Eski İçişleri Bakanı Tantan: Militan güçler, 'Erdoğan’ın Esad'la anlaşabiliriz' açıklamasıyla paniğe kapıldı; hedeflerinde Türkiye var

Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, İstiklal Caddesi'ndeki bombalı terör saldırısıyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. ' Oraya dünyanın her tarafından savaşmaya gelen yüzlerce, binlerce militan güç 'Türkiye'nin Esad'la anlaşabiliriz' açıklamalarıyla paniğe kapıldılar ve 'Biz ne olacağız, nereye gideceğiz' korkusuna düştüler. Türkiye'nin Esad'la anlaşmasını istemeyenler belli, Türkiye Esad'la anlaştığı takdirde hem Suriye'nin, hem Lübnan'ın, hem de Irak'ın parçalanmasını engelleyecek ve böylece büyük oyun sekteye uğrayacak' diyen Tantan, 'O nedenle, saydığım terör örgütleri ve benzerlerinin hedefinde Türkiye var' dedi.
Eski İçişleri Bakanı Tantan: Militan güçler, “Erdoğan’ın Esad'la anlaşabiliriz” açıklamasıyla paniğe kapıldı; hedeflerinde Türkiye var
2022-11-21 17:42:09   Güncelleme: 2022-11-21 17:42:09    

Sözcü yazarı Ruhat Mengi'nin sorularını yanıtlayanTantan, İstiklal Caddesi’ndeki bombalı terör saldırısıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

'Bombacı kızın İdlib üzerinden geldiği söylendi, o bölgeler Türkiye'nin güvenliğinin en kuvvetli olduğu bölgeler, zaman zaman bu bölgelerde gerek Rusya, gerekse Amerika belli yerleri bombalıyor, Amerika ve Rusya buralarda birbirlerine hiç dokunmuyorlar. DAEŞ, El Nusra, El Kaide, bunların hepsi tamamen yabancı servislerin kullanımında olan örgütler. Oraya dünyanın her tarafından savaşmaya gelen yüzlerce, binlerce militan güç 'Türkiye'nin Esad'la anlaşabiliriz' açıklamalarıyla paniğe kapıldılar ve 'Biz ne olacağız, nereye gideceğiz' korkusuna düştüler. Türkiye'nin Esad'la anlaşmasını istemeyenler belli, Türkiye Esad'la anlaştığı takdirde hem Suriye'nin, hem Lübnan'ın, hem de Irak'ın parçalanmasını engelleyecek ve böylece büyük oyun sekteye uğrayacak. Türkiye, bütün bu bataklıktan kendi iradesiyle; Lübnan'la, Suriye ve Irak'la bir araya gelip birlikte hareket ederek bu bölgenin kalkınması ve güvenliğine kadar her sorunu halledebilir. Bu durumda yabancı güçlerin kullandığı yapılar buralarda kalamazlar. O nedenle, saydığım terör örgütleri ve benzerlerinin hedefinde Türkiye var.'

'Mal varlıklarına el konursa terör örgütlerini kımıldayamaz'

Türkiye, Palermo'da imzaya açılan ‘Sınır aşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi'ni 2000 yılında imzalamıştır, bu sözleşme 'çıkar amaçlı suçlarla mücadeleyi' içerir, Türkiye elindeki yetkiyi kullanarak bu sözleşmeye taraf olan bütün ülkelerde bu örgütlere destek verilmesini engelleyebilir, hiç kimse bir şey diyemez. Mahkemeleri harekete geçirerek PKK'nın ve Türkiye'deki diğer terör örgütlerinin bu ülkeler tarafından korunmasını, desteklenmesini engelleyebilir, hepsinin mal varlıklarına el koyulmasını sağlayabilir, elindeki yetkiyi kullanmasına hükümetler itiraz edemez. Mal varlıklarına el konması terör örgütlerini sekteye uğratır, Türkiye elindeki bu silahı neden kullanmıyor? İktidar, taraf olduğu ve resmi gazetede yayımlanan bu sözleşmeyi neden ortadan kaldırdı? Türkiye istese taraf olan bütün ülkelerde; İngiltere, İspanya, İtalya, Yunanistan ve diğerlerinde uluslararası sözleşmelerin verdiği yetkiyle Türkiye'ye tehdit oluşturan bütün örgütlere yardımın kesilmesini sağlar, terör örgütlerinin ofisleri kapatılır, paralarına el konur ve örgütler kımıldayamaz.'

'İlk etapta teknolojinin kısıtlanması, medyaya yayın yasağı getirilmesi yanlış bir şeydi'

Tantan, İstiklal Caddesi’ndeki bombalı terör saldırısının ardından internet bandının daraltılmasıyla ilgili de şu görüşlerini ifade etti:

'Suçla mücadele yetkisi kimin; Cumhuriyet savcılıklarının değil mi? Bu olaya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı el koymuşsa baştan sonuna kadar ne konuşulacağına o karar verebilir, ancak Savcılık konuşabilir. Burada ilk etapta teknolojinin kısıtlanması, medyaya yayın yasağı getirilmesi yanlış bir şeydi, bilgi akışını önledi. Teknolojik çağda teknolojinin kısıtlanması doğru bir şey değildir.

Kısıtlanmaz, çünkü bilgi paylaşımının, toplumun bilinçlenmesinin faydası var, halk kendisine tehdidi ortadan kaldırmak için sineği bile gözden kaçırmaz. Bir de bu konuda kolluk güçlerinin ve istihbaratçıların bilmediği ama halkın bilebildiği bir takım şüpheli kişileri de vatandaşlar kaymakamlıklara, savcılıklara, polise bildirebilir, bu önemli bir konudur.'

'Türkiye'nin etrafı ateş çemberi gibi ama iktidar suçu başkasına atmakla vakit geçiriyor!'

Tantan, 'Şimdi halk, teröristlerin sınırdan böyle kolayca girip Türkiye'de izini kaybettirmesi nedeniyle İçişleri Bakanı'nı sorumlu tutuyor, sizce de tek sorumlu o mudur?' sorusuna şöyle yanıt verdi:

'Bir güvenlik zafiyeti olduğu belli, geçmişte de kamuoyuna yansımayan bu tip bombaları patlatmadan yakalanan birçok örgüt var, o bakımdan istihbarat teşkilatına ve kolluk güçlerine teşekkür etmemiz gerekiyor ama Türkiye'nin etrafı ateş çemberi gibi, maalesef Türk siyaseti iktidarda kalabilmek, ayakta kalabilmek adına suçu başkasına atmakla vakit geçiriyor, hatta sorunları çözen değil, sorunları sümen altına atan ve çözmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. İktidar samimiyse, ülkesini milletini seviyorsa acil bir şekilde bir kişiye bağlı yönetimi ortadan kaldıracak 2-3 maddelik bir yasayı parlamentodan çıkarır ve parlamenter sisteme dönerse terörle mücadele edecek temel alt yapılar da süratli bir şekilde inşa edilebilir.'

'Suriye ve Irak'a hava operasyonu çok önceden planlanmıştı'

Tantan, TSK’nın hava saldırısıyla ilgili olarak da şöyle dedi:

'Aslında bu hava saldırısı çok önceden planlanmıştı, Amerika ve Rusya karşı çıktığı için beklendi, bence bu son terör olayı ancak zamanın daha öne alınmasına neden olmuş olabilir. Şimdi iktidar Amerika'ya karşı Rusya ile anlaştıysa karar vermek daha kolay olmuştur. Orada sadece PKK değil, Batı servislerinin kullandığı birçok örgüt var, DEAŞ, El Nusra gibi örgütler var, her gün sınırdan karşılıklı roket ve top atışı vardı, bu konuda uzun zamandır çalışma yapılıyor. Hava operasyonu o bölgeden YPG'nin de uzaklaşmasını sağlar. Aslında PKK taşeron bir örgüt, Türkiye bu operasyonlarda PKK ile birlikte 'PKK'yı tutan güçlerle' savaşıyor. PKK'yı silahlarla donatan, para veren, hakimiyet sağlayan belli güçlerle.'