Gökhan Kaya yazdı: Bir algı operasyonu: HDP’nin oyunu hendekler düşürdü!

Esas neden Erdoğan’ın başlattığı savaş, AKP’nin milli seferberlik hali başlatıp, kendini devletle özdeleştirerek oluşan militarist havayı lehine çevirmesi ve IŞİD bombalarının yarattığı tedirginlikle ‘güvenlik kaygısının’ birinci derece ihtiyaç haline gel
Gökhan Kaya yazdı: Bir algı operasyonu: HDP’nin oyunu hendekler düşürdü!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

1 Kasım seçimlerinden sonra bir tevatür televizyondan gazetelere, sosyal medyaya yayıldı: “PKK şiddeti tırmandırdı, hendekler kazıldı o yüzden HDP’nin oyları düştü.”
Bu fikre ve varyasyonlarına en fazla demokrat-liberal diyebileceğimiz HDP’ye sempati ile bakan gazeteciler sarıldı, bir nebze HDP içinde de karşılığını bulduğu söylenebilir.

Bu eleştiriler doğru mu?
Doğru olan kısımları var, yanlış olan kısımları var.
Mesela öz yönetimlerin seçim sürecinde hızla, silahlı kontrolsüz gençler tarafından örgütlenen öz savunmalara dönüşmesinin HDP’ye zarar verdiğini ben de düşünüyorum.Öz yönetimlerin kent savaşları ile anılmaya başlaması Haziran’da HDP’ye ilk kez oy veren mütedeyyin ya da orta sınıf yeni Kürt seçmene öz yönetimi anlatmayı güçleştirmiş ve AKP’ye dönmelerine sebep olmuştur.

Bu ve benzeri eleştiriyi seçimden önce Selahattin Demirtaş ve Osman Baydemir de yapmıştı zaten. 

Lakin HDP’nin oy kaybı yaşamasının ‘esas’ nedeni bu değildir.
Esas neden Erdoğan’ın başlattığı savaş, AKP’nin milli seferberlik hali başlatıp, kendini devletle özdeleştirerek oluşan militarist havayı lehine çevirmesi ve IŞİD bombalarının yarattığı tedirginlikle ‘güvenlik kaygısının’ birinci derece ihtiyaç haline gelmesidir.
1 Kasım’dan sonra seçim değerlendirmeleri yapılırken televizyonlarda/gazetelerde liberalllerin-demokratların Cizre’de sokağa çıkma yasağı yasağı süresince öldürülen 20 sivil ya da Ankara Garı’nda öldürülen 102 kişiyi, olağanüstü savaş halini birdenbire unutması; sürekli hendekleri ve PKK şiddetini ‘manşet’ yapması insanı açıkçası ister istemez işkillendiriyor.

Bu gazeteciler neden ‘esas nedene’ neredeyse hiç değinmeden daha ‘tali bir nedeni’ öne çıkarmaya çalışıyorlar?

Bunların en tipik örnekleri de Doğan Medya yazarlarından geliyor.
Ahmet Hakan, Demirtaş’ı ‘PKK vesayetine’ karşı mücadele vermemekle, PKK’ye ‘Size tetik çektirmeyeceğiz’ dememekle eleştiriyor. Ezgi Başaran ‘PKK şiddeti seçti HDP’yi engelledi tezimi seçim haklı çıkardı’ yazıları döşüyor.

Kusura bakmasınlar ama bu arkadaşlar plazada çok video oyunu oynuyor galiba. Savaşı da öyle bir şey sanıyorlar. TSK binlerce askerle PKK’ye operasyon yaparken, dağlara bombalar yağarken, AKP her hafta şu kadar PKK’liyi öldürdük açıklaması yaparken dağda silahıyla kalmış bir insan ‘karşılık vermeden, kuzu kuzu öl’ emrini dinler mi sizce?
Böyle bir emri PKK liderliği verebilir mi? Verirsen öyle bir liderlik kalır mı?
Ne diyecekti Duran Kalkan Dersim’deki gerillaya ‘Biraz sessiz ölün, HDP oy kaybetmesin mi.’
Saçmalamayın, biraz akıl biraz mantık lütfen.

Seçim sonrasındaki bu ölçsüsüz, izansız kayma kuşkulandırıyor. AKP’nin Dolmabahçe Mutabakatını reddedip, savaşı başlatmasını, devlet terörünü gözden uzak tutup tüm yaşanan şiddetten Kürt Hareketi’ni sorumlu tutmak, tipik ‘liberal refleksi mi?’ yoksa Aydın Doğan’ın ‘seçimi kazanan iktidar partisiyle uzlaşma stratejisinin bir uzantısı mı?’ diye insan kendi kendine soruyor.

***

Ben liberal demokrat yazarlarımızdan ne beklerdim? Aslında bu beklentim için geç de değil. Söyleyeyim.
HDP, KCK defalarca silahların susmasını, müzakere sürecinin yeniden başlaması gerektiğini ifade etti biliyorsunuz. Buna karşılık da AKP’liler ve Erdoğan defalarca savaşı sürdürecekleri yanıtını verdiler.
Seçim boyunca PKK’ye ateşkes yapması için çağrı yapıp, imza toplayan liberal ve demokratlardan şimdi bu çağrıyı AKP’ye ve Erdoğan’a da yapmalarını bekliyorum.
Savaşı sürdüren kimse bu çağrının yapılması gereken de odur. Biraz cesaret.