İŞKENCECİ POLİS ETHA'YA AÇTIĞI DAVAYI KAYBETTİ!

İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay, işkence tanıklıklarını ve belgelerini yayınlayan Etkin Haber Ajansı (ETHA) hakkında açtığı davayı kaybetti.
İşkenceci polis ETHA'ya açtığı davayı kaybetti!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    
İlerihaber'a konuşan ETHA editörü Arzu Demir “İşkenceci kaybetti, işkenceyi belgeleyen özgür basın kazandı” dedi.

Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay işkence belgelerini yayınlayan ve işkence gören tanıklarla konuşarak haber yapan Etkin Haber Ajansı (ETHA) hakkında 'iftira ve hakaret' iddiasıyla açtığı davayı kaybetti. İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya ETHA eski sorumlu müdürü Goncagül Telek katıldı. ETHA çalışanlarının da izlediği duruşmadan Telek'i, Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Sezin Uçar, Gülhan Kaya ve Özlem Gümüştaş savundu. Şikayetçi Ay’ın avukatı ise duruşmaya gelmedi.

Savunma yapan Avukat Uçar, Sedat Selim Ay'ın işkence mağdurlarının tanıklıklarını yayınlayan tüm gazeteciler hakkında yaptığı başvuruların kovuşturmaya yer olmadığı şeklinde sonuçlandığını hatırlattı, 'Sadece müvekkilin yargılandığı bu dava bakımından bir cezalandırma talebi mevcuttur' dedi. Mütalaanın haksız ve tümüyle dayanaksız olduğunu belirten Uçar, dava konusu olan haberlerde belgeleriyle işkence tanıklıklarının olduğuna dikkat çekti, 'Hakaret ve iftira suçu oluşmamıştır, müvekkilimizin beraatını istiyoruz' dedi.

Telek ise, kendisinin de bir işkence mağduru olduğunu belirterek 'İftara ya da hakarette bulunmadık, gerçekleri yazdık' şeklinde konuştu.

Mahkeme, isnat edilen suçun delillerinin oluşmadığını belirterek, Telek hakkında beraat kararı verdi.

‘İŞKENCECİ KAYBETTİ, ÖZGÜR BASIN KAZANDI’

İleri Haber’e kararı değerlendiren ETHA editörü Arzu Demir davanın iki noktadan önemli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Birincisi basın özgürlüğü açısından. Polis şefi Sedam Selim Ay, işkence mağdurlarının gündeme getirdiği tanıklıklar ve belgelerin yayınlanmasının önüne geçmek istemişti. O dönemde çokça gazeteci hakkında şikayetçi olmuştu. 1990'ların ortasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde olanların bilinmesini istemiyordu. Bu işin basın özgürlüğü kısmı.

İkincisi ise, işkenceye karşı mücadele ile ilgili. Sedat Selim Ay, bu dava ile 'Bakın işkenceci olmadığım kanıtlandı' demek istemişti. Onlarca kişi 'Bana işkence yaptı' demesine ve hastane raporlarını göstermesine rağmen, aklanmak istiyordu. Duruşmalar sırasında işkence mağdurlarını dinlettik. Ben dahil, ya bizzat Ay'dan ya da onun emirerlerinden işkence görmüş birçok sosyalist tanıklığını duruşma salonunda ya da mektup yoluyla anlattı. Dava lehimize sonuçlandı. Mahkeme, 'Bir işkenceciye işkenceci' demek, hakaret ya da iftiraya girmez demiş oldu. Duruşma salonunda da söyledik, şimdi de söylüyoruz: Sedat Selim Ay, işkencecidir. Tecavüz dahil onlarca işkence dosyasında adı geçmektedir. Özetle, işkenceci kaybetti, özgür basın kazandı!'

NE OLMUŞTU?

Polis şefi Sedat Selim Ay, avukatı Cemalettin Mutlu aracılığıyla 21 Eylül 2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği şikayet dilekçesinde ETHA'nın internet sitesinde 23 Temmuz 2012'de yayınlanan 'Tanığım; Sedat Selim Ay işkencecidir', 31 Temmuz 2012'de yayınlanan 'İşte işkencenin belgesi', 1 Ağustos 2012'de yayınlanan 'SS Ay'ın terfisi topluma mesaj mı?', 2 Ağustos'ta yayınlanan 'Tuncel, SS Ay için komisyonu göreve çağırdı' başlıklı haberlerde Sedat Selim Ay'a hakaret edildiği ve iftirada bulunulduğu öne sürülmüştü.

Mahkeme, davayı 5 Şubat 2014'de karara bağlanmış ve 6352 sayılı yasa kapsamına alarak ertelemişti. Ancak, sanık avukatının itirazı üzerine dava yeniden başlamıştı.