ÇOCUKLARIMIZA KENDİ İDRARLARINI İÇİRDİK!

Şengal'deki IŞİD katliamından kaçarak Türkiye'ye gelen Ezidiler, İleri'ye konuştu.
Çocuklarımıza kendi idrarlarını içirdik!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    
İleri'den Metin Cihan'ın haberine göre;Şengal Dağı geniş düzlüklerin ortasında doğu-batı boyunca 100 km uzanan yalnız bir dağ. Bu dağı çevreleyen alandaki köylerde ise yalnız bir halk yaşıyor: Ezidiler. Tarihleri boyunca soykırım tehdidi altında yaşamış olan Ezidiler sırtlarını dağa dayamak zorunda çünkü saldırı altında kalınca çok çetin bir coğrafyaya sahip olan bu dağa kaçıyorlar. Ancak orada uzun süre kalamıyorlar çünkü bu dağda yiyecek ve su bulmak neredeyse imkansız.

BARIŞÇIL VE DOĞA DOSTU BİR HALK

Sürekli bir saldırı altında olan bu insanların inancına göre sonradan Ezidi olmak mümkün değil. Yani ancak Ezidi bir anne-babanın çocuğu iseniz Ezidi olabilirsiniz. Bu nedenle inançlarını ve dinlerini kimseye dayatmıyorlar. Din adına savaşmıyorlar, öldürmüyorlar. Doğanın kutsal kabul edildiği Ezidi inancında doğaya saygı bir ibadet gibi kabul ediliyor. Onu olduğu gibi bırakıyor, ona hükmetmeye çalışmıyorlar.


IŞİD SALDIRISI

3 Ağustos Pazar günü dünya IŞİD’in Şengal’e girdiği haberiyle uyandı. Yüzlerce araçlık bir konvoyla Ezidi köylerine saldıran IŞİD çeteleri ele geçirdikleri her köyde katliama giriştiler. Bu bölge Irak merkezi hükümetine bağlı olmasına rağmen Barzani’ye bağlı peşmerge birlikleri tarafından korunuyordu. Ancak, peşmergeler IŞİD’e direnmek yerine bölgeyi terk etme kararı verince tüm Ezidi köyleri çok kısa bir sürede IŞİD’in kontrolüne geçti. Ele geçirdiği her köyde katliam yapan IŞİD’den kaçmaya çalışan onbinlerce Ezidi ise tarihte defalarca olduğu gibi bir kez daha Şengal Dağı’na sığındı.

AÇ VE SUSUZ

Etrafı IŞİD çeteleriyle çevrili Şengal Dağı’nda aç ve susuz bir şekilde hayatta kalma mücadelesi veren ve daha ilk günlerde başta çocuklar olmak üzere birçok kayıp veren Ezidilerin yardımına ilk olarak Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) yetişti. IŞİD çeteleriyle savaşarak dağdan kaçış için bir koridor açmaya çalışan gerillalar Halk Savunma Güçleri (HPG) ve daha sonra Barzani’ye bağlı peşmergelerin de desteğiyle nihayet bir kaçış koridoru açtı. Açılan bu koridor sayesinde dağdaki Ezidiler önce Rojava’ya, sonra Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne ve nihayet Türkiye’ye sığınma olanağı buldu.

TÜRKİYE'YE GİRİŞ KAPISI: SİLOPİ

Şırnak’a bağlı bir ilçe olan Silopi, Türkiye-Suriye-Irak sınırlarının kesiştiği noktada yer alıyor. Yaşanan Ezidi göçünde Türkiye’ye girişler çok büyük oranda bu ilçedeki Habur Sınır Kapısı üzerinden oluyor. Silopi Belediyesi’nin kurduğu kamplara yerleştirilen Ezidiler, kapasite doluluğu nedeniyle kısa bir süre sonra çevre il ve ilçelerdeki kamplara naklediliyor.

HÜKÜMETE GÖRE ONLAR GÖÇMEN DEĞİL TURİST!

Sanılanın aksine, Türkiye, kapılarını soykırımdan kaçan Ezidilere açmış değil. Evet binlerce insan Türkiye’ye giriş yapmış durumda, ancak bu kişiler pasaportlarıyla normal prosedürler işletilerek ülkeye alınıyor. Sığınmacı ya da göçmen sayılmıyorlar. Görüşlerini aldığımız Silopi Belediyesi Eş Başkanı Seyfettin Aydemir, hükümetin Ezidilere turist muamelesi yaptığını, yalnıza pasaportu olanların sınırdan içeri alındığını ve Türkiye’ye giriş yapan Ezidilere hiçbir devlet desteğinin verilmediğini söylüyor. Aydemir, bölgedeki tüm kampların BDP’li belediyeler öncülüğünde kurulduğunu ifade ediyor.

3 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA GÖZALTI

Tamamen belediyenin ve gönüllülerin desteğile Ezidilerin kamplara yerleştirildiğini söyleyen Seyfettin Aydemir yaşanan ilginç bir olayı şöyle anlattı:

“Türkiye’ye giriş yapmak isteyen bir annenin pasaportu vardı, ama çocuğu pasaportsuzdu. Sınır kapısından annenin geçişine izin verildi ancak çocuk öte tarafta akrabalarının yanında kaldı. Daha sonra kaçak yollarla akrabalarının nezaretinde Türkiye sokulmak istenen çocuk güvenlik görevlileri tarafında yakalanıp Silopi’de kaçak göçmenlerin toplandığı bir okul binasında tutuldu. Bu bina Ezidiler için kurduğumuz kampa çok yakın bir yerde ancak belediye olarak gösterdiğimiz yoğun çabaya rağmen uzun bir süre çocuğun annesine verilmesini sağlayamadık. Çünkü 3 yaşındaki bu çocuk kaçak giren diğer insanlar gibi bir gözaltı muamelesine tabi tutuluyordu.”


EZİDİLER KATLİAMI ANLATIYOR

Soykırımdan kaçarak Silopi’deki kampa sığınan Ezidilerin tanıklıkları yaşanan vahşetin boyutlarını gösteriyor. Görüştüğümüz insanlar, bir daha köylerine dönüp dönemeyeceklerini bilmediklerini ifade ediyor. Çoğu Türkiye’de kalıp kalamayacağını da bilmiyor, bir kısmı ise belki Avrupa’ya gönderiliriz umudu taşıyor. Kesin olan tek şey, hemen hepsinin Şengal’de büyük acılar bıraktığı.

“ARKADAŞLARIMIN KAFASI KESİLMİŞTİ”

3 gün önce Türkiye’ye gelen Simer İbrahim, Dahunah Köyü’nde ve Şengal Dağı’nda yaşadıklarını şöyle anlattı:

'Erkekleri, yaşlıları ve çocukları katlettiler. Kadınlarımızı ise götürüp köle pazarlarında Araplara sattılar. Din değiştirmemizi istiyorlardı ve karşı çıkanların kafası hemen orada kesiliyordu. Kaçabilenler dağa kaçmıştı. Biz köyde dört kişi kaldık. Yan yana iki evde saklanıyorduk. Ortalığın sakin olduğu bir sırada iki arkadaş yandaki eve gittik. Orada diğer iki arkadaşımızı kafaları kesilmiş halde bulunca korku içinde havanın kararmasını bekledik ve o gece Şengal Dağı’na kaçtık. Dağda su ve yiyecek bulamıyorduk. Açlıktan ve susuzluktan çocuklarımız öldü. İki tane yaşlı adamı ölüme ben terk ettim, çünkü artık yürüyemiyorlardı. Sınırın bu tarafına doğru yürürken yolda ölüler gördük. Yanı başında köpeklerin beklediği bu ölülerin gözleri oyulmuş, elleri kolları koparılmış, karınları deşilmişti. Bize niye bunu yapıyorlar? Ezidiler artık katledilmesin. Bizim hiçbir suçumuz yok.”

“ÇOCUKLARIMIZA KENDİ İDRARLARINI İÇİRDİK”

Köyünde büyük bir katliam yaşandığını, dağa kaçamayan kadınların kaçırıldığını, çocuklarınsa kafalarının kesildiğini anlatan Nexşin Qasım, 5 gün önce Türkiye’ye ulaşmış. Qasım, dağda kalan diğer yakınlarından haber alamadıklarını kendilerinin ise ağaç yaprakları yiyerek hayatta kalmayı başardıklarını söylüyor. Aynı grupla Türkiye’ye giriş yapan Aliye Farman ise “susuzluktan ölmemeleri için çocuklarımıza kendi idrarlarını içirdik” diyor.

“TÜM İNSANLARA SESLENİYORUM: YARDIM EDİN!”

Kamp alanına birkaç saat önce vardığını belirten Said Xelef ise şunları söyledi:
“Buraya gelene kadar 11 saat hiç durmadan yürüdük. Katliamdan kaçıyoruz. Tarih boyunca Ezidiler olarak 73 kez katliama uğradık. Şimdi 74. kez bizi yok etmeye çalışıyorlar. Çok ağır bir saldırı altındayız. Bizim inancımız kimseye zarar vermiyor, buna rağmen bizim için kutsal olan her yeri yıkıyorlar. Tüm insanlara sesleniyorum. Bize yardım edin. Yardım edin!”