Çocuklarının zorunlu din dersinden muaf tutulmasını isteyen velilerin hukuk mücadelesinde bir dava daha kazanıldı.
Dava kararında, ebeveynlerin, çocuklarının Din derslerine katılmalarının tamamen isteğe bağlı hale getirilerek, din derslerine katılmamayı tercih edebilecekleri en tabii haklarıdır” değerlendirmesi yer aldı.
İstanbul 9. İdare Mahkemesi, Özel Doğu Ataşehir Ortaokulunda okuyan 7. sınıf öğrencisinin velilerinin, öğrencinin din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf tutulması istemiyle 22 Eylül 2015'te yaptıkları başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline yönelik taleplerini haklı buldu.
Dava sonucu dün velilerin avukatı Özge Simge Demir'e tebliğ edildi.
YÜRÜTMEYİ DURDURMA VE DAVANIN KAZANILMASI
Veliler Cem Haktan ve Necla Karatekin, o dönem 5. sınıf öğrencisi olan kızlarının din dersinden muaf tutulması için okul ve Milli Eğitim Bakanlığına yaptıkları başvuru sonucu olumsuz yanıt almış ve bu durumun düzeltilmesi için idare mahkemesine dava açmışlardı. Bir yılı aşkın süredir devam eden davada, yürütmeyi durdurma kararı çıkmış, öğrenci din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine katılmama hakkını kazanmıştı. Nihayet 17 Ocak 2017'de davacıların avukatına, davanın olumlu sonuçlandığını bildiren karar ulaştı.
AİHS VE ÖNCEKİ KARARLAR
İstanbul 9. İdare Mahkemesinin E.2016/95 ve K.2016/1521 numaralı kararında, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme'ye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) ve sözleşmenin Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrası ile 1 No'lu protokolünün Eğitim hakkı başlıklı 2. maddesine, Anayasa Mahkemesinin 16.8.1998 gün ve E: 1997/62, K: 1998/52 sayılı kararına ve Danıştay 8. Dairesinin 15.05.2009 günlü E: 2007/8365, K: 2009/3238 sayılı kararına gönderme yapılarak, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldı.
TAMAMEN İSTEĞE BAĞLI OLMALI
Karar metninde şu ifadelere yer verildi:
...ebeveynlerin çocuklarını her zaman aydınlatabileceği; öğütler verebileceği ve eğitici olarak çocukları üzerinde doğal ebeveynlik fonksiyonları uygulayarak ve onları kendi dini ve felsefi kanaatleri doğrultusunda yönlendirebileceğinden; din derslerine katılmalarının tamamen isteğe bağlı hale getirilerek, din derslerine katılmamayı tercih edebilecekleri en tabii haklarıdır. Bu durumda, anayasanın 24. maddesinde, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin zorunlu olduğunun belirtilmesi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretimin adının din kültürü ve ahlak bilgisi olmasına rağmen, din eğitiminin ancak kişilerin kendi isteğine, temsilcilerinin, çocuklarına okulda din kültürü dersinin verillmesini istemedikleri takdirde, din kültürü ve ahlak bilgisi dersini almaya zorlanamayacakları en temel hakları olduğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.