Gökhan Kaya; Taksim’de direnen çapulcu, Lice’de direnen ‘ terörist’ mi?

Çok uzağa gitmeye gerek yok, 6 Haziran tarihli Taraf gazetesinin manşet haberine bakalım. Muhabir Bahar Kılıçgedik Lice’de 13 gündür devam eden eylemleri kimin yaptığını öğrenmek için hendeğin karşı tarafına geçmiş.
Gökhan Kaya; Taksim’de direnen çapulcu, Lice’de direnen ‘ terörist’ mi?
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    
Lice’de neler oluyor?

Ana akım medya Lice’de olup biteni genelde şu başlıklarla gördü; “PKK’lılar yol kesti, asker ateş açtı” ya da “PKK’lılar Lice’de Türk bayrağını indirdi.”

Genelkurmay da açıklamasında öldürülen iki kişinin PKK’lı olduğunu iddia etti. Ve bu bilgi bombardımanına katkıda bulundu.

Acaba öyle mi? Bu gösterilene inanmamak için pek çok sebebimiz var.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, 6 Haziran tarihli Taraf gazetesinin manşet haberine bakalım. Muhabir Bahar Kılıçgedik Lice’de 13 gündür devam eden eylemleri kimin yaptığını öğrenmek için hendeğin karşı tarafına geçmiş.


LİCE’DE YOL KESENLER PKK’LI MI?
PKK’dan randevu mu almış, o tarafa gitmek için? Hayır, yol kenarında oturan bir teyze gel kızım seni götüreyim demiş, kalkıp yola paralel dağın kenarından yürüyerek eylem alanına ulaşmışlar.

Kılıçgedik hendeğin karşı tarafında gördüğü insanları anlatıyor: “Dağda PKK’lı olup olmadığı bilinmez ancak bizimle beraber yürüyen, çevre köylerden gelip eyleme katılan kadınlardı. Kimisi tarladaki ekinini, kimi de çocuklarını evde bırakmış. Kürtçe şarkılar, zılgıtlar ve sloganlar atarak eylem alanına yürüyorlar. Eylem alanına yaklaştığımızda genç kadınlar yüzlerini yazmaları ile kapatmaya başlıyor... Gençler, yaşlılar, kadınlar çocuklar. Kimi şalvarı, kimi yazması, kimi elindeki bastonu ile eylem alnında.”

LİCELİLER NEDEN EYLEM YAPIYOR?

Peki bu insanlar neden eylem yapıyor? Savaş mı istiyorlar? Türk bayrağı indirildi, PKK’lılar yol kesti başlıkları altında kalan bir gerçek var. 15 gündür devam eden protestoların bir nedeni var. Halk kalekol yapılmasını istemiyor.

Aynı haberden, 17 yaşındaki bir genç: “Süreç başladığından bu yana karakol yapımı hızlandı. Savaşa hazırlık var, biz burada yaşayan halk olarak bunu görüyoruz. Ben buna çok kızıyorum.”

Lice Belediye Eşbaşkanı Harun Erkuş, eylemlerle sürecin provoke edildiği yönündeki yorumlara karşılık ise şunları söylüyor: “Olay basına yansıdığı gibi değil. Halkın karayolunu işgal edişinin nedeni barış sürecini sabote edenlere karşıdır. Tam aksine kalekol yapanlar barış sürecini provoke ediyor.”

Ortaya çıkan tablo, tanıklıklar Kürtlerin müzakere sürecinin tıkanmasına karşı tepkili olduğunu, geçici bir ateşkesten sonra yeniden savaşın başlamasından endişe duyduğunu gösteriyor.

Bu tıkanıklığın Lice’de çıkması tesadüf mü?

Elbette değil, Lice 30 yılı aşkın bir süredir devam eden düşük yoğunluklu iç savaşın tarihinde özel bir yere sahip, bölgenin nabzının attığı bir bölge. Savaşın en sert darbelerini almış bir yer.

Lice’den ‘devletin eli’ hiç eksik olmamış;

*13 Aralık 1990 da Dibek ve çevre köylerinde halk korucu olmaya zorlandığı için ilçe merkezine doğru yürüyüş gerçekleştirdi, askerlerin ateş açması sonucu bir kadın ve bir çocuk yaşamını yitirdi.

*20 Aralık 1996 da ilçe merkezinde yaşları 15–70 arası yaklaşık 2.500 kişi zorla toplatıldı ve korucu olmaları dayatıldı. Bu teklife yanaşmayan halka küfür, baskı, şiddet uygulandı ve kitle içerisinden 100 kişi seçilerek ellerine zorla silah verildi. Öfkesini gemleyemeyen devletin özel timleri işyerlerini taradı.

*22 Ekim 1993 te Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ın suikast sonucu yaşamını yitirmesi gerekçe gösterilerek ilçe adeta yok edildi. Üç gün boyunca ilçeye tüm giriş-çıkışlar yasaklandı. Sonrasında ortaya çıkan manzara dışarıdan bakanlar için tüyler ürpertici, Lice halkı için oldukça tanıdıktı! 30 dan fazla kişi öldü, 60 tan fazla kişi yaralandı, 401 konut ve 241 işyeri tamamen yakıldı.

*24 Ağustos 1994 te Lice merkez tekrar yerle bir edildi. Bir kişi öldü, 20 kişi yaralandı ve 108 ev yakıldı.

Şimdi böyle bir tarihe sahip olan Lice’nin neden savaşın yeniden başlaması ihtimalinden endişe duyduğunu belki daha iyi anlayabiliriz.

Ya da ortalama bir Liceli için Türk bayrağının ne anlam ifade ettiğini.

KÜRTLERDE ‘KANDIRILIYOR MUYUZ?’ HİSSİYATI GÜÇLENİYOR

AKP’nin Kürtlerin müzakere sürecinde hasta tutsakların bırakılması, Hakikatler Komisyonu’nun kurulması gibi en kolay taleplerini yerine getirmezken bölgeye 402 kalekol inşa etmesi ister istemez gerilimi arttırıyor.

Bir kandırılıyoruz, savaş mı geliyor havasını doğruyor.

Bu gerilimin Öcalan’ın açıklamaları, HDP heyetlerinin İmralı’ya gidip gelmesi ile düşürülmesi kolay değil. Kürt hareketinin yeni genç neslinin AKP’ye karşı bir güvensizliği ve kendiliğinden bir hareketi de söz konusu.

Aslında potansiyel ‘Kürt Gezi’sinin havası koklanabiliyor.

Neden Gezi dedim. Çünkü Lice’deki gibi kalekol protestoları silahsız, demokratik sokak direnişlerini örnek alan hareketler.

Kürt hareketinin müzakere sürecinin ilerlemesi için, çözümü zorlamak için silaha dönmek yerine sokak direnişlerine, demokratik tarza yönelmesi Türkiye’nin barışı için olumlu bir eğilim aslında.

Fakat bunun Batı’daki kamuoyu tarafından yeterince algılanabildiğini söylemek zor. Gezi’de polisle çatışıp, barikat kuran ‘çapulcuların’ Lice’deki gençlerin ‘terörist’ olduğuna bu kadar çabuk inanmaları Gezi’nin kapsayıcılığının sınırlarını da gösteriyor.

Barış aslında işte bu algıların değişmesine de bağlı. Lice’de bir Kürt genci demokratik haklarını ‘terörist’ ilan edilmeden sokakta savunabilecek mi? Kürtlerin barışa, birlikte yaşamaya inanmasına Türkiye’nin geride kalanı müsaade edecek mi?

Eğer bu gerçekleşirse Lice’de, Hakkari’de, Şırnak’ta Türk bayrağının tankla, askerle korunmasına gerek kalmayan bir ülke de belki mümkün olabilir.
Foto Galeri Videolar Son Dakika Haberler Video Kategori Foto Kategori Vehaber İletişim Künye Şikayet Menü