FİGEN YÜKSEKDAĞ: ÖLEN ASKER VE POLİSLERİ SAKLIYORLAR!

'Ölen asker ve polisleri saklıyorlar, sivil ölümleri saklayarak bu savaşı sürdürebileceklerini söylüyorlar.'
Figen Yüksekdağ: Ölen asker ve polisleri saklıyorlar!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

HDP Van İl Başkanlığı 1'inci Olağan Kongresinde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ  şu ifadelere yer verdi;

"Sözde bölgeye istikrar ve huzur gelecekti. Şu anda karşımızda kendi siyasi iktidarını sürdürmek için insanlıktan çıkmış bir iktidar var. Türkiye halklarına ya benimsin, ya kara toprağın, ya itaat edeceksin ya da can vereceksin diyorlar. Ya baş eğeceksiniz, ya da baş vereceksiniz diyor Cumhurbaşkanı. Kusura bakmasın bu tehditler bize sökmez, biz bu kelleyi koltuğa alıp yola çıktık. Bizler bu halkın onur, emek, özgürlük mücadelesini namertçe yaklaşımlarınıza rağmen sürdüreceğiz. Onun için bu tehditlerin bizim nezdimizde hiçbir hükmü yoktur. Halkımızın çocuklarını ölüme göndermeyi kutsal bir şey olarak gösteriyorlar. Kardeşin kardeşe, Müslümanın Müslümana yaptığı bu zulmü ne zamandan beri şehitlik ve kutsal bir savaş olarak adlandırıyorsunuz. Tüm gerçekleri hakikatleri çarptırıyorlar. İstedikleri gibi oynuyorlar. 5-6 yaşındaki çocukları şehit olmayı, savaşa gidip ölmeyi özenlendiriyorlar. Bu savaşa tek bir AKP'linin evladı girmedi, tek birinin tırnağına taş değdi mi? Kürdistan'ın her yerinde yoksul evlere ateş düşüyor. Ölen asker ve polisleri saklıyorlar, sivil ölümleri saklayarak bu savaşı sürdürebileceklerini söylüyorlar. Halka açık bir operasyon yapıyorlar, öldürdükleriniz terörist değil halktır. Savaş siyasetinin sonu gelmiştir. Bu gerçekle yüzleşmekten korkuyorlar ama şapkalarını önlerine koyup düşünmek zorundadırlar. Sivil siyaset sorumluluk üstlensin, bizler HDP olarak buna hazırız dedik. Ölümleri durduralım çağrısı yaptık ama Saraya bakın ne diyor? Daha fazla öldüreceğiz diyorlar. Sanıyorlar bizim barış çağrılarımız zayıflığımızdandır. Bunu bilsinler ki kanla, ölümle siyaset yapılmaz. AKP ve Saray rejimini bu yoldan dönmeye çağrıyoruz. Ancak bunu anlayabilecek, gereğini yapabilecek bir iktidar yok karşımızda. Buna karşı yapmamız gereken direnmektir. Bütün ruhumuzla kendimizi savunmaktır. Bizlerin gücüne, hepimizin gücüne inanın. Bu karanlığın sahipleri güneşi görünce yanıp kül olacak, savrulacak. Geriye biz kalacağız. Bu derme-çatma siyasi iktidar bir vatan tanımı yapıyor ve 'bu vatan benim. Kafamı bozarsanız sizi vatandaşlıktan çıkarırım' diyor. Bu vatan senin de değil, senin babanın malı da değil. Bu vatan ortak vatandır. Bu ortak vatanda eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyoruz. Bunu öğreneceksiniz. Bu yurdun sizin malınız olmadığını anlayacaksınız. Siz ikna olmasanız bile bu halk kendi mücadelesiyle sizi ikna edecek. İkna olsanız da olmasanız da eşit bir geleceği hep birlikte kazanacağız ve inşaa edeceğiz. Tarihten bu yana kıyımdan ölümden başka bir şey yapmadılar. 80 darbesinin daha fazlasını yapıyorlar. Özel Harp Dairesinin yeni bir kopyasını oluşturup bütün Türkiye halklarına karşı operasyon yapıyorlar. Geçmişte de bu halkın evlatlarını cezaevlerine koydular, idam ettiler, vatandaşlıktan çıkardılar. Nazım Hikmet'i yeniden vatandaşlığa aldıklarından söz ediyorlardı, bugün herkesi yine vatandaşlıktan çıkarmaktan söz ediyorlar. Kürtleri vatandaşlıktan çıkarmakla tehdit ediyorlar. Vatan senin sarayınsa biz o vatanın vatandaşı değiliz. Vatan ayakkabı kutularında sakladığınız milyonlarınız, ahlaksız politik hesaplarınızsa, savaşsa, yoksulluksa, çocuk istismarcılarını savunmaksa biz o vatanın vatandaşı değiliz. Ama o vatanda sizin ömrünüz uzun değil. Bin 500 odalı sarayı yapınca kendi varlığını ve kendi vatanını orası sanan bir zihniyetle karşı karşıyayız. O Saraydan yapılan hiçbir tehdidin bizde hiçbir karşılığı yoktur."