Devlet asla ahlaka karışmamalı!
Şafak Pavey, Abbas Güçlü ile Genç Bakış programında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
2020-08-11 06:40:55 Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37
İŞTE PAVEYİN AÇIKLAMALARI:
Ailem bana hep iyi bir insan ol, politikacı olma demişlerdi. Ben politikanın bir nöbet değişimi olduğunu düşünüyorum. Herhalde devam etmem.
BAŞBAKAN BENİ ZİYARET ETTİ DİYE DÜNYA GÖRÜŞÜM MÜ DEĞİŞECEK
Sayın Başbakan kazadan sonra zarafet örneği gösterip beni hastanede ziyaret etmişti. Tekrar teşekkür ediyorum bunun için. Ama insani ilişkilerin siyasi rekabete malzeme yapılıp medet umulmasını anlamış değilim. Bir hasta ziyareti karşılığında dünya görüşümü değiştirmem mi gerekiyor? Bunu anlamış değilim. Başbakanın şimdi de aynı zarafet örneğini gösterip Berkin Elvanı da hastanede ziyaret etmesini umut ediyorum.
O KONUŞMAYI DİĞER VEKİLLERLE BİRLİKTE HAZIRLADIK
Mecliste yaptığım konuşma Aykut Erdoğdu, Veli Ağbaba, Müslüm Sarı, Hüseyin Aygün ve eşleri ile oturulup sabaha kadar konuşularak hazırlandı. Hepsine teşekkür ediyorum. Özgürlükler mağdurunun hangi partiye oy verdiği ile ilgili değildir. Özgürlükler herkes için, her koşulda savunulmalıdır. Sosyal özgürlüklerin paha biçilmez olduğunu ancak kaybettiğimizde anlarız. Ben de adım adım kazandığımız bu sosyal özgürlükleri hatırlatmak istedim.
BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNDAKİ UZLAŞMADAN MUTLUYUM
Başörtüsü konusunda bu toplumsal uzlaşıyı sağladığımız için de çok mutlu hissediyorum kendimi.
Ben bir kez daha fikirlerime katılmadığı halde insani zarafet sınırları içinde kalarak beni eleştirenlere teşekkür ederim. Başka yollarla kendini anlatmaya çalışanlara da teşekkür ederim. Ayrıca AKPnin özenli seçmeninden de büyük destek ve tebrik aldım.
AKP ADANA MİLLETVEKİLİNİ KUTLUYORUM
AKPli Adana Milletvekilinin kızlı-erkekli tartışması ve kavas olayı karşısında sergilediği duruşu ve tavrını belli etmesini kutluyorum.
ÇOĞUNLUK İSTİYOR DİYE TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDEN VAZGEÇİLMEZ
Devlet asla ahlaka karışmamalı. Hukuk devletleri böyle olmalıdır.
Çoğunluk istedi diye bir ahlak tanımlaması yapmaya çalışıyoruz. Köleler çoğunluk değildi ama dünyaya müthiş bir özgürlük hediyesi verdiler. Mesela çoğunluk istiyor diye Afganistanda kız çocukları evlendiriliyor, Çeçenistanda çocuk askerler alınıp satılıyor. Çoğunluk bunu kabul ediyor, peki bizim vicdanlarımız bunu kabul edebilir mi? Çoğunluğun hatırı için temel hak ve özgürlüklerden asla vazgeçilemez. Özgürlüklerin çıtası evrensel olarak yükselir.
AKP SÖYLEYECEĞİNİN NEREYE GİDECEĞİNİ BİLİYOR, TİTİZLİKLE KONUŞMALI
Bazı öğrenci evlerinin basılmasından çok rahatsız oldum. Yasa olmadan rahatlıkla söylenen bazı sözler, zaten bunu kendine vazife edinmek, buna çeşni olmak isteyenleri daha da güçlendiriyor. kamu otoritesine sahip kişilerin çıkıp, bu konuda biz hemen harekete geçeriz diye AKPden verilen mesajlara kendi kendilerine vazife edinip cevap vermiş olmaları bile çok tehlikeli birşeyi gösteriyor bize.
Geçen yıl Fazıl Sayın davasında kapanış konuşmasında savcı; Fazıl Sayın dini reddeden davranışının aslında otizmle ilgili olabileceğini ima ederek otizmle ilgili olup olmadığının araştırılmasını istedi. Savcının bu sözlerinden sonra bir haftaya kalmadan Türkiyenin çeşitli illerinde, otizmli çocukların okullarında müdürler bunu kendilerine vazife edinip; Evet otistik çocuklar Allahı bilmiyorlarsa biz onlara öğretmekle yükümlüyüz gibi açıklamalar yaptılar. Demek ki bizim toplumumuzda düşünce önderliği yapanların ya da gelmiş geçmiş en kudretli hükümet olan AKPnin çok daha titizlikle konuşması gerekir. Bu sözlerin nereye gideceğini biliyorlar.
AHLAK KADININ NAMUSU ÜZERİNDEN TANIMLANIYOR
Sürekli ahlak konuşuluyor ama kapalı toplumlarda olduğu gibi kadınların iffeti üzerinden tanımlıyoruz ahlakı. Halbuki ahlak konuşabilmek için önce yolsuzluk, işsizliğin çözülmesi, Uluderedeki, Afyondaki ölümlerin açıklanması gerek.
BİR HAFTADIR DÜNYADAN KINAMA MEKTUPLARI GELİYOR
Geçen haftadan beri dünyanın çeşitli yerlerinden, üniversiteli federasyonlardan kınama mektupları geliyor özellikle kadın öğretim üyelerinden... Bizde böyle bir uygulama yok diye. Yurtlarda ayrım yok. Hollanda, İspanya, Japonya, İtalya, Norveçte örneğin...
CHPNİN ÇOK RENKLİLİĞİNİ BİAT KÜLTÜRÜNE TERCİH EDERİM
İktidara geldiğimizde bize düşen en büyük görevin oldukça hırpalanmış temel hak ve hürriyetleri onarmak olduğunu düşünüyorum.
CHP olarak belki de seçmeni ikna edemiyoruz, daha fazla ikna etmeli ve çalışmalarımızı anlatmalıyız. Mesela Gençlik Kollarımız çok aktif çalışıyor ama belki toplumda kendimizi anlatacak hoparlörler bulamıyoruz.
Biz CHP olarak Türkiyenin geniş bir kitle partisiyiz. Kendi içimizde birçok insanı temsil etmeye çalışıyoruz. Çok kültürlülüğümüz, çok fikirliiğimiz de bundan. CHPnin çok renkliliğini bir biat kültüründe yaşamaya çok daha fazla tercih ederim.
SURİYELİ MÜLTECİLER OY KULLANACAK MI ARAŞTIRACAĞIZ
Suriyeli mültecilerin kamplarını gezmek istedim, izin alamadım. Ama şehirde sığınmış mültecilerle temas kurdum. Suriyeli mültecilerle ilgili partimiz bir denetleme komisyonu kuruyor. Onların oy kullanıp kullanmayacağı konusunu açıklığa kavuşuracaktırlar.
AK PARTİLİ VEKİLLERİN ALİ İSMAİL KORKMAZ İÇİN DE ÇIĞLIKLARINI DUYMAK İSTİYORUM
Siyasette empati eksikliği var. Ben insan haklarını savunduklarını söyleyen AK Partili vekillerin dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz için de çığlıklarını duymak istiyorum. Bunu duyamadığım için de hak ve özgürlükleri korumakta birlikte yol alacağımıza inancım azalıyor.
MECLİSTE PANTOLONU DEĞİL GENÇLERDE İŞSİZLİĞİ KONUŞALIM
Mecliste pantolon giymeyi konuşacağımıza gençlerde işsizliği konuşmayı tercih ederim. İki yıllık siyaset hayatımda üç kez pantolon ve bacak konusunda basın toplantısı yapacağımı hiç düşünmemiştim. Her özgürlük mutluluktur. Buna vesile olduysam ne mutlu. Ama her yıl üniversiteden mezun olan gençlerimizin sadece yarısı iş bulabiliyor. Ayrıca her iş bulan 5 gencimizden 4ü taşeron işlerde çalışıyor. Türkiyenin gerçek problemi bu, bunu konuşmalıyız.
Unutturulan bir sürü konumuz var. İş güvenliği olmadığı için, taşeron işçilik olduğu için Çinden sonra işçisini en çok kaybeden ülkeyiz iş kazalarında. Bu konuyu konuşamıyor olmamızdan utanç duyuyorum.
KILIÇDAROĞLUNUN GEZİ OLAYLARI SIRASINDA MERKELE YAZDIĞI MEKTUPTA NE VARDI?
Gezi olayları sırasında Genel Başkanımızın Merkele yazdığı mektup Avrupa Birliği görüşmelerinde 23 ve 24. faslın açılmasıyla ilgiliydi. O dönemde Merkel Biz Türkiyeyi Avrupa Birliğine sokmayız gibi sert bir çıkış yaptı. Genel Başkanımız mektubu bunun üzerine yazdı. Biz bu konudaki sert çıkışınızı geri almanızı, Türkiyenin AB yolunda ilerlemesinin her iki taraf için çok daha iyi olacağını düşünüyoruz diyen bir mektuptu o. Gezi olayları ile ilgili Merkelden yardım isteme mektubu değildi.
GEZİ SİYASİ BİR OLUŞUMLA DEĞİL SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİYLE DEVAM EDECEK
Gezi olaylarında beni en çok etkileyen şey barışçıl protestocuların yüzde 62sinin kadın oluşuydu. Bu herhangi bir barışçıl gösteride en yüksek kadın katılım oranlarından bir tanesi. Ortadoğuda da ilk defa kırmızılı kadının gaza karşı duruşuyla bir modern kadın, bir protestonun yüzü oldu.
Gezi olayları sosyal özgürlüklerle ilgili bir patlama. Bu yüzden siyasi bir oluşumla değil, sivil toplum örgütleriyle devam edeceğini düşünüyorum.
SİYASETİN DİLİNE MİZAHI GETİRMELİYİZ
Gezi olaylarında gençler bize şunu hatırlattı; pasif direnişler çok değerlidir. Gezi mizahın değerini öğretti. O yüzden siyasetin diline tekrar mizahı getirebilirsek Geziden alacağımız dersi almış oluruz.
2023TE NASIL BİR GENÇLİK YETİŞECEK DİYE ENDİŞE EDİYORUM
2023 deyince ben hemen eğitimi düşünüyorum. Hoyratça hırpalanmış eğitim sistemimiz beni çok endişelendiriyor. Şu an dünyada uzay egemenliği hakim ve bizim çocuklarımız fizik dersi alamıyorlar. AKPnin elitleri kendi çocuklarını Harvarda ve Stanforda gönderirken, oylarını aldıkları garibanların çocuklarının fizik dersini bile haketmediklerini nasıl düşünebilirler. Bu günler bana bizim geleceğimizi erteleyen İskenderiye Kütüphanesinin yıkılmasını hatırlatıyor. Bugün de hoyratça kullanılan eğitim sistemimizin sanki bizim geleceğimizi erteleyen bir hamle olduğunu düşünüyorum ve 2023te nasıl bir gençlik yetişecek diye endişe duyuyorum.
SARIGÜLÜN KATILIMI ÇOK POZİTİF
Her zaman daha çok olmak daha güçlü olmaktır. Sadece sayı olarak değil, bakış olarak farklılıklara açık olmak her zaman sizi güçlendirir. O yüzden Mustafa Sarıgülün partimize katılması çok pozitiftir.
GELENEKLE ÖZGÜRLÜĞÜ UZLAŞTIRMALIYIZ
Bence dünyada özellikle de gözyaşı ve kanın bitmediği Ortadoğuda modelliğimizden söz edilirken Türkiyeden en büyük beklenti, dünyanın da insan haklarında çok büyük sorusu olan gelenekle özgürlüğün uzlaşısını bulmak... Önümüzdeki 20 sene biz buna bir cevap bulabilirsek, dünyayı değiştirecek buluşlardan birini yapmış oluruz. Bence biz bunu yapabiliriz.
HER TÜRLÜ BARIŞ ÇABASINI DESTEKLİYORUM
Biz çözüm sürecinde bilgilendirilmemiş bir partiyiz. Buna rağmen sürece destek verdik. Bir daha asla tek bir gencimizi bile kaybetmememiz için ben her türlü barış çabasını destekliyorum.
ENGELLİLERE VERİLEN HAKLAR KURNAZ YÖNETMELİKLERLE GERİ ALINIYOR
Engelli hakları konusunda birçok kez Meclis araştırması açalım dedik. Her konuda açıldı ama engellileri araştırmak için açılmadı. Bunun için çok önerge verdim. Bakanla 4 kez görüştüm, söz aldım. Kanun var. Kanunda bütün haklar varmış gibi gözüküyor ama inanılmaz kurnaz yönetmeliklerle engellilere verilen bütün haklar kaşıkla verilip kepçeyle geri alınıyor. Türkiyede 12.5 milyon insan engelli. Ve bir Meclis araştırması açılmasını başaramadık. Ben bu konuda sivil toplumun hükümeti çok daha fazla uyarması gerektiğini düşünüyorum