Akşam yazarı güldürdü! Gezi olmasaydı İsrail saldıramazdı...

Gezi Parkı eylemlerinden önce de İsrail'in Filistin'e saldırdığından habersiz olan Akşam yazarı Kayahan Uygur güldürdü..
Akşam yazarı güldürdü! Gezi olmasaydı İsrail saldıramazdı...
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    
İşte Uygur'un o yazısı;

İsrail’in Gazze’ye saldırısı gerçekte Türkiye’ye verilen bir mesajdı. ‘Ortadoğu’ya karışmayın’ denilmek istendi. Türkiye saldırı karşısında tarafsız kalırsa amaç gerçekleşmiş olacaktı. Bu amaca ulaşamayınca, şimdi de Türkiye’nin asla etkili olamayacağı iddiasına sığınıyorlar. Filistin lideri Abbas’ın ziyareti, yapılan temaslar, diplomatik çabalar gizlenmek isteniyor. Sahte ulusalcı medya da, sahte Mesih’in medyası da aynı şeyi söylüyor. İşledikleri tek konu Türkiye’nin Ortadoğu’da etkin olmasının mümkün olmadığıdır.
Yakın bir tarihte heyetler gönderip hükümeti İsrail lobisine şikayet eden, Erdoğan Hamas’la görüştü diye ‘eksen kayması’ paniği yaratan sahte ulusalcılar gerçekte Netanyahu’nun has adamlarıdır. Ortadoğu için ‘bataklık’ hakaretinde bulunan CHP lideri de tıpkı emrine girdiği Paralelci Vaiz gibi İsrail yanında mevzilenmiştir.
Türkiye’yi Ortadoğu’dan uzak tutmak küresel kapitalizmin Tanzimat’tan beri değişmeyen ve Sevr ile dayatılan stratejisidir. Halbuki son yıllarda Ortadoğu halklarının gözünde Türkiye’nin lider konumu yeniden belirdi. Barış süreciyle kanın durması Türkiye’nin Ortadoğu’ya eğilebilmesini mümkün kıldı. 2013 yılı Mayıs ayında Türkiye’nin ekonomik göstergeleri son üç yüzyılın zirvesine varmıştı. Barış süreci ve ekonomik yükseliş her ne pahasına olursa olsun Ortadoğu’yu has bahçe olarak tutmak isteyen ve İsrail’i bir koçbaşı olarak kullanan merkezleri rahatsız etti. Artık güçlenmiş olan Türkiye’nin potansiyeli bölge hakimiyetleri için ciddi bir tehdit oluşturabilirdi. O nedenle ‘turuncu devrimlerin’ bir parçası olan ‘Gezi sokak kalkışması’ başlatıldı. Arkasından 17 ve 25 Aralık’ta paralel yapının darbe girişimleri oldu. Bu girişimler Türkiye halkı ve onun sağlam iradeli yöneticileri tarafından püskürtüldü. Ama yine de şunu kaydetmeliyiz: Oligarşinin solcuları Türkiye’de bir iç cephe açmasalardı İsrail bugün Gazze’de katliam yapmaya cesaret edemezdi. Bu bakımdan onların ve oligarşi medyasının bu insanlık dramındaki sorumluluklarını gözardı edemeyiz.
Gerçi sadece Türkiye değil, İsrail’e az ya da çok ‘dur deme’ ihtimali olan bütün güçler etkisiz kılınmak isteniyor. Mısır’daki ‘Tahrir meydanı liberal-darbeci ayaklanması’ da bir Turuncu devrimdi. Bu operasyonla Mısır’ın İsrail’e direnen lideri Mursi devrildi. Rusya’nın Ortadoğu’da İsrail’e karşı ağırlık koyma ihtimaline karşı da Ukrayna’da Turuncu devrim tezgahlandı ve Rusya etkisizleştirildi.
Öte yandan, İran sahte uzlaşma vaatleriyle oyalanmakta, Suriye’de iç savaş sonsuza dek sürdürülmek istenmektedir. Pohpohlanarak tuzağa düşürülen Maliki’nin politikaları sonucu Irak’ta da aynı senaryo gündemdedir. Suudi yönetimi kısa vadeli petrol parası peşindedir. Küresel merkezlerin bu çılgın ve akıldışı politikalarına karşı direnen tek lider Erdoğan’dır. Bu nedenle Erdoğan’a karşı tüm odaklar sağ, sol, ulusalcı, muhafazakar, liberal denilmeden ve daha son kullanılma tarihleri gelmeden alelacele piyasaya sürülmüştür. Ama Sevr Anlaşması’nın yıldönümü olan 10 Ağustos’taki seçimde teslimiyetçi zihniyeti savunan bu güruh çöpü boylayacaktır.
Türkiye’nin Ortadoğu’dan tamamen çekilmesi, tarihini unutması, yaşam biçimi ve kültürüyle bu bölgeden kopması bize empoze edilmiştir. Seksen yıl boyunca Türkiye’ye ‘ülkemizde herkes Türktür, Kürt yoktur’ dedirtilmesinin nedeni de ülkemizi Ortadoğu’nun dışında tutma çabasıdır. Batı tarafından, Türkiye’nin özellikle Irak ve Suriye’deki Kürtlerle ilgilenmesi engellenmek istenmiştir. Bu bakımdan bugünkü çözüm süreci ve Kürt barışı bir bakıma Ortadoğu ile kaçınılmaz bir yeniden buluşmadır.
Gezi’deki turuncu devrimcilerin ve sokak şiddetinin amacı işte bu tarihsel yeniden buluşmayı engellemek olmuştur. Barış sürecinin ve Türkiye’nin başarılı olması, Ortadoğu’daki meş’um planları birer birer çökertecektir. İsrail’in yeni katliamlarını engellemenin yolu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye halkının rehavete kapılmadan Erdoğan çevresinde kenetlenmesidir.
Vehaber Menu