Manşetlerle kurulmadık, manşetlerle gitmeyiz!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avusturya'nın başkenti Viyana'da Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) 10'uncu kuruluş yıl dönümü etkinliklerinde konuştu.
2020-08-11 06:40:55 Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37
Erdoğan'ın etkinlikte yaptığı konuşmadan satır başları:
- Sevgili kardeşlerim, Türkiye Cumhuriyetinin ve Avusturya Cumhuriyetinin değerli vatandaşları sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Salon içindeki tüm kardeşlerim kadar, bu salona sığmayan dışarda kalan yada bugün buraya gelemeyen Avusturyadaki tüm kardeşlerimi gönülden selamlıyorum. Avusturya dışından Avrupanın farklı kentlerinden gelen kardeşlerimi de yürekten selamlıyorum. Allahın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun.
- Avrupalı Türk demokratlar birliğine, bu güzel buluşmayı tertip ettikleri için teşekkür ediyorum. Avusturya makamlarına, sayın başbakan ve kabinesine misafirperverliklerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum. En başta bir kez de Viyanada üzerimdeki emaneti sahiplerine teslim etmek istiyorum. Kardeşlerim, aziz milletimizin selamlarını sizlere getirdim. 77 milyon Türkiye cumhuriyeti vatandaşının selamlarını sizlere getirdim. Anadolunun yaylalarından, Bozok yaylasından, Ankara'dan, Çarşamba ovasından, Sivastan, Türkiyenin her yerinden sizlere selamlar getirdim.
- Siz bugün buraya farklı bir heyecanı hakim kıldınız ve Avusturyaya iş gücünün 50nci yıl dönümünü idrak ediyoruz. 50 yıl önce sizler, anne babalarınız, dedeleriniz köylerini evlerini yurtlarını terk ederek buralara geldiler, geldiniz. Sabrettiniz, 50 yıl boyunca zorluklara tahammül ettiniz. Yılmadan yıkılmadan vazgeçmeden 50 yıl boyunca ter döktünüz, emek sarf ettiniz. En kalbi duygularımla ifade etmek istiyorum. Hasretiniz yüreğimizde hep kor ateş oldu. Gözümüz kulağımız aklımız her zaman gurbette oldu. Siz iyi olduğunuzda bizler iyi olduk. Hüzünlendiğinizde bizler hüzünlendik. Ama millet olarak sizlerle her zaman gururlandık.
- Siz bugün buraya farklı bir heyecanı hakim kıldınız ve Avusturyaya iş gücünün 50nci yıl dönümünü idrak ediyoruz. 50 yıl önce sizler, anne babalarınız, dedeleriniz köylerini evlerini yurtlarını terk ederek buralara geldiler, geldiniz. Sabrettiniz, 50 yıl boyunca zorluklara tahammül ettiniz. Yılmadan yıkılmadan vazgeçmeden 50 yıl boyunca ter döktünüz, emek sarf ettiniz. En kalbi duygularımla ifade etmek istiyorum. Hasretiniz yüreğimizde hep kor ateş oldu. Gözümüz kulağımız aklımız her zaman gurbette oldu. Siz iyi olduğunuzda bizler iyi olduk. Hüzünlendiğinizde bizler hüzünlendik. Ama millet olarak sizlerle her zaman gururlandık.
- 77 milyon sizlerle her zaman iftihar ettik. Rabbim sizlerden razı olsun. rabbim helal rızk peşinde gurbette verdiğiniz mücadelede her zaman yar ve yardımcınız olsun. Allah kardeşliğimizi muhabbetimizi daim eylesin. Burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Bizler Kanuni Sultan Süleymanın torunlarıyız. Bizler Dördüncü Mehmet gibi kahramanların mirasçılarıyız. Biz bugün Viyanaya gönüller kazanmak için geldik. Bizden hiç kimsenin korkmasına çekinmesine tedirgin olmasına gerek yok. Biz Avusturyada Almanyada, Avrupanın tüm ülkelerinde emeğiyle barış ve dostluk mesajlarıyla var olan bir milletiz. Şurada Viyananın ortasından geçen Tuna Nehri tarih boyunca İstanbula akmıştır. Bugün de İstanbul Boğazına akıyor. Bizler aynı nehrin Tuna Nehrinin etrafında büyümüş dost milletleriz, dost ülkeleriz.
KÖLN ZİYARETİ
- Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının Avusturyaya gelip buradaki vatandaşlarıyla kucaklaşmasından muhabbet etmesinden kimse farklı manalar çıkarmasın. Bundan yaklaşık 1 ay önce 24 Mayısta Almanyanın Köln şehrine gittik. Köln Arenada on binlerce vatandaşımızla hasret giderdik. Aylar öncesinden çok çirkin bir kampanya başlattılar. Kardeşlerim şunu unutmayın. Kim olursanız olun, kim olursak olalım. Sevenlerimiz olduğu kadar sevmeyenlerimiz de olacaktır. Herkesin bizi sevme mecburiyeti yoktur, saygı duyma mecburiyeti de yoktur. Ama biz icraatlarımızla en güzel cevabı vermek zorundayız.
- Alman medyası üzerinden çirkin münasebetsiz üstelik de ırkçı manşetlerle mesajlar verdiler. Peki ne oldu? 24 Mayısta gittik, salon toplantımızı büyük bir coşkuyla yaptık. Biz ülkemize döndük, oradaki vatandaşlarımız da evlerine döndüler. En küçük bir gerginlik olmadı, itişme kakışma olmadı. Anadolu Trakya insanına yakışan biçimde vakarla sağduyuyla, Almanyadaki gurbetçilerimiz başbakanlarını bağırlarına bastılar. Olay bu.
"İÇ SİYASETE MÜDAHİL OLMAYIZ"
- Bizim hiçbir ülkenin iç politikasında gözümüz yok. İç siyasetine müdahil olmayız. Bizim tek meselemiz var, o da sizlersiniz. Sizlerin hakkını savunmak için sizlerin sorunlarını çözmek için ne gerekiyorsa onu yaptık, onu yapıyoruz, yapacağız. Avrupada yükselen ırkçılığa karşı islamofobiye karşı sizleri savunmak, sizlerin hakkını göz etmek bizim en tabii vazifemizdir. Hem sizlerin, hem Avusturya makamlarının, hem de Avrupadaki tüm ülkelerin şuraya dikkatlerini çekiyorum. Türkiye artık eski Türkiye değildir. Türkiye çok büyük bir değişim yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Türkiye kronik sorunlarını tek tek çözerek 21. Yüzyılı şekillendirecek bir ülke olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Türkiye ekonomisi kriz dönemlerine ilk çeyrekte yüzde 4,3 oranında büyüme kaydederek 2023 hedeflerine ilerliyor.
- Yola çıktık Kasım 2002. Yola çıktığımızda biliyorsunuz Türkiyenin dış borcunun milli gelire oranı yüzde 73tü. Şimdi oranı yüzde 36ya düşmüştür. Devletin borçlanma faizi, çok enteresandır yüzde 63tü. Ama şimdi faizi tek haneli rakamlara düştü. Nereden nereye
"SEVSİNLER SİZİN GİBİ SANATÇIYI"
Şu anda Türkiye artık yardım alan değil, yardım eden bir ülke. Yani 45 milyon dolarediyordu bizden önce, onunla övünüyorlardı. Ama şimdi hamdolsun 3 milyar doları aştık, buradayız. Veren el alan elden hayırlıdır, buradayız. Bitmedi, öyle bir atak ki artık yatırımlarda durmak yok yola devam diyoruz. Türkiyede Gezi olayları yaşadık değil mi? 17 Aralık olaylarında yaşadıklarımızı biliyorsunuz, 25 Aralıkı biliyorsunuz.
Ne diyordu: Hâlâ anlamıyor musun mesele ağaç değil. Bunu diyen neydi? Sözde sanatçı, sevsinler sizin gibi sanatçıyı, ne sanatçısı. Mesele ağaç değil diyordu, çünkü bunu diyemez ki, 12-13 ağacı alıyorsun başka yere dikiyorsun. Biz iktidarımızda 3 milyar fidan ve ağaç dikmiş bir iktidarız. Kardeşlerim biz çevreci bir iktidarız bunu böyle biliniz.
Geçen gün bir Başbakan ziyaretimizdeydi. Bana aynen şu ifadeyi kullandı. Uzun yıllar oldu dedi İlk defa geliyorum. Ankaranın ne kadar yeşillendiğini gördüm dedi. Tanıyamamış. Her şeyin değiştiğini gördüm dedi.
"DEMİR AĞLARI BİZ ÖRDÜK"
- Hani Gazi Mustafa Kemal demir ağlara çok düşkündü. Biz ördük biz. Şu anda raylarını bile 10 metreden fazla yapamayan bir Türkiye vardı. Biz şimdi 70 metre uzunluğunda ray imal ediyoruz. Onlar perçinle yapıyordu, biz kaynak sistemiyle yapıyoruz. Neden? İnsanımızın trenle yolculuk esnasında rahatsız olmasını istemiyoruz. Tangır tungur gitmeyecek, böyle hiç gürültü yapmadan gitsin istiyoruz. Artık öyle ilkel vagonlar falan yok. Türkiyede artık bunun da üretimini başlattık ve yüksek hızlı tren. Şu anda Eskişehir-Ankara çalışıyor. Ankara-Konya çalışıyor. Konya-Eskişehir çalışıyor. İnşallah bir iki hafta içerisinde Eskişehir-İstanbulu da açıyoruz.
ÖYLE HAİNLER VAR Kİ...
- Ah benim gurbetteki kardeşlerim. Öyle hainler var ki, düşünebiliyor musunuz, Eskişehir-İstanbul arasında 250ye yakın noktada maalesef oralarda kabloları söktüler. Oraları tamamıyla maalesef engellediler. İstanbuldan Ankaraya 3 saat 15 dakikada söyleyecek. Bugünleri gördük, bu CHP, MHP konuşuyorlar. Zaten beş yıllığına iktidara geldi ama üç buçuk yıl dayanabildi, çekti gitti. Ya kimse çek git demiyordu niye ayrıldın? Beceremediler. Diğerine zaten benim milletim iktidar vermiyor. Çünkü asla onlara güvenmezler. Bakınız o kadar ilginç ki göreve geldik, 26 tane havalimanı vardı. Şimdi 52 havalimanı var. 79 senede 26 havalimanı ama 12 senede buna 26 havalimanı daha ilave ettik. Hangi vilayette olursan ol en fazla yarım saat ile 45 dakika arasında havalimanına ulaşacaksın demektir. Yeni yapılmakta olanlar da var.
- Bakınız şimdi Hakkaride biz havalimanı yapıyoruz. Ama bölücü terör örgütü engelliyor. Geçenlerde baktım muhalefet diyor ki, ne demek o diyor, nasıl olur da yani, engelliyor bundan dert yanıyorsun diyor. Ben müteahhidin herhalde güvenliğini temin ettiğim halde, gelen telefondan dolayı işi bırakıp kaçarsa ne yapacağım? Biz tedbirimizi alıyoruz. Öyle de olsa böyle de olsa biz Hakkari havalimanını bitireceğiz. Biz geçenlerde daha iki üç hafta önce, İstanbul üçüncü büyük havalimanın dünyanın bir numaralı havalimanının temelini attık. Bu havaalanını yapacak müteahhitleri bile bu Pensilvanya, onları da dinlemiş. Onlara da şantaj montaj kasetleri hazırlamış. Orada da bir erteleme oldu. buna rağmen temeli attık. Şimdi yıllık yolcu kapasitesi 150 milyon olan havalimanımızın inşaatı başladı. İnşallah 6 tane pisti olacak, böyle bir havalimanı.
- Bize yakışan ne? Biz laf üretmeyiz iş üretiriz iş. Durmuyoruz ya, biz dertliyiz dertli. Bizim bu millete aşkımız var sevdamız var. Şair ne diyor? yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan, sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan evet biz böyleyiz. Hiç kimse Türkiyenin büyümesinden korkmasın. Hiç kimse yeni Türkiyeden ürkmesin. Yeni Türkiye Avrupa için büyük bir imkandır. Yeni Türkiye Avrupanın önemli bir seçeneğidir, çıkış yoludur. Doğuya Müslümanlara açılan yegane sağlam kapısıdır. İşte son birkaç yıl içinde yaşananları gördünüz. Mısırda halkın oylarıyla iktidara gelen yönetimi darbeyle devirdiler. Binlerce masum insanı katlettiler. Herkes sustu, sırtını döndü. Darbeyi görmezden geldiler. Akan kanı görmezden geldiler. Masumların feryadını duymazdan geldiler. Tüm dünyanın üç maymunu oynadığı bir dönemde, darbeye darbe, katliama katliam, zalime de zalim dedik.
- Avrupanın kendi değerlerini ayaklar altına alarak susmasına rağmen, biz hakkı savunduk. Suriye, dört yıldır zalim bir rejim. Kendi halkını koyun boğazlar gibi boğazlıyor. 200 bini aşkın insan hayatını kaybetti. Masum çocuklar annelerinin kucaklarında hayata gözlerini yumdu. O tertemiz iffetli kadınlar, alçak bir rejimin haydutları tarafından tecavüze uğradılar. Bu insanlık dramı karşısında çoğunluk yine susmayı tercih etti. Batı sustu, dünya sustu, gözlerini yumdu. Ama biz susmadık, biz gözlerimizi yummadık. Suriyeden gelen bir milyon sığınmacıya vatanımızın kapılarını açtık. Ekmeğimizi onlarla paylaştık. Suriyedeki hak mücadelesini var gücümüzle savunduk, devam ediyoruz. Öbür taraftan Filistin. Neredeyse bir asırdır Filistin topraklarında devam eden zulme sesini en çok yükselten, Filistin davasını en güçlü şekilde destekleyen yine bizler olduk.
KEFENLER GİYİLİP YOLA ÇIKILMAZ
- İşte şimdi Irak. Şu anda Irak yanıyor. İnsanlık dramı yaşıyor. İnsanlar bir kez daha evlerini şehirlerini terk ediyor. Çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, masum siviller hayatını kaybediyor. Dünya, Avrupa yine seyrediyor. Biz o ateşi söndürmek için, ateşin üzerine gidiyor, Iraktaki herkese durun siz kardeşsiniz diye uyarılarımızı yapıyoruz. Ne demek Sünni, ne demek Şia? Yahu siz Müslüman değil misiniz? Bir insan Şii olduğu için öldürülmez, Sünni olduğu için öldürülmez, kefenler giyip yollara çıkılmaz. Kim sizi vatanınızdan kovuyor? Kimse. Peki sizin yaptığınız nedir? Yakışıyor mu? Biz hakkın tarafında her zaman mazlumun tarafında olduk, olmaya devam edeceğiz.
IRAK HÜKÜMETİ KORUYAMADI
- Irak hükümeti başta konsolosumuz olmak üzere personelimizi vatandaşımızı koruyamadı, korumadı. Şu anda IŞİDin elinde olan 80 vatandaşımızı oradan çıkarmak için son derece hassas bir mücadele veriyoruz. Hiçbirinin kılına zarar gelmeden, oradan çıkıp ülkemize ulaşması için hassasiyetle hareket ediyoruz. Basra konsolosluğumuzu boşalttık. Hassasiyetimiz devam ediyor. Türkiyede CHP ve MHP, onların yandaş medyası, bizim oradaki vatandaşımızın can güvenliğini tehdit edecek tavır içine girdiler. Son derece sorumsuz açıklamalar, yayınlar yapıyorlar. Dışardaki kadar içerdeki sorunla da mücadele ederek sorunu çözmeye çalışıyoruz. İnşallah hayırlı bir neticeye de varacağız.
- Tam bir hafta sonra 28 Haziranda çok çok önemli bir yıl dönümünü idrak edeceğiz 100 yıl önce 1914te Avusturya veliahdı Ferdinand, bir suikast sonucu öldürüldü. Ardından birinci dünya savaşı başladı. Almanya ve Avusturya Osmanlı ile birlikte savaşa girdi. 1918de, hem balkanlarda, hem Ortadoğuda sınırlar yeniden çizildi. Ancak öyle sınırlar yaptılar ki, Ortadoğuya öyle bir nifak tohumu ektiler ki 100 yıl boyunca o bölgede kan durmadı. İşte bu günlerde, 100ncü yıl dönümünde dahi kardeş kanı akmaya devam ediyor.
- Biz Ortadoğuya baktığımızda insan görüyoruz insan. Kardeşlerimizi görüyoruz. Biz Ortadoğuya baktığımızda, bir medeniyetin izlerini, ilmin irfanın iklimini görüyoruz. Ortadoğuya baktığımızda petrol değil, hazreti Alinin Hüseyinin Hasanın hatıralarını görüyoruz. Türkiyede ana muhalefet partisinin CHPnin genel müdürü Ortadoğuyla ilgili orayı bataklık olarak tarif ediyor. Zannedersiniz ki Tuncelide doğup büyümedi, Viyanada doğdu, Pariste yetişti. Kestane çıkmış, kabuğunu beğenmemiş.
- Almanyada da doğsak, Avusturyada da doğsak, kimliğini kültürünü dilini bilen, çocuklarına da gerekli olan eğitimi öğretimi veren onları o şekilde yetiştiren asil bir milletiz. Yüzümüz tarih boyunca hep batıya dönük oldu. Bugün de yüzümüz batıya dönüktür. Ama bu doğuya sırtımızı döndüğümüz anlamına gelmez. ABye tam üyelik Türkiyenin stratejik hedefidir. Reformlarımızı buna göre yaptık yapıyoruz. Ama hiç kimse bizi doğudan güneyden kendi tarihimizden medeniyetimizden öz be öz kardeşlerimizden koparamaz. Biz ne kadar tuna Nehrinin çocuklarıysak, Fıratın Diclenin Nilin çocuklarıyız. Türkiyesiz bir Avrupa hedeflerine ulaşamaz. Ortadoğudaki yangın bütün dünyaya sıçrama potansiyeli taşırken, Avrupa Türkiye gibi bir imkandan daha fazla uzak kalamaz.
KUCAKLAYAN CUMHURBAŞKANI
- Şunu da bilmelerini arzu ediyorum, Türkiye, Türkiye içindeki ufuksuz bir takım medya vasıtasıyla öğrenilemez. İşte 30 Martta çıkan sonucu sizler de gördünüz değil mi? CHP kumsallarda varlık gösterebildi. MHP siyasal Türkçü. HDP doğu ve Güneydoğuda o da siyasal Kürtçülük yaptı. Ama Ak Parti 81 vilayetin 81inde varlık gösteren tek parti oldu. biz 77 milyonun partisiyiz. Onlar lokal mevzi partiler. Biz, birileri çıkıyor. Kucaklayan bir lider, kucaklayan bir cumhurbaşkanı
Kimmiş o? Kucaklamak diyorsan, niye Güneydoğuda kaldın? Kucaklaman diyorsan niye kumsallarda kaldın? Birisi 25-26da, ama AK Parti yüzde 50nin partisi oldu.
- Onlar Sivasın ötesine geçemediler. Allı şanlı bayrağımızı Hakkaride dalgalandıramadılar. Ama biz 81 vilayetin 81nde hamdolsun bayrağımızla gurur duyduk.
- Biz manşetlerle kurulmuş bir hükümet değiliz, manşetlerle de yıpranmayız bunu böyle bilsinler.
- Türkiyede son bir asır içinde neler çektiğimize sizler de şahitsiniz. Ne oluyor ne bitiyor görüyorsunuz. Adnan Menderesi darbe yaparak indirdiler. Sene 1960
1980lerde bir kez daha darbe yaptılar, ekonomiyi mahvettiler.
- Ama şimdi o darbecilerin ne halde olduklarını görüyorsunuz değil mi? Yine bir 12 Eylül günü milletimiz anayasayı değiştirdi. 34 yıl sonra darbeciler yargılandı. 28 Şubatta bir kez daha darbe yaptılar, zulüm ettiler. Başörtülü kızlarımıza en ağır baskıyı uyguladılar. Milletimin evlatları vatanlarını terk etmek zorunda kaldılar. En başta Viyana olmak üzere özgürce okuma imkanı aradılar.
- Eğitim öğretim noktasında o başörtülü kızlarımıza Avusturya hükümetlerine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
"DÜNYA LİDERLERİ ŞOKE OLDU"
- Çok mahsunduk. Bu milletin evlatlarına parya muamelesi yaptılar. Sen başörtülüsüni senden ancak temizlikçi olur dediler. Doktor olmazsın dediler, avukat, mühendis olamazsın dediler. Amerikada böyle bir anlayış yok. Ben de dört imam hatipli yavrunun babası olarak bu çileyi ailece yaşadık. Ülkelerinde okuyamadılar. Bunları söylediğimde gözleri düştü diğer dünya liderlerinin. Şoke oldular, siz Müslüman bir ülke değil misiniz dediler? Baldıran zehiri içtik bu neticeye ulaştık.