Davaya ilişkin konuşan Vakıf Başkanı Erman Paçalı, Hayvanlar tehlikeli değil ancak genelge son derece tehlikeli” dedi.
Vakfın avukatlarından Özlem Yazıcıoğlu ise genelgenin hayvanların yaşam hakkını ihlal edecek nitelikte ve objektif kriterlerden yoksun, kusurlu bir düzenleme olduğunu belirterek, Genelgede bir yığın fiili imkansızlık söz konusudur. Hukuki gerekçelerini başvurumuzda izah ettiğimiz üzere bu genelgenin yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep ettik. Bu şekilde yürütmeye devam edilmesi hayvanlar için telafisi imkansız yahut güç sonuçlar doğuracaktır ifadelerini kullandı.
Dava konusu genelgeyi değerlendiren Paçalı, on binlerce masum hayvanın acı içinde ölümüyle sonuçlanacak yaptırımlar barındırdığını belirterek şunları söyledi:
Ne zaman kurulduğu, kimlerden oluştuğu, hangi metotlarla çalışıldığı, bu çıktıya nasıl ulaşıldığı belirsiz bir komisyon sürecinin sonunda hiç de profesyonel bir yaklaşım ortaya koymayan bir genelgeyle bazı ırklar için acı ve işkence dolu bir süreç tetiklenmiştir.
Bir ırka tehlike atfediyorlar ancak tehlikenin ne olduğu belli değil. Hayvanın ırkına atfedilen tehlike niteliğinin ortadan kalkması halinde ne olacağı belli değil. Verilen süre hayatın olağan akışına aykırı.
Tıbbi gerekçelerle anestezi altına alınma olanağı bulunmayan veya güçten düşmüş hayvanların akıbetlerinin ne olacağı açıklanmamış, 1003 belediyeden sadece 256’sında geçici bakımevi var ve el konulan ülke genelindeki tüm hayvanların bakım sorumluluğu bu 256 tesise yüklenmiş. Bu bakımevleri zaten tam kapasite ile çalışıyor. Üstelik bu merkezler geçici bakımevi statüsünde olduğundan fiziksel olanakları da ona elverişli. El konulan hayvanlar için uzun dönem barınma ihtiyacı bu merkezlerde karşılanamaz.
Bir hayvanı 7-8 metrekarelik bir kafeste ömür boyu yaşamaya mahkum etmek hem etolojisine aykırı hem de uzun dönemde ciddi sağlık sorunlarına sebep olacak bir uygulamadır. Bunu bile bile bakımevlerine bu işi yüklemek de katliamdan başka bir sonuç doğurmaz. Altyapısı oluşturulmamış bir girişim bu. Baştan aşağı amatör bir genelge hazırlanmış. Bu genelgenin bu şekli ile uygulanması demek amacını aşarak on binlerce hayvanın yaşam hakkının ihlal edilmesi demek olur.”
Vakfın avukatı Özlem Yazıcıoğlu ise yaptığı açıklamada genelgenin uygulanabilirlikten yoksun” olduğunu belirterek şunları söyledi:
Genelgede bir yığın fiili imkansızlık söz konusudur. Hukuki gerekçelerini başvurumuzda izah ettiğimiz üzere bu genelgenin yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep ettik. Bu şekilde yürütmeye devam edilmesi hayvanlar için telafisi imkansız yahut güç sonuçlar doğuracaktır. O sebeple öncelikli talebimiz yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi olmak üzere genelgenin iptali için dava açtık.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 7/12/2021 tarihinde yayımladığı genelgeyle Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa, American Staffordshire Terrier ve American Bully ırk köpekler tehlike arz eden hayvanlar olarak belirlenmiş, 1 ay içerisinde bu hayvanların sahiplerince kısırlaştırılıp kaydettirilmesi, yasaklara aykırılık halinde ise hayvanlara el konularak bakımevine götürülmesine yönelik düzenlemeye gidilmişti.
Bu genelgeden yaklaşık iki hafta sonra Antep’te 4 yaşında bir çocuk köpek saldırısında yaralandı. Bu olay üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil, barınaklardır” sözleriyle sokaktaki hayvanlarının barınaklara götürülmesi gerektiğini söyledi.
24 saat geçmeden belediyelerin hayvanları sokaklardan işkenceyle topladığı görüntüler sosyal medyada yayılmaya başladı. Bazı hayvanlar dövülerek, bazıları bayıltılarak nereye götürüldükleri bilgisi verilmeden belediye ekiplerince alındı.
Erdoğan’ın açıklamaları bir gün sonra, 27 Aralık günü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın genelgesiyle de tescillendi. Bakanlık, valiliklere gönderdiği genelgeyle, Pitbull başta olmak üzere beş cins köpeğin sahipsiz sokaklarda bulunmaması, sokak hayvanlarının da rehabilite olmadıkça alındıkları ortamlara bırakılmamasını istedi.