Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmada, İstanbul’da kar yağışı sürerken İBB Başkanı İmamoğlu’nun İngiltere’nin Ankara büyükelçisi ile Sarıyer’de bir balıkçıda yemek yemesiyle ilgili konuştu. Erdoğan, Sel felaketi oldu bakan arkadaşlarım ve ben hep birlikte Doğankent'te, Dereli'deydik. Balıkçıya gitmedik. Vatandaşlarımızın yanına gittik. Onlarla beraber olduk, onlarla dertlendik. Ama birileri de bir yerlerde kafayı bulmaya gidiyor. Öbür tarafta kar bora fırtına esiyor. Hiç umurlarında değil. Bu belediye başkanlığını ben de yaptım. Hem de İstanbul'da. Kar, bora fırtına olacak; deprem olacak, sel olacak... Yok Bodrum'a git, yok şuraya buraya git, bizim kitabımızda o yok. Bizim kitabımızda halkınla beraber olacaksın dedi.
Bunlar ülkenin milli çıkarlarını içeride ve dışarıda savunmaktan acizler. Bunlar milletin geleceği için en küçük bir hayal kurmaktan acizler. Çünkü bunlar milletimizin ver yiyen ört yatam bekle canım çıkmasın diye tarif ettiği türün mensuplarıdır. işte bunun için de hiçbir zaman iflah olmamışlardır ve olmayacaklardır diyerek muhalefeti hedef alan Erdoğan sözlerinin devamında şunları kaydetti:
Tabii bunları söylerken yaşadığınız sıkıntıları, yaptığınız fedakarlıkları, altına girdiğiniz yükleri görmezden gelmiyoruz; tam tersine hepsinin de farkındayız, yakından takip ediyoruz, çözüm yollarını arıyor, buluyor ve hayata geçiriyoruz.
Geçtiğimiz aralık ayının 20'sine kadar döviz kurunda yaşanan suni dalgalanmanın önünü nasıl kestiğimizi biliyorsunuz. Önce piyasanın kendi dinamikleri için bu dalgalanmanın durulmasını bekledik. Baktık bu iş milletimize ciddi zararlar verecek bir yere doğru gidiyor, hemen tedbirlerimizi aldık, mekanizmalarımızı kurduk ve kuru tekrar istikrara kavuşturduk. Enflasyonun sizleri üzerinde ciddi bir yük haline dönüştüğünü görüyoruz, faizle mücadelemi biliyorsunuz. Faizi indireceğiz. Bilin ki enflasyon da inecek. Daha da düşecek. Asgari ücrette verdiğimiz sözü tuttuk. Memur ve emekli maaşlarımıza kadar çalışanlarımızın maaşlarında yaptığımız yüksek oranlı artışlarla insanımızı enflasyona ezdirmedik. Bizim iki büyük hassasiyetimiz var birincisi ülkemizin güvenliğini sağlamaktır. İkincisi de insanlarımızın geçim kapısını yani istihdamı ayakta tutmaktır. Çünkü işiniz, geliriniz varsa fiyatlar bir parça yükselmiş de olsa hayatınızı sürdürülebilir önünüzü ancak görebilirsiniz. Ama işinizi kaybettiğinizde fiyatların yüksekliğinin düşüklüğünün hiçbir önemi kalmıyor. Çünkü geliriniz tamamen kesiliyor.
Ekonomi programımızı yatırım istihdam İhracat ve cari fazla ile büyüme üzerine bina ettik. Döviz kuru istikrara kavuşur enflasyon düşer pahalılık ortadan kalkar bunların hepsi de gelip geçicidir.