Türkiye'nin başı dertte!
New York Times gazetesinin köşe yazarı Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman, Türkiye'deki ekonomik sıkıntıların gelişmekte olan ekonomilere 'bulaşma riski' taşıdığı tespitini yaptı.
2020-08-11 06:40:55 Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37
Krugman, 'Başı dertteki Türkiye yi konuşalım başlıklı makalesinde Evet Türkiyenin başı cidden dertte. Ve çok daha büyük bir oyuncu olan Çin de çalkantılı görünüyor. Ancak bu sorunları daha da korkutucu hale getiren şey, Batıdaki ekonomilerin temelinde yatan ve gerçekten kötü politikalarla daha da artan zayıflık dedi. Diken.com.tr'nin haberine göre, Krugman'ın yazısından ilgili bölümler şöyle:
* Ekonomide yaşanan diğer gelişmeler düşünüldüğünde, şu an son ihtiyacımız olan şey, zaten siyasi çalkantılarla sarsılan bir ülkede yeni bir ekonomik krizin patlak vermesiydi. Şu doğru ki, ekonomisi sadece Los Angelesınki kadar büyük olan Türkiyede yaşananların doğrudan etkileri çok geniş çaplı olmayacak. Fakat o korkutucu bulaşma sözcüğünü duymaya başladık; bir zamanlar Taylanddaki krizin Asyaya, daha yakın zamanda da Yunanistandaki krizin Avrupa ya yayılmasında görüldüğü türden bir bulaşma bu. Ve şimdi herkes, Türkiyenin sorunlarının dünyanın gelişmekte olan ekonomilerine bulaşmasından endişeli.
* Peki [geçmiştekilerden] kötü bir kriz mi geliyor? Temel görüntü bir miktar güven veriyor: Özellikle de Türkiyede hükümetin borçlanma oranları düşük, özel sektörün dış borcuysa yüksek. Mali durum çok kötü görünmüyor. Fakat geçmişteki her kriz iyimser beklentilere karşı geldi. Ve Türkiyeye sermaye akıtan güçler, dünya ekonomisini de genel olarak kırılganlaştırıyor.
ASIL SORUNU TÜRKİYE YARATMIYOR
* Büyük resimde, asıl sorunu yaratan ülke Türkiye değil. Tıpkı Güney Afrika, Rusya, Macaristan, Hindistan ve şu an yara alan diğer ülkeler örneğinde olduğu gibi
Asıl sorun, varlıklı ekonomilerin, yani ABD , avro bölgesi ve diğer küçük oyuncuların, kendi ekonomilerindeki temel zayıflıkları ele almakta başarısız olması. Şu ortada: Aşırı derecede tasarruf edip çok az yatırım yapmak isteyen bir özel sektör karşısında, ekonomik durgunluğu derinleştiren kemer sıkma tedbirleri uyguladık. Daha kötüsü, bütün gösteriler şuna işaret ediyor: İşsizliğin kök salmasında izin vererek, hem kısa vadeli ham de uzun vadeli büyüme ihtimallerini azaltıyoruz; bu da, özel sektör yatırımını daha da zora sokuyor. Ve tabii ki, Avrupanın büyük kısmı şimdiden Japonya tarzı bir deflasyon tuzağına düşme riski altında. Gelişmekte olan piyasalarda yaşanacak bir kriz, bu riski gerçeğe dönüştürebilir.
Radikal