Altaylı, yazısında, Bir ülkücünün kılına zarar gelse, gök kubbeyi başlarına yıkma yemini eden ülkücü teşkilatlar, eski bile olsa bir ülkücünün, sokak ortasında kafasına sıkılmasına sesini sedasını çıkarmayınca, İçişleri’nden bir tepki, bir sert söylem, bir söz gelmeyince, iktidar hiçbir şey söylemeyince durum birdenbire tartışılır hale geldi. Ben de bu işi biraz bilenlerle konuştum. Aslına bakarsanız, Sinan Ateş’in sokak ortasında öldürülmesine pek şaşıran yok. Hatta, 'kendisi de şaşırmamıştır' diyor, Sinan Ateş’i tanıyanlar. 'FETÖ iftirası ile lekelenmeye çalışıldığı günlerden bu yana kendisine yönelik bir hamle bekliyordu' diyorlar ifadesini kullandı.
Altaylı, şunları kaydetti:
Birkaç gün önce geldiği İstanbul’da dostlarıyla buluşmuş. O buluşmada söylediği sözler ilginç. 'Benim kalemimi kırmışlar. Haberi geldi. Her an bir şey yapabilirler' demiş. Tanıyanlar, 'Bu işle kimin görevlendirildiğini bile biliyordu ama umursamıyordu' diye anlatıyorlar. Ve Sinan Ateş’in siyasi çevresinde bu işi kimin yaptığına, kimin yaptırdığına ilişkin hiçbir bilgi eksiği yok.
Herkes her şeyi biliyor. Ve herkes susmuş bekliyor. Etrafa bakınca eski günlere dönmüşüz gibi hissediyorum. Tek fark artık Renault Torosların üretimden kalkmış olması. Beyaz Torosların yerini galiba motosikletler almış. Boşuna dememişler çağ sana uymuyorsa sen çağa uy diye. Yargısız infazlar da artık çağa uymuş. Korkum o ki, seçime daha çok var.