Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi'nin İstanbul'a yakışır bir eser olmasının yanı sıra çevreye duyarlı, depreme dayanıklı olmasını istediklerini belirterek, "Hastane bina zemininde bulunan 855 izolatörle İstanbul'un depreme en hazırlıklı, en dayanıklı tesislerinden birisi olmuştur" dedi.
Dr. Lütfi Kırdar'ın vefatının son derece trajik olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yassıada mahkemelerinin acımasızlığından payını alanlardan biri de merhum Lütfi Kırdar'dır. Lütfi Kırdar, Yassıada'da birçok uyduruk davadan yargılanmıştır. Bunlardan birisi CHP'nin kışkırtmasıyla düzenlenen 28-29 Nisan öğrenci olaylarıdır. Öğrencilerin öldürüldüğü, hatta kıyma makinesine atıldığı gibi pek çok yalanın havada uçuştuğu yargılamalar sırasında Mahkeme Başkanı, Lütfi Kırdar'ı huzuruna çağırır. Mahkeme Başkanı malum Salim Başol, merhum Kırdar'a görevi ve davayla hiçbir alakası olmayan şu soruyu sorar: 'İstanbul'a büyük hizmetler yapmış bir kimsesiniz. Neden CHP'den istifa ederek Demokrat Parti'ye geçtiniz?' Merhum Lütfi Kırdar, 'Demokrat Parti...' diyerek söze başladığı esnada birden fenalaşır ve sandalyeye oturmak için izin ister. Ancak Mahkeme Başkanı buna müsaade etmez. İğrenç iftiralar ve hakaretlere maruz kalan Lütfi Kırdar'ın kalbi bu kadar haksızlığa daha fazla dayanamaz. 17 Şubat'ta iki askerin kollarında mahkeme salonundan çıkarılırken oğlu ve yol arkadaşlarının gözleri önünde vefat eder."
'Milletimiz bu insanları bağrına basmıştır'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lütfi Kırdar'ın vefatından üç gün önce ailesine yazdığı mektubun, onun asaletini, metanetini, millet ve memleket sevdasını göstermesi bakımından çok önemli olduğunu belirterek, söz konusu mektuptan şu cümleleri aktardı:
"Muhterem eşim, aziz oğlum inşallah hep iyisiniz. Ben de iyiyim. Şimdi bu mektubu yazdıktan sonra hazırlanarak vazifeye gideceğim. Vazife diyorum, çünkü yazdığınız gibi kabul etmek lazım. Bu da hizmetlerimizin bir hesap vermesi, hayırlısı Allah'tandır. Hakikaten vicdanen çok huzurluyum, çok rahatım. Çünkü hayatımda daima yalnız dürüst değil aynı zamanda feragatle çalıştım. Bu sıkıntılarımı kadere atfediyorum. Ne olacaksa olsun, siz üzülmeyin."
Erdoğan, Kırdar'a ailesini tekrar görmenin, eşiyle, çocuklarıyla hasret gidermenin bir daha nasip olamadığını ifade ederek, "Cenaze merasimi, İstanbul halkının darbeye karşı sessiz bir tepkisine dönüşmüştür. 10 binlerce İstanbullu son görevlerini ifa etmek için 27 Mayıs mağduru eski valilerinin cenazesine koşmuştur. Milletimiz nasıl ki Yassıada şehitlerini kalbine gömerken, darbecileri ve hukuk dışı kararlara imza atan hakimleri asla affetmemişse, işte bu insanları da o derece gönlüne bağrına basmıştır" diye konuştu.
'İstanbul'un depreme en hazırlıklı, en dayanıklı tesislerinden biri'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi açılışı yapılan Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi'nin İstanbul'un en büyük hastanelerinden biri olduğunu belirterek, 1987'de 150 yataklı bir devlet hastanesi olarak hizmete açılan hastanenin zamanla yetersiz hale geldiğini söyledi.
Ayrıca eski hastanenin depreme dayanıksız olduğunun belirlendiğini anlatan Erdoğan, İstanbul Sismik Riskin Azaltılması Projesi kapsamında eski hastanenin yıkıldığını, yerine de ileri teknolojiye sahip, yatak kapasitesi daha yüksek, altyapı bakımından güçlü bir sağlık tesisi inşa etmeye karar verdiklerini kaydetti.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yeni hastanemizin İstanbul'a yakışır bir eser olmasının yanı sıra çevreye duyarlı, depreme dayanıklı olmasını özellikle istedik. 618 milyon liralık bir yatırımla 302 bin metrekare kapalı alana sahip 5 bloktan oluşan, otoparkı, konferans salonu, yeşil alanı ve diğer özellikleriyle bu muhteşem eseri ilçemize ve İstanbul'umuza kazandırdık. Hastanemiz 145'i yoğun bakım olmak üzere 1105 yatak kapasitesine sahip. Hastane bina zemininde bulunan 855 izolatörle İstanbul'un depreme en hazırlıklı, en dayanıklı tesislerinden birisi olmuştur.
Donanımıyla, altyapısıyla kendi alanının öncülerinden olan hastanemizde yıllık 3.5 milyon hastanın ayakta, 150 bin hastanın yatarak tedavi görmesini planlıyoruz. Burada kanser cerrahisi başta olmak üzere senede 100 bin ameliyat yapılmasını öngörüyoruz. Hastanemizi inşa edeceğimiz 150 yataklı onkoloji hastanesiyle daha da büyüteceğiz. Böylece yatak kapasitesini 1250'ye, poliklinik sayısını ise 250'ye çıkarmış olacağız."
Erdoğan, Türkiye'nin salgın dönemine 40 bin yoğun bakım yatağı, 246 bin yatak kapasitesi, 1213 bilgisayarlı tomografi cihazı, 4 bin tedavi kurumu, hepsinden önemlisi 1 milyon 100 bin sağlık ordusuyla girdiğini belirterek, "Çok kısa sürede inşa ettiğimiz veya hizmete girme vaktini öne aldığımız hastanelerle sağlık altyapımızı daha da güçlendirdik. Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz yöntemler sayesinde salgını en düşük can kaybı oranıyla altlatan ülkeler arasında yer aldık" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelinde yaklaşık 550 bin insanın hayatına mal olan Kovid-19 pandemisinin, sağlığın ve sağlık altyapısının önemini bir kez daha gösterdiğini vurguladı.
"Salgına en gelişmiş ülkeler dahil çoğu devlet hazırlıksız yakalanmıştır" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Fakat biz dikkat ederseniz hep bir şey söyledik; 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' Ecdadımız Kanuni'nin bize vermiş olduğu bu ilhamla biz ne geliyorsa elimizden onu yaptık, yapmaya devam edeceğiz, çünkü sağlık bu denli önemli. Türkiye, işte bu salgın dönemine 40 bin yoğun bakım yatağı, 246 bin yatak kapasitesi, 1213 bilgisayarlı tomografi cihazı, 4 bin tedavi kurumu, hepsinden önemlisi 1 milyon 100 bin sağlık ordusuyla girmiştir. Çok kısa sürede inşa ettiğimiz veya hizmete girme vaktini öne aldığımız hastanelerle sağlık altyapımızı daha da güçlendirdik. Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz yöntemler sayesinde salgını en düşük can kaybı oranıyla altlatan ülkeler arasında yer aldık."
Erdoğan, koronavirüs ile mücadeleye Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi'nin de çok büyük katkıları olduğunu dile getirerek, "Salgın tehdidi altındaki hiçbir vatandaşımızı hastane kapısından geri çevirmedik. Hiçbir hastanın tedavisini ihmal etmedik. İnsanların ilgisizlikten öldüğü, sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı görüntülerin hiçbiri ülkemizde yaşanmadı" diye konuştu.
Sağlık hizmetlerinden özellikle maske, tulum, ilaç, dezenfektan, gıda gibi temel ihtiyaç ürünlerine kadar hiçbir konuda yokluk çekilmediğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sosyal güvenlik sistemimizin kapsayıcılığı ve kuşatıcılığı sayesinde vatandaşlarımızı kimi yerlerde olduğu gibi 100 binlerce dolarlık faturalarla karşı karşıya bırakmadık. Testten teşhise, tedavi ve ilaca kadar hastalıkla mücadele için gereken her şeyi insanımıza ücretsiz sunduk. Maddi imkanı ne olursa olsun, bu zorlu süreçte 83 milyonun her bir ferdine birinci sınıf sağlık hizmeti sağladık."
'Sigarayı bırakın' çağrısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgınla beraber insani münasebetlerden iş ilişkilerine, ekonomiden ulaşıma kadar her alanda hayatı derinden etkileyen yeni bir durumun ortaya çıktığını söyledi.
Dünyanın bir sağlık krizinin ötesinde sosyal, ekonomik ve beşeri boyutları olan bir meseleyle karşı karşıya olduğuna işaret eden Erdoğan, böyle devasa bir sorunla mücadele etmenin elbette kolay olmadığını, her ne kadar aşı konusunda yürütülen çalışmalarda ilerleme sağlansa da bir süre daha hastalıkla yaşanacağının anlaşıldığını ifade etti.
Bu gerçekle yüzleşmek ve adımları buna göre atmak zorunda olunduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Daha önce de ifade ettiğimiz gibi salgınla mücadelenin en başarılı, en etkili yöntemi virüsü kapmamaktır. Günlük hayatımızı idame ettirirken virüsün bulaşma riskini minimuma indirmemiz gerekir. Şüphesiz bunun yolu da alışkanlıklarımızı değiştirmekten geçiyor. Biliyorsunuz bizim bir sloganımız var. O da 'Tamam' diyerek sloganlaştırdığımız temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek virüs bulaşma ihtimalini en aza indirmek mecburiyetindeyiz. Milletimizin bu konuda giderek daha çok bilinçlendiğini görüyoruz. Özellikle kapalı mekanlarda, iş yerlerinde, ibadethanelerde, toplu ulaşımda maske kullanımı günden güne yaygınlaşıyor. Ama şunu söyleyeyim. Bütün vatandaşlarıma diyorum ki, 'Gelin şu sigarayı da bırakın.' Bilin ki, bu sigara da koronanın bu noktada en önemli etkenlerinden bir tanesidir."
'Asker uğurlama derken arkadaşınızı zehirliyorsunuz'
Asker uğurlama törenleri ve taziyeler başta olmak üzere kimi toplu etkinliklerde istenmeyen görüntülere şahit olunduğunu aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Asker uğurlama derken arkadaşınızı zehirliyorsunuz. Böyle bir yaklaşım olmaz. Bu konularda Valime de söyledim, 'İstanbul'da kesinlikle bunlara müsaade etmeyeceksiniz. Böyle bir uğurlama olduğu anda toparlayın götürün.' Çünkü biz bu insanları öyle kenarda, köşede yürürken, gezerken bulmadık. Bunlar bize Rabbimizin emanetidir. Genç, virüse karşı bağışıklık anlamına gelmez. Üzüntülü olmak, ihmalkar davranmayı gerektirmez. Bizim inancımızda tedbirsiz tevekkül olmaz. Rehavetin sonu ya hastalık ya da pişmanlıktır. Kontrollü bir şekilde hayatımızı normalleştirirken tedbirleri elden bırakmayacağız. Vatandaşlarımızı salgına karşı dikkatli olmaya, kurallara riayet etmeye davet ediyorum."