Hindistan polisi işkence yaptı, hükümet yetkilisi övgüyle paylaştı

Ablası: Videoyu izlemeye dayanamıyorum

Cep telefonunda erkek kardeşi Saif'in dayak yediği videoyu gösterirken ağlayan ve elleri titreyen Zeba, O kadar feci dövüyorlar ki, o kadar bağırıyor ki, bakamıyorum bile dedi.

Videoda her darbe indirilişinde çıkan küt sesini çığlıklar takip ediyor. Erkeklerin bir kısmı Acıtıyor, acıtıyor, hayır diye bağırarak sırtları dönük duvara yaslanarak kendilerini korumaya çalışıyor. Vurma devam ederken yeşil tişörtlü bir erkek dua edercesine ellerini kavuşturuyor. Beyaz tunik giyen Saif, kollarını teslim oluyormuş gibi havaya kaldırıyor.

BBC'ye göre Saharanpur'da geçen cuma günü camiden başlayan protestolar büyük ölçüde barışçı geçti, ancak gerginlik arttıkça, Hindulara ait bazı mağazalar saldırıya uğradı ve iki iş insanı hafif yaralandı. Kalabalığı dağıtan ve 84 kişiyi gözaltına alan polisin tuttuğu belgelerde Saif dahil 30'dan fazla kişi hakkında isyana karışmak, şiddeti kışkırtmak, bir kamu görevlisini püskürtmek için bile isteye yaralamak ve hayatı tehlikeye atmak gibi suçlamalara yer verildi. Ailesi ise protestolara katılmadığını bile söyleyerek Saif'in masum olduğunu savundu.

'Vücudu morarmıştı, oturamıyordu bile'

Zeba, gözaltında ziyaret ettiği erkek kardeşinin durumunu, Onca dayaktan vücudu morarmıştı, oturamıyordu bile diye aktardı.

BBC, 'akrabalarının cuma günü gözaltına alındıktan sonra Saharanpur'daki Kothwali polis karakolunda polis nezaretinde dövüldüğünü söyleyen en az 6 Müslüman ailenin ifadesini topladığını' duyurdu.

Eyalet hükümetinden organize çalışma

Videoyu överek paylaşan BJP'nin seçilmiş yetkilisi Shalabh Tripathi, aynı zamanda Uttar Pradeş Eyaleti Başbakanı Yogi Adityanath'ın eski basın danışmanı. Görüntülerle ilgili ne BJP'den ne de hükümetten herhangi bir kınama geldi.

'Buldozer adaleti'

Üstüne üstlük tüm bunlara Uttar Pradeş Eyaleti Başbakanı Adityanath'ın 'buldozer adaleti' eklendi. Eyalet yetkilileri protestolar sırasında gözaltına alınan Müslüman erkeklerin bazılarının evlerini buldozerle yıkmaya başladı. Yetkililer bunu 'yasadışı imarla' gerekçelendirdi, ama Hindistan'da milyonlarca kişinin imar izinleri olmadan derme çatma evlerde yaşadığı belirtiliyor.

'Cumadan sonra cumartesi var'

Adityanath, 'yasaları çiğneyen kişilere karşı buldozer eyleminin devam edeceğini' tweetledi.

Adityanath'ın Basın Danışmanı Mrityunjay Kumar da cuma namazına üstü kapalı göndermede bulunarak, Cumadan sonra cumartesi var yazısı eşliğinde bir buldozerin fotoğrafını tweetledi.

Nitekim cumartesi günü gözaltındaki protestoculardan birinin daha evine buldozer dayandı. Polis, aileye, 17 yaşındaki protestocunun fotoğrafını gösterip burada yaşayıp yaşamadığını sorarken, buldozer dış kapıyı yıktı.

'Her şey yasalara uygun'

BBC'ye konuşan Kumar Belediye ekibi evleri sıkı polis güvenliği altında ziyaret etti ve harekete geçti. Yakalanıp hapse atılanların aleyhine yasadışı bir şey bulunursa buldozer ezer geçer açıklamasını getirdi.

Adityanath'ın bir başka danışmanı Navneet Sehgal de Buldozer eylemi tamamen yasaya göre yapıldı. Prosedür gereği yasaya aykırı hiçbir şey yapılmaz diye konuştu.

AP'ye konuşan BJP'li Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin biyografi yazarı ve Hindu milliyetçisi politikalar uzmanı Nilanjan Mukhopadhyay ise Yıkımlar anayasal normların ve etiğin vahim ihlalidir dedi.

12 önde gelen hukukçudan mektup: Ulusal vicdan sarsıldı

Salı günü aralarında eski Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme üyesi yargıçların da bulunduğu 12 önde gelen hukukçu, Hindistan Başyargıcı N. V. Ramana'ya mektup göndererek, gözaltında polis dayağı ve 'yargısız kolektif cezalandırma niteliğindeki yasadışı' yıkımlarla ilgili oturum talep etti. Dilekçe niteliğindeki mektupta, bu son eylemlerin 'ulusun vicdanını sarstığı' dile getirildi.

'Anayasayla alay, hukukun üstünlüğünün yıkımı'

Uttar Pradeş Başbakanı Aditynath'ın 'polisi protestoculara vahşice ve yasadışı şekilde işkence etmeye teşvik etmekle', eyaleti hükümetinin 'protestoculara karşı şiddet kullanarak muhalefeti bastırmakla' suçlandığı mektupta şöyle denildi:

İktidardaki bir yönetimin böylesine acımasız baskı kampanyası, hukukun üstünlüğünün kabul edilemez şekilde yıkımı ve vatandaş haklarının ihlalidir ve böylece anayasa ve devletin güvence altına aldığı temel haklarla alay etmektedir.