Erdoğan’ın ‘Ananı da al git’ dediği çiftçi: Ne zaman gelse hayatım zehir oluyor

2006 yılında başbakanken Mersin ziyareti sırasında Tayyip Erdoğan’a “Bu çiftçinin hali ne olacak? Anamız ağladı” diye sorup “Ananı da al git” yanıtını alan çiftçi Mustafa Kemal Öncel isyan etti: “Tayyip bey Mersin’e ne zaman gelse, hayatım zehir oluyor. Ya gözaltı ya da polis ablukası, artık yeter.”
Erdoğan’ın ‘Ananı da al git’ dediği çiftçi: Ne zaman gelse hayatım zehir oluyor
2019-03-13 14:50:29   Güncelleme: 2019-03-13 15:22:02    

Sözcü’den Ali Ekber Şen’in haberine göre Erdoğan ile atışması nedeniyle uzun süre gündemde kalan Öncel, polis ablukasının Erdoğan’ın miting için kente geldiği pazar günü yeniden tekrarlandığını öne sürdü.
Yıllardır polise defalarca eylemci bir kişi ya da potansiyel bir suçlu olmadığını, Erdoğan ile kişisel bir meselesinin bulunmadığını anlattığını söylen Öncel buna rağmen Erdoğan’ın her Mersin’e gelişinde polis kontrolüne tabi tutulduğunu anlattı.
‘Adam yerine konulmamam, beni çok üzdü’

Miting sabahı eşiyle birlikte evden çıktıktan sonra yaylaya giderken polis kontrolü yapıldığını ve kendisine potansiyel suçluymuş gibi davranıldığını belirten Öncel şunları söyledi:

“Sabah hanımla kar almak için yaylalara gitmek üzere evden çıktık. Eski devlet hastanesi önüne geldiğimiz sırada bir petrolden akaryakıt almak üzere durdum. Aracıma binip hareket etmek üzereyken, Güvenlik Şube’den ismini vererek arayan bir polis memuru, ‘Kemal bey neredesiniz? Sizinle bugün beraberiz, bize öyle söylendi’ dedi. Bu durum canımızı çok sıktı. Defalarca söz verdiğim halde adam yerine konulmamam, beni çok üzdü. Eşimin yanında dakikalarca telefonla yerimin tespitine gidildi. Nereye gideceğimi sordular. Ne yapacağımı sordular. İki dakika sonra da başka bir polis aradı, o da aynı şekilde yerimi sorup yanıma gelmek istediklerini söyledi. ‘Bana nereye gidersen beraber gidelim’ dedi. Kısa bir süre sonra da yine güvenlik şubeden bir başka memur aradı. O da, aynı şekilde yerimi ve nerede olduğumu sordu. Sanki potansiyel suçluymuşum gibi beni böyle kontrol altında tutmaları beni çok yaralıyor. Bu abluka sonucu kimyam sinir sistemim bozuldu. Eşimle birlikte Arslanköy’e kaçıp geç saatlerde Mersin’e döndük.”

Yıllardır huzurum kalmadı, başıma gelmeyen kalmadı

“Bu durum beni çok üzüyor. Benim polis ablukasına alınmam konusunda kim emir verdiyse, daha basiretli daha iktidar sahibi olmalarını tavsiye ediyorum. Beni böyle taciz edip suça teşvik edip, tutuklatıp hapse mi attırmak istiyorlar? Yıllardır huzurum kalmadı, başıma gelmeyen kalmadı. Daha ne istiyorlar? O gün o olay yaşandı bitti benim gözümde. Bu ablukayı devam ettirdikleri sürece beni neye itmek istiyorlar bilemiyorum.”

Öncel’in hayatını derinden etkileyen olay 11 Şubat 2006’da Mersin’de meydana gelmişti. Uzun süre gündemde kalan o diyalog ise şöyleydi:
Başbakan: Böyle bağırılmaz ki, terbiyesizlik yapma.
Kemal Öncel: Terbiyesizlik yapmıyorum. Lütfen bana hakaret etmeyin.
Başbakan: Artistlik yapma.
Kemal Öncel: Artistlik yapmıyorum, ben sanatçı değilim.
Başbakan: İyi bir sanatçısın.
Kemal Öncel: Tarım bakanımızın anayasayı ihlal ettiğini biliyor musunuz?
Başbakan: Lan terbiyesizlik yapma.
Kemal Öncel: Lan mı?
Başbakan: Evet.
Kemal Öncel: Lan mı? Canın sağ olsun.
Başbakan: Şu anda çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın?
Kemal Öncel: Ne zaman?
Başbakan: Şimdi.
Kemal Öncel: Benim mahsulüm öldükten sonra mı? 2 senedir anamız ağlıyor.
Başbakan: Hadi ananı al git buradan.

Öncel, bu diyaloğun bitmesinin ardından polisler tarafından götürülürken de şunları söylemişti: “Lan diye hitap etme. Ayıp be! Kim vuruyor, kim vuruyor? Kolum ameliyatlı. ‘Sayın başbakan’ diye hitap ettim, ‘lan’ diye hitap etti. Benim karşıma çıkacak güce sahip değil, hangi yüzle geldi buraya? Benim adım Mustafa Kemal Öncel. Takip edin, beni takip edin. Halkın sesi oldum.”