İzmir Barosu tarafından yayınlanan açıklamada, Tweetlerle sokağa çıkma yasaklarının ilan edilip kaldırıldığı, kararda yer almayan yasakların İçişleri Bakanının iki dudağı arasından televizyon ekranlarından dökülüverdiği, hukuk ve kanun güvenliğinin yok sayıldığı, hiçbir yurttaşın yasalar karşısındaki durumunu belirleyemediği bir ülkeyiz artık biz. Anayasa mı? Bırakın kalsın tozlu raflarda. Kanunlar mı? Uygulanmasalar da olur. Yetkisiz kararlar mı? Boş verin canım, vardır bir bildikleri diye diye geldiğimiz nokta bu” denildi.
Anayasaya aykırı bir karar olduğu vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:
Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulamayacağı, yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğinden söz edelim. Söz ederken de bu sınırlamaların, demokratik toplum düzeninin ama özellikle de lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını yazalım uzun uzun, işe yararsa. Size idarenin cevap süresini beklemeden karar verin desek ne gam.
Hıfzısıhha kurullarının da kanunda sayılmış yetkileri var ve bu onlardan değil; kanunu açıp bakmak yerine idareye sormayacağınızdan emin değiliz. Desek ki bu nasıl yasak, marketler zaten açık ve tüm marketlerde de her türlü gıda satışı yapılmaya devam ediyor. Mesela tekel bayilerinde de satılmakta olan gazoz, su, çerez, limonata, bisküvi, çikolata, maden suyu, ayran, sigara, ekmek hâlihazırda satılmaya devam ediyor. Desek ki; tekel bayilerinin de sattığı her ürünün satışı devam ederken, yalnızca alkol satışına yasak getirip de bunun pandemi mücadelesi gerekçesiyle ambalajlanması, gerçek amacın mücadele olmadığını gözler önüne seriyor; bilimle, akılla alay etmek anlamını taşıyor. Bir şey değişir mi bilemiyoruz. Neyse biz söylemeye devam edelim; çünkü vereceğiniz karar çadır devleti mi yoksa hukuk ya da en azından kanun devleti mi olduğumuzun göstergesi olacak.”