'İktidarın yanlış politikalarının sonucunu masum insanlara çıkartmanın anlamı yok'

İyi Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, Türkiye'nin göçmen nüfusu kaldırmakta zorlandığını belirterek, vatandaşlara provokasyonlara gelmeyin çağrısında bulundu. Kavuncu, İktidarın yanlış politikaları sonucu Türkiye’nin geldiği bu durumun faturasını masum insanlara çıkartmanın bir anlamı ve mantığı yoktur. Kimse kendini devlet yerine koymasın dedi.
'İktidarın yanlış politikalarının sonucunu masum insanlara çıkartmanın anlamı yok'
2021-08-13 17:29:47   Güncelleme: 2021-08-13 17:29:47    

Buğra Kavuncu, 39 ilçe başkanıyla birlikte, Ankara'da bir Türk gencinin bıçaklanarak öldürülmesinin ardından yaşanan gerginliğe ilişkin basın toplantısı düzenledi. Türkiye'nin hem toplumsal hem de siyasi açıdan çok zor bir süreçten geçtiğine işaret eden Kavuncu, Yeni gelişmeler de huzursuzluğu ve gerilimi daha da artırıyor. Son olarak Ankara’nın Altındağ ilçesinde yaşanan hadiseler hepimizi çok üzdü. Emirhan Yalçın kardeşimize Allah’tan rahmet, sevenlerine sabır diliyorum. Yine Ali Yasin Güler kardeşimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum dedi

Suriye ile Afganistan göçlerini ayırt etmek durumundayız”

Türkiye'nin, Suriye’de başlayan iç savaşın ardından yoğun bir göçmen akımına maruz kaldığını hatırlatan Kavuncu, Özellikle 2013 yılından sonra yıllara göre çok büyük bir artış gösteren ve geçici koruma altındaki Suriyeliler, toplumsal ve hukuki düzeyde, mevcut iktidarın yanlış politikaları sebebiyle bir belirsizliğe ve düzensizliğe sebep oldu” diye konuştu.

Türkiye’deki geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısının 23 Temmuz itibarıyla toplam 3 milyon 690 bin 896 kişiye ulaştığını belirten Kavuncu, yeni başlayan Afgan göçünü Suriye krizinden ayırt etmek gerektiğini söyledi. Kavuncu, Zira bir iç savaş neticesinde başlayan istikrarsızlık ve göç süreci ile ABD Başkanı’yla kapalı kapılar ardında görüşüldüğünden ve anlaşıldığından büyük şüphe duyduğumuz bir göç dalgasının birbirinden ayırt edilmesi gerekiyor. Acaba ABD ile yapılan bir anlaşma sonucunda mı bu göç gerçekleşti? Bunu iyi anlamak ve iktidardan açık ve net şekilde izah edilmesini beklemek en doğal hakkımız. Dolayısıyla Suriye ile Afganistan göçlerini ayırt etmek durumundayız” dedi.

Bu insanlar nasıl bir plan ve program dâhilinde Türkiye’ye geliyor?

Kavuncu, Türkiye'nin ekonomisi ve yapısı itibariyle bu göçmen nüfusu kaldırmakta zorlandığını dile getirerek, şunları söyledi:

Bunun altından kalkacak gerekli kaynaklara ve imkanlara sahip bir ülke değiliz. Hele ki plansız programsız, herhangi bir entegrasyon ve rehabilitasyon planı olmadan ki biz bunların konuşulmasını ve tartışılmasını bile doğru bulmuyoruz. Bunun çözümü nettir. Bu insanların bir an önce, acilen, bizlere yakışır bir şekilde, planlı programlı bir uygulamayla kendi ülkelerine geri gönderilmeleri şart. Dünyadaki diğer verilere baktığınız zaman net olarak şunu görüyoruz: Milli geliri kişi başına 12 bin doların üstünde olan ülkelerin yüzde 3’ü geçmeyen bir göçmen baremi var. Bu, belki son yüz yıl içerisinde buraya gelmiş. Uzun süreçli planlar yaparak, iş ihtiyaçlarına göre göçmen alımı yapan, ama hiçbir zaman yüzde 3’ü geçirmeyen ülkeler var. Biz, yaklaşık 8 bin 600 dolar milli gelire sahibiz. Bu insanlar nasıl bir plan ve program dâhilinde Türkiye’ye geliyor? Bununa ilgili nasıl bir tedbir alındı, geri dönüşleriyle ilgili plan var mı? Bunlarla ilgili hiçbir şey yok.” 

Devletin yapması gereken işi birileri yapmaya kalkıp ülkeyi ateşe atmasın

Altındağ’da yaşanan olayların bir uyarı olduğunu savunan Buğra Kavuncu sözlerini şöyle sürdürdü:

Herhangi bir istihbarat, bilgi vs. ulaştığı için değil, bizler siyasetçiyiz. İstanbul, 2019 yılı resmi verilerine göre 500 binin üzerinde göçmeni barındıran bir şehir. Türkiye’de en fazla göçmen nüfusunun olduğu şehir. Özellikle Fatih, Esenyurt, Bağcılar gibi ilçelerde göçmen nüfusu fazla. Altındağ’da yaşanan, provokasyona son derece açık olayların İstanbul’da yaşanma ihtimaline karşı bugün, siyasetçi sorumluluğuyla bir araya geldik. Buradan şu çağrıyı yapmak istiyoruz: İktidarın yanlış politikaları sonucu Türkiye’nin geldiği bu durumun faturasını masum insanlara çıkartmanın bir anlamı ve mantığı yoktur. Kimse kendini devlet yerine koymasın. Devletin yapması gereken işi birileri yapmaya kalkıp ülkeyi ateşe atmasın. Provokasyona mahal vermeyin. Suçun şahsiliği ilkesi çok önemli, bunun da altını çiziyorum. Bir veya birkaç kişinin yaptığı kötülükten dolayı bütün bir kesimi zan altında bırakacak, suçlayacak ve ötekileştirecek bir dil, bize yakışmaz ve doğru değil. Kabul edilemez. Dolayısıyla bu konuda, azami derecede hassasiyet göstermemiz gerekiyor. İyi Parti il ve ilçe teşkilatları olarak böyle bir yaklaşımı ve tarzı ilk günden beri şiddetle reddettik ve reddediyoruz. Önümüzdeki dönemde, bu hadiselerin ortalığı yangın yerine çevirmemesi için hepimiz üstümüze düşen sorumlulukla hareket edeceğiz.” 

Odaklanmamız gereken nokta, bu insanların geldikleri ülkelere nasıl gönderileceğidir

Odaklanılması gereken noktanın bu işin çözümü olduğunu belirten Kavuncu, Bir an önce ülkemizde bulunan göçmenler, kendi ülkelerine medenice, insanca ve insanlığa yakışır bir şekilde gönderilmesini sağlamak gerekiyor dedi. Bunun zaman alacağını belirten Kavuncu, şöyle konuştu:

Çünkü maalesef devlet, ulus, millet, vatandaşlık nedir, devlet bilinci nedir gibi sorulara cevap veremeyecek bir iktidarın arzu ettiğimiz bir planı ve cümleyi önümüze koymasını beklemek, en hafif tabiriyle saflıktır. Dolayısıyla bir an önce bir iktidar değişikliğiyle birlikte bu çözümün masanın üzerine koyulması lazım. İktidar partisi bu konuyla ilgili bir şey söylemiyor. Bizler, bu konuyla ilgili çözüm önerimizi, net bir planı milletin önüne koyacağız. Tabii bunun için bir iktidar değişikliği şarttır. Çünkü bu topyekûn bir çalışmayı gerektiriyor. Bu insanların döneceği ülkedeki muhataplarınızla herhangi bir inatlaşmaya girmeden konuşmanız ve bu insanların güvenli bölgelere nasıl döndürüleceğine dair tarihi net bir şekilde belirlemeniz lazım. Acilen sınırlarınızın güvenliğini sağlamanız lazım. Bu neredeyse bütün bakanlıkların ortak hareket etmesi gereken bir konu. İlk yapılması gereken, bu konuyu bu kadar problemli hale getiren iktidarın bir an önce el değiştirmesi ve bu konuyu çözecek yaklaşımın iktidara gelmesidir. O da İyi Parti’dir, yani bizleriz. Bu da zaman alacaktır. O yüzden tekrar söylüyorum; provokasyonlara mahal vermeden, bu insanları bize yakışır biçimde ağırlamak ve zamanı geldiğinde yine bize yakışır şekilde geldikleri ülkelere geri göndermek bizim vazifemiz. İktidara kızgınlığımızın faturasını masum insanlara çıkarmayalım. Odaklanmamız gereken nokta, bu insanların bir an önce geldikleri ülkelere nasıl gönderileceğidir.”