru gibi bakarsanız, bu milletin parası bereketlidir kardeşim. Bereketli parayla da çok iş yaparsınız. Biz çok iş yapıyoruz İstanbul'da. Gençlerimiz için, kadınlar için, yaşlılar için, yoksullar için ulaşımdan her yönüyle çok iş yapıyoruz. Bütün engellemelere rağmen. O bakımdan işte memleketin geleceğini daha bereketli kılmak, daha güçlü kılmak, kardeşçe bir ortam yaratmak hepimizin boynunun borcu. Hep birlikte çalışacağız ifadelerini kullandı.
İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şu şekilde: Bakın ülkemizde 'her şeyi ben bilirim' diyen bir anlayışla mücadele ediyoruz. Her konuda tek kişinin ağzına bakan bir sistemle mücadele ediyoruz. Benim milletimin aklı kendine yeter. Benim milletimin aklı bir araya geldiğinde dünyada mucizeler yaratır. Ama bir kişinin aklına dayalı bir sistem bizi her türlü belayla buluşturur. O bakımdan, bu güzel memleket, insanının ortak aklını, düşüncelerini, fikirlerini bir arada, kardeşçe organize etme yeteneğini ortaya koyan bir yönetime muhtaçtır. Bir an önce bu rejimi bu anlamda değiştirmeliyiz.
Bakın bir hukuksuzlukla mücadele ediyoruz. Uydurma işlerle hakkımızda soruşturmalar açılıyor. Niye? Vay efendim İstanbul’u sen bizden nasıl alırsın. Allah aşkına, İstanbul'u birincisi ben almadım, 16 milyon İstanbullu aldı sizden. Dediler ki 'Sizi beğenmiyoruz. Bir de üstüne haksızlık yaptınız.' 806 bin oy farkla İstanbul'un tarihinin en büyük oy oranıyla belediye başkanı seçtiler. Millet aldı sizden. Peki neyi aldı? Size ait olanı değil. Millet dedi ki 'Bana ait olan şeyi sen iyi yönetemedin, senden devralıyorum bunu hak edene veriyorum'. Bu kadar. Memleket, bu güzel cennet vatan, bizim evimiz. Bu evin tapusu kimin? 86 milyon insanın. Yok birbirimizden farkımız. Ne benim hakkım şurada bulunan bir vatandaşımızdan fazla ne bir vatandaşımızın hakkı benden fazla. Eşitiz, 86 milyon. İşte bu duygu bizi daha güçlü kılacak daha inançlı kılacak. Ne yapıyorlar e sen bunu aldın. Hadi bakalım 'Uydurma bir davayla senin elinden bunu alalım.' Bu millet ne der biliyor musun? Hadi oradan. Hadi oradan. Hadi oradan.
Şu an bu kardeşinizin verdiği hukuk mücadelesi aynı zamanda bir haysiyet mücadelesidir. Haysiyet mücadelesini veriyorken, söyleyeyim. Bu Ekrem İmamoğlu’nun haysiyet mücadelesi değildir 16 milyon İstanbul'un haysiyet mücadelesidir. Çünkü; ben sizlerin hukukunu savunuyorum. Kastamonu'nun mücadelesidir, Türkiye'nin mücadelesidir. Peki bu kadar cesur konuşuyorsun neye güveniyorsun? Kastamonuluya güveniyorum, Taşköprülüye güveniyorum, milletimize güveniyorum. Ben sırtımı milletime dayadım yetinmedim bir de Kastamonuluya dayadım. Var mı ötesi?
Bu millet bu tür davranışları sevmez. Bu milletin siyaset meselesi, bir araçtır amaç memlekete layık olmaktır. Partiler araçtır, bakın il başkanım var, milletvekilim var diğer siyasi ilçe başkanım var, ben de partimin evladıyım ama partiler hizmet için araçtır. Parti devleti olamayız biz. Devlet güçlüdür, devleti yaşatacağız. Biz binlerce yıllık devletin geleneği olan insanlarız. Devletin gücünün önüne de bir parti ne de bir şahıs geçebilir. Esas olan devletin gücüdür. Biz gerçekten hak ettiği bir biçimde devletimizi güçlü kılacağız. Devletimizi güçlü kılacağız, şart olsun kılacağız.