Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, TBMM’de haftalık basın toplantısı düzenledi. Baş, konuşmasında Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İleri Haber'in aktardığına göre, konuşmasının başında 9 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 3’üncü yılının sona ereceğini hatırlatan Erkan Baş, “Tek Adam Rejiminde kaynaklar; Saraylara, savaşlara ve yandaşlara harcandı. Halkın payına işsizlik, açlık, yoksulluk, yüksek enflasyon, borçluluk ve güvencesizlik düştü” dedi.
TİP Genel Başkanı şu ifadeleri kullandı:
‘ERDOĞAN ÜLKENİN BATIRILIŞININ SORUMLUSUDUR’
“Ekonominin sorumlusu benim, ben!” diyen Erdoğan ülkenin batırılışının sorumlusudur.
Kasanın başına damadını getiren, damat bakan Merkez Bankası kasasını boşalttıktan sonra affedip şimdi insan içine çıkamayacak hale getiren bir sistemden söz ediyoruz.
Üç yılda dört Merkez Bankası Başkanı değiştirirken, enflasyon ve işsizlik rakamlarını yeterince düşük göstermeyen dört TÜİK başkanı da görevinden oldu.
3 yıl geçti bütün kamu ihaleleri 5 yandaş müteahhitte verildi, yandaşlar servet büyütürken halk yoksullaştı.
Bu iktidar sayesinde hepimizin alın teri tefecilerin, faiz lobilerinin kasasına aktı. Halk tarafından ödenen her 100 TL verginin 20 lirası faize gider oldu.
Bu arada asgari ücret açlık sınırının bile altında kaldı.
İşsizlik yüzde 14’e genç işsizlik yüzde 27,5’e oldu.
3 yılda kamu yağmalandı, devletin kasası boşaltıldı ama bu aç gözlü canavarları doyurmaya yetmedi, geride kalan dönemde en temel ihtiyaçları bile borçlanarak karşılayabilecek hale geldiğimiz için vatandaşın borcu her geçen gün arttı.
2018’den bugüne baktığımızda İhtiyaç kredilerinin yüzde 90, kredi kartı borçları yüzde 70 oranında artarken icra dosyaları 24 milyona ulaştı.”
‘YILLIK ENFLASYON SADECE YÜZDE 17’YMİŞ’
Basın toplantısının devamında TÜİK’in açıkladığı yıllık enflasyon oranına ilişkin konuşan Erkan Baş, “Yıllık enflasyon sadece yüzde 17'ymiş biliyor musunuz? AKP devlet kurumlarına böyle söyletiyor” dedi.
Baş, şunları kaydetti:
“Atalarımız boşuna dememiş, minareyi çalan kılıfını hazırlar diye.
Halkın cebinden çalan, kaşıkla verip kepçeyle geri alan AKP'nin devlet kurumlarını açıkça yalan beyanda bulundurmasının bir başka örneğini geçtiğimiz gün yaşadık.
Ayşe öğretmene, tır şoförü Mehmet abiye, Yılmaz Usta'ya, çocuklarının boğazından bir lokma geçsin diye canını dişine takıp çalışan temizlik işçisi Neriman ablaya sesleniyorum; yıllık enflasyon sadece yüzde 17'ymiş biliyor musunuz? AKP devlet kurumlarına böyle söyletiyor.
Peki Neriman abla neden marketten ne alsa seneye göre en az yüzde 30-40 daha pahalıya alıyor?
Ayşe öğretmen arkadaşlarıyla dışarı bile çıkamaz olmadı mı?
Yılmaz usta çocuğuna harçlık verirken kara kara düşünmüyor mu?
Mehmet abiye soralım bakalım, Erdoğan'ın dediği gibi miymiş ülkemizde benzinin fiyatları?
Refah ve bolluk içinde miymişiz?
‘POTRONLAR DIŞINDA HANGİMİZİN GELİRİ ARTTI?’
Değerli yurttaşlar,
Her ne kadar oluşturdukları enflasyon sepeti halkı yanlış yönlendirse de TÜİK’in rakamlarına sadık kalalım.
Tüketici enflasyonu yıllık yüzde 17,53 oldu.
Halkın enflasyonu diyebileceğimiz gıda fiyatlarındaki artış yıllık yüzde 20’ye geldi.
Üretici fiyatları geçen yıla oranla yüzde 42 arttı.
Partimizin Bilim Kurulu’ndan iktisatçı arkadaşlarımızın sunduğu verilere göre, geçen yıla göre yüzde 42 daha fazla fiyatla hammadde ve malzeme alan üreticinin bu farkı tüketici fiyatlarına yansıtmaması için hiçbir neden yok. Yani yüzde 17,53 rakamı bile zirveye işaret etmiyor.
Maalesef fiyatlar daha da artacak.
1 Temmuz’dan itibaren elektriğe, doğalgaza zamlar yapıldı.
Bunlardaki fiyat artışları elbette tüm hayatımızı etkileyecek.
Aldığımız hizmet ve ürünler artık daha pahalı olacak.
Şimdi soruyorum. Hanginiz geçen seneye göre yüzde 20 daha fazla kazanca sahipsiniz?
Bir avuç patron dışında hangimizin geliri arttı?”
Erkan Baş konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
‘BİR ARAYA GELELİM, BU SALDIRILARA DUR DİYELİM’
"Ve 1 Temmuz itibarıyla sözde işten çıkarma yasağını da kaldıran iktidar, işsiz sayısına yeni binlerce yurttaşımızı ekledi.
Tablo buyken, biz buradan tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz.
İşten çıkarma yasağının istisnalar kaldırılarak uygulanması, İşsizlik Sigortası Fonu’nun gerçekten işçiler ve işsizler için kullanılması talepleriyle bir araya gelelim, bu saldırıya dur diyelim.
Yeter artık pandeminin bütün yükünü işçiler taşımasın.
Artık utanmadan, sıkılmadan, gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyorlar.
Halka ‘senin görüp yaşadığın değil, benim söylediğim doğru’ diyorlar.
Kibir gözlerini bürümüş, bunların dünyası kışlık saray-yazlık saray arası geçer olmuş.
‘SİZ ÖNCE SARAY’DA YEDİĞİNİZ EJDER MEYVELERİNİ KÜÇÜLTÜN’
Onlar herkesi kendileri gibi sanıyor.
Ne diyordu Emine Erdoğan hanımefendi; ‘porsiyon küçültün.’
Böyle bir utanmazlık olamaz. Milyonlarca insan, pazarda akşam kalan artıkları topluyor, bunlar porsiyon küçültün diyorlar…
Siz önce Saray’da yediğiniz ejder meyvelerini küçültün.
5-10 maaş alan bürokratlarla dolduruyorlar, sonra halkın boğazındaki kuru ekmeğe göz dikiyorlar.
Sağ olsunlar, emekliye enflasyon zammı olarak yansımasın diye 1 Temmuz’a kadar bekletip 1 Temmuz’dan hemen sonra zamları açıkladılar.
Elektriğe, doğalgaza, gıdaya, benzine hepsine zam getirdiler.
Porsiyonu küçültmek ne kelime, halkın önünden tabağını çekip aldılar bunlar.
‘HELALLEŞENLERDEN DEĞİL, HESAPLAŞANLARDAN OLACAĞIZ’
Değerli kardeşlerim tüm işçiler şunu bilir; herhangi bir işyerinde patron gelip ‘tasarruf etmemiz lazım’ diyorsa, mutlaka işçilere yapılması gereken zam yapılmayacaktır, belki maaşlar düşecek, çalışma saatleri azalacak veya işçi çıkartılacaktır.
O arada mutlaka ya yeni ev alacaktır ya arabasını sıfırlayacaktır kendisi için bir şey yapacaktır.
Emine Erdoğan size ‘porsiyon küçültün’ dediyse bilin ki, başka bir beldede kendilerine yeni bir yazlık saray yaptırmak istiyorlar.
Halk porsiyon küçülttükçe onların midesi büyür, karnı şişer.
Halk patronların tabağını önünden çekip alana kadar, herkes aynı tabaktan yiyene kadar bu hep böyleydi ve böyle kalacak.
İşte biz bu yüzden biz helalleşenlerden değil, hesaplaşanlardan olacağız.
‘YANDAŞLARA, PATRONLARA PEŞKEŞ ÇEKİLEN TÜM VARLIKLARIMIZI GERİ ALACAĞIZ’
Buradan bir kez daha ilan ediyoruz.
Kamu Özel İş Birliği Projelerini durduracağız.
Yandaşlara, patronlara peşkeş çekilen tüm varlıklarımızı geri alacağız.
Kamulaştıracağız.
Halktan çaldıklarınızı geri alacağız.
Halk aç yatarken, kendine saraylar yaptıran bizden değildir.
Halk aç yatarken, hazineden teşvikler alan bizden değildir.
Halk aç yatarken, parsel parsel götüren bizden değildir.
Halk aç yatarken 5-10 maaş alanlar bizden değildir.”
Siz bu ülkeye ait değilsiniz.
Biz bize ait olanı geri alacağız!”
‘BU TIRŞİKÇİLER DÜZENİNDEN KURTULACAĞIZ’
Basın toplantısının devamında yetki belgesi olmayan üreticiye getirilen tütün ticareti yasağının 1 Temmuz’da yürürlüğe girmesinin ardından Adıyamanlı tütün üreticilerinin başlattığı eylemlere ilişkin konuşan Erkan Baş, “Tütünden hayatını kazanan emekçiler, onların aileleri açlığa mahkûm edilmek isteniyor” dedi.
Baş, şunları söyledi:
“Adıyaman’da tütün işçileri günlerdir mücadele ediyor.
Yerli-milli edebiyatı yapan iktidarın, ekonominin her alanında olduğu gibi tütünde de yabancı tekelleri gözeten yeni düzenlemesiyle, yerli tütün ve onu üreten emekçiler gözden çıkarıldı.
Tütünden hayatını kazanan emekçiler, onların aileleri açlığa mahkûm edilmek isteniyor.
2020’nin başındaki düzenlemeyle iç piyasanın yüzde 90’ı yabancı tütün tekellerinin eline geçti.
Yerli üretim yüzde 42’lerden yüzde 11’e geriledi.
2002’de sayısı 405 bin olan tütün üreticisi sayısı 2020’de 57 bine geriledi.
Tütün emekçilerinin yanında mücadele eden Adıyaman örgütümüz dün bir açıklama yaptı.
Emekçiye, artan vergiler, kotalar, yasaklar karşısında yalnız değilsiniz diyoruz!
Yabancı tekeller karşısında sizi gözden çıkaranlarla birlikte mücadele edeceğiz.
Tütün emekçisi kardeşim tırşikçi kapitalistler diyor.
İşte budur kardeşlerim.
Kapitalizm tırşikçidir.
Düzenbazdır, kişiliksizdir.
Bu tırşikçiler düzeninden hep birlikte kurtulacağız. “
‘GÜNDÜZ NAKIŞ İŞÇİLERİNİN YANINDAYIZ’
Baş, “İktidar yandaşı Gündüz Nakış patronu; işçiler yalnız değildir, kimsesiz değildir” dedi.
Erkan Baş sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Van’da faaliyet yürüten Gündüz Nakış adlı tekstil fabrikasında işçiler, sözde fabrika zarar ettiği için, gerçekte ise sendikalaştıkları için işten çıkarıldı.
TÜRK-İŞ’e bağlı DERİTEKS’te örgütlenen işçilere tuvalet temizletildi, kadın işçiler ‘namussuzlukla’ suçlandı, işçi ailelerine çocuklarının ‘terörist sendika’ya üye olduğu yalanı söylenerek baskı kuruldu, sendikalı işçilere binlerce liralık rüşvetler teklif edildi, yemekler kötü çıkarıldı, kayıt dışı işçi çalıştırıldı. Yetmedi fabrika zarar etti denildi, kapatıldı ve yüzlerce işçi işten çıkarıldı.
DERİTEKS üyesi işçiler sadece yalanlarla işten çıkarılmakla kalmadı, patron dayanışmasının bir örneği olarak Van’da başka fabrikalarda iş bulmalarının da önüne geçildi. Yüzlerce işçi ve ailesi açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkûm edildi. Patronlar ise, Gündüz Nakış yerine Gonca Tekstil adıyla işlerine devam ettiler.
Gündüz Nakış AKP döneminde yandaş ihalesiyle parlayan, İŞ-KUR üzerinden hem malzeme hem de işçi temini sağlanan bir fabrika. İstanbul, Denizli ve Van’da şubeleri olan ve İMC grup bünyesinde kurulan tekstil fabrikalarının başında Van AKP 27. Dönem Milletvekili Aday Adayı Mehmet Ali Gündüz var. AKP döneminde zenginleşen ve H&M markasına ürün sağlayan İMC grubun tekstil fabrikalarında neredeyse asgari ücretle bile çalışabilen işçi yok.
Gündüz Nakış işçilerinin mücadelesinin yanındayız.
Van örgütümüz işçilerin yanında, onlarla kol kola mücadele ediyor.”
‘MERVE’NİN İNANCI HEPİMİZE DERS OLSUN’
Basın toplantısının devamında Urfa’da yaşayan 13 yaşındaki Merve Akpınar’ın, hentbola başlamak istediğinde çevresinin, 'sen kızsın şort giyemezsin' diyerek engel olmak istemesine karşı kendisinin yılmadığını ve başardığını anlatmasının ardından sosyal medyada gündeme geldiğini söyleyen TİP Genel Başkanı, “Bu çocuğumuzun cesareti ve inancı hepimize örnek olsun, ders olsun” dedi.
‘AKP’NİN HER ADIMI ADALETSİZLİĞİ DAHA DA BÜYÜTÜYOR’
Baş, “AKP’nin her yargı reformu önerisi yargıyı iktidara daha fazla hizmet eder hale getirme amacı taşımaktadır. AKP’nin her adımı Türkiye’nin kanayan yarası olan adaletsizliği daha da büyütmektedir” ifadelerini kullandı.
“Bu memleketin gerçekten adalete ihtiyacı var ama böyle Saray talimatıyla hazırlanan kanunlarla olmaz” diyen Baş, şunları söyledi:
“Biz Adalet dendiğinde 15 yıldır eşlerini, çocuklarını yitirmiş madenci analarının taleplerinin karşılanmasını anlıyoruz.
Adalet patronlar 3-5 kuruş daha fazla kazansın diye adına iş kazası denilen cinayetlerde binlerce işçinin öldürülmesine izin verilmemesidir.
Adalet, evinde, sokakta, işyerlerinde erkekler tarafından kadınların öldürülmesine, şiddete uğramasına engel olabilmektir. İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların canıyla, kanıyla mücadelesinin sonucunda oluşmuş bir uluslararası sözleşmeden tek adamın imzasıyla hükümsüz kılınma girişiminde bulunanların yönettiği bir ülkede hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın adaletten söz edilemez.
Adalet diyenlerin, mahkemeleri birer iktidar aracı olarak kullandığı, tüm muhalifleri sindirmek için kadroları tarafından doldurulan mahkemeleri basit bir enstrümana çevirdiği bir tabloyla karşı karşıyayız.
AYM’de HDP’ye karşı açılan dava için AYM üzerinde kurulan baskıları görüyoruz. Bir milletvekili hakkında, Gergerlioğlu hakkında AYM’nin verdiği kararın uygulanmadığını görüyoruz. Daha dün Hatay milletvekilimiz Şaban Vatan ile birlikte bir basın açıklaması yaptığı için fezleke gönderilmişken hangi adalet reformundan söz edildiğini halkımızın takdirine sunuyoruz.
Üniversitesine bir iktidar piyonunun kayyum olarak atanmasına karşı seslerini yükselten akademisyenlere, öğrencilere karşı kolluk şiddetiyle, yetmeyince mahkemelerle, gözaltı ve tutuklamalarla yanıt veren bir iktidar hangi reformdan, hangi insan hakları eylem planından söz edebilir.
Milyonlarca insanın emeği ve alın teriyle yarattığı değerlere çökenlerin adalet sözcüğünü ağızlarına bile alamazlar.
‘TİP MÜCADELEYİ BÜYÜTMEYE ÇAĞIRIYOR’
Bu sahte reformlara, eylem planlarına karşı gerçek adaleti savunmaya ve barışın, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin hüküm sürdüğü bir ülkeyi mutlaka yaratacağız.
Son sözümüz şudur;
Halkımız bu iktidardan en kısa sürede kurtulacak.
Gerçek adalet gelecek ve halka karşı işlenen tüm suçların hesabı sorulacak.
Türkiye İşçi Partisi gerçek adalet için ve halka karşı işlenen suçların cezasız kalmaması için tüm yurttaşlarımızı hep birlikte mücadeleyi büyütmeye çağırıyor."