Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin il başkanlarını topladı. Toplantı öncesinde gündemdeki konulara ilişkin açıklama yapan Erbakan, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye'yi anarak sözlerine başladı. Erbakan, İslam alemi büyük bir dava adamını, cesur bir mücahidi kaybetti. İsmail Haniye'yi kaybettik ama onun davası baki kalacaktır. Onun taşıdığı sancağı devralan mücahitler bundan sonra eskisinden daha güçlü, daha etkili bir şekilde bu mücadeleyi devam ettirecekler. Siyonizme karşı özgür Filistin, özgür Kudüs, özgür Mescid-i Aksa için mücadeleye devam edecekler. Allah'ın izniyle mutlaka galip gelecekler. Kudüs ve Mescid-i Aksa bir gün mutlaka özgürlüğüne kavuşacak ve zalimler mutlaka mağlup olacaklar dedi.
Erbakan, İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz'ın AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik açıklamalarına ilişkin şunları söyledi:
Geçtiğimiz günlerde iki ayrı sefer İsrial'in sözde Dışişleri Bakanı, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik gerçekten de çirkin ve haddi aşan sözlerle saldırıda bulundu. Aslında hem Cumhurbaşkanı'na hem de tüm Türkiye'ye yönelik bu sözleri asla kabul etmediğimizi ifade ediyoruz. En şiddetli şekilde kınıyoruz. Tabi Sayın Cumhurbaşkanı'nın İsmail Haniye'nin şehit edilmesiyle ilgili olarak milli yas ilan etmesi, yurt dışı temsilciliklerimizde ve Türkiye'mizde, kurumlarda bayrakların yarıya indirilmesi son derece olumlu bir adımdır. Bundan dolayı kendilerine teşekkürlerimizi iletiyoruz. Daha önce de çeşitli vesilelerle hep dile getirdik. Bu hain saldırı sonrasında artık bir an evvel Malatya Kürecik'teki radar üssünün kapatılması gerektiğini Yeniden Refah Partisi olarak bir kez daha ifade ediyoruz. Yeniden Refah Partimizin büyük çabasıyla, gündem oluşturmasıyla sürekli olarak bu konuda açıklamalar yapmasıyla, İsrail'le olan ticaretin durdurulduğu ifade edildi. Geçtiğimiz aylarda şimdi bir diğer adım olarak da bunu yapmamız lazım. Madem gidip doğrudan fiilen oradaki kardeşlerimizi kurtaramıyoruz, en azından bu alçak katillere destek olan Kürecik Radar Üssü'nü kapatmamız gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum.
Maliye Bakanı'nın kamuda çift maaş alanları savunduğu kadar, emeklilerimizin de hakkını savunmaya ediyoruz
Emeklilere yapılan zam oranının yetersiz olduğunu belirten Erbakan, TÜİK'in enflasyonunun dahi yüzde 75 olduğu bir ülkede 10 bin lirayı 12 bin 500 liraya çıkardılar. Tabii ki böyle bir ortamda emeklinin yaşamını idame ettirebileceğini düşünmelerinin yanında, emeklilerin verdikleri bu maaş zammından memnuniyet duyacağını umarak bu zammı bir müjdeymiş gibi açıklamaları da aslında çok büyük bir gaftır. Milletin, dar gelirlinin, emeklinin, emekçinin gündeminden kopmuşlar. Milletten uzaklaşmışlar ve bu paraların hesabını artık yapamayacak noktaya gelmişler. Bir müjdeymiş gibi açıklayabiliyorlar. Hükümetin yıllardan beri süregelen ekonomik başarısızlığının faturasının emeklilerimize yüklenmesini asla kabul edemeyiz. Ödedikleri faizlerin, kamudaki israfın, imtiyazlı holdinglere yapılan milyarlık garanti ödemelerinin, vergi muafiyetlerinin yükünü; üç maaşlı, beş maaşlı, milyonluk maaşlı bürokratların yükünü getirip maalesef milyonlarca emekliye yüklüyorlar. Bunu kabul edebilmemiz mümkün değildir. Bu büyük bir haksızlık ve adaletsizlik. Bütçe yükü nedeniyle bunu ancak yapabildik gibi mazeretlere sığınmalarını asla kabul edebilmemiz mümkün değil. Sayın Maliye Bakanı'nın kamuda çift maaş alanları savunduğu kadar emeklilerimizin de hakkını savunmaya ediyoruz. Yeniden Refah Partisi olarak hükümete en düşük emekli maaşının mutlaka asgari ücrete endekslenmesi ve bunun da insani şartlara getirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz ifadelerinde bulundu.
Tam bir AK Parti klasiği
Erbakan, vergi ödemeyen şirketlere ilişkin ise şunları kaydetti:
Emekliler, dar gelirliler perişan haldeyken diğer taraftan savurganlık hız kesmiyor. Bir yandan kaynaklar bir avuç imtiyazlıya giderken, israfa giderken, faize giderken; diğer taraftan siz milyonlarca dar gelirliye sabredin, şükredin derseniz bu elbette ki olmaz. Önce haksızlığın, adaletsizliğin giderilmesi, paylaşımda adaletin sağlanması lazım. Bir kesimin hakkını gasp edip, onu sömürüp, ondan sonra da sesini çıkartma, otur şükret, sabret dediğiniz zaman bu elbette olmaz. İhalelerle milyarlar maalesef imtiyazlılara aktarılıyor, milyarlar savruluyor. Öbür taraftan emekliye gelince, emekçiye gelince, çiftçiye gelince, fındık üreticisine, çay üreticisine gelince 'para kalmadı' deniyor. Kamu özel iş birliği kapsamında bu yıl 163 milyar lira garanti ödemesi alacak olan 20 inşaat firmasından 8'inin 2023 yılında hiç vergi vermediği ortaya çıktı. Bu sekiz tanenin bazıları hem 2022 hem 2023’te hiç vergi vermemiş. Emekliye gelince bütçe disiplini, dar gelirliye gelince orta vadeli program. Diğer taraflar imtiyazlılara gelince hem beş liralık ihaleyi yirmi liraya alacaksın hem de zahmet verip vergi bile ödemeyeceksin. Bu konuyla ilgili muhalefetin Meclis’te sunduğu araştırma önerisi de her zaman olduğu gibi iktidar kanalının oylarıyla reddedildi. Tam bir AK Parti klasiği.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan prim borçlarının tahsil edileceğini açıklamasına tepki gösteren Erbakan, bunun muhalefet belediyelerinin hizmet yapamaması için atılmış bir adım olduğunu söyledi.
Erbakan'ın açıklamaları şu şekilde:
İktidar, 31 Mart seçimlerinde Türkiye genelinde Türkiye'nin yüzde 70'lik bölümünde belediyeleri kaybettiler. Şimdi bu belediyeleri kaybettikleri noktada, akıllarına SGK borçlarını tahsil etmek geldi. Peki 20 seneden beri bu belediyeler AK Parti'deyken bunları tahsil etmek neden aklınıza gelmedi? Sizin AK Partili belediyelerinizin yaptığı borçlar bunlar. Yaptığınız bu borçları 20 sene tahsil etmediniz, şimdi belediyeleri kaybedince bunları tahsil etmek aklınıza geldi. Bu son derece samimiyetsiz ve çifte standartçı bir uygulama. AK Partili belediyelerin yaptıkları borçları belediyeler el değiştirince tahsil edecekler. Bu muhalefet partili belediyeleri çalıştırmamak, elini kolunu bağlamak, kilitlemek ve böylece hem muhalefet partilerine, hem de o bölgelerde o partilere oy vermiş olan seçmeni cezalandırmak demek. Siz belediyenin elini kolunu bağlayıp hizmet yaptırmadığınız zaman bundan en zararlı çıkacak olan o bölgedeki halktır. Hizmetler aksayacak. 20 sene bu borçlara göz yumanların şimdi bunları aklına getirmesi samimi ve iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemez. Yeniden Refah Partisi olarak iktidar gücüyle muhalefet belediyelerini çökertip hizmet yapamaz duruma getirme, belediyelere iş yaptırmama planını açık bir şekilde kınıyoruz ve kabul etmiyoruz. Tabii ki buna rağmen ‘iman varsa imkan da vardır’ anlayışıyla, Yeniden Refah Partili belediyeler hizmete devam edecek. Biz milli görüş ruhuyla 1994’te İstanbul'un çöplerini gençlik teşkilatımızla beraber topladık, ellerimizle topladık. O zaman da kısıtlamalar, engellemeler yapıldı ama milli görüş ruhuyla hizmete hiçbir engelleme mani olamadı.
Bir gazetecinin sosyal medya platformu Instagram'ın kapatılmasına ilişkin sorusu üzerine Erbakan, şu yanıtı verdi:
Bu sosyal medya platformları maalesef siyonizmin kontrolünde. Kendileri insan haklarından, hayvan haklarından dem vururken; bir balinanın, bir yunusun ölmesine çok büyük olaylar yaparken -elbette ki hiçbir hayvan da ölmesin- ama Gazze’de yüz binlerce kadın, çocuk, yaşlı katlediliyor, buna karşı bir tepki konulduğu zaman da bunu kısıtlama yoluna gidiyorlar. Tabii ki aslında kendi sosyal medya platformlarımızı kurmamız lazım. Bu olmadan onlara mahkumken, onlara bağlıyken, bağımlıyken kapatıyorsunuz nereye kadar kapatacaksınız? Bir yerden sonra açıyorsunuz ve onlar da bu yaptıklarını yapmaya devam ediyorlar. Ancak tabii ki ikiyüzlü, çifte standartçı yüzlerini açık bir şekilde ortaya koyan bir olaydır. Biz de tabii ki Instagram'ın bu yapmış olduğu uygulamayı asla onaylamıyoruz. Asla kabul etmiyoruz.