İMC kameramanı: Gazeteciler gerçeği canı pahasına yansıtıyor!

Refik Tekin: ''Bölgede gazeteciler canı pahasına gerçekleri yansıtmak için çalışılıyor. Bu kadar baskı, teröre rağmen gerçeğin peşinden koşuluyor"
İMC kameramanı: Gazeteciler gerçeği canı pahasına yansıtıyor!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Şırnak Cizre'de devlet güçlerince açılan ateşle yaralanan İMC TV kameramanı Refik Tekin'in sağlık durumu iyiye gidiyor. DİHA'nın haberine göre, 20 Ocak'ta HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Cizre Belediye Eşbaşkanı Kadir Konur ve basın mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişi, Cudi Mahallesi'nde bulunan cenazeleri ve yaralıları almak için mahalleye gitmişti. Cenaze ve yaralıları alarak dönen kitlenin üzerine Nusaybin Caddesi'nde konumlandırılan paletli tank ve zırhı araçlardan ateş açılmış ve 10 yurttaş yaralanmıştı. 

Yaralananlardan Cizre Belediyesi Meclis üyesi Abdulhamit Poçal ve Selman Erdoğan isimli yurttaş yaşamını yitirirken, haber takibi yapan İMC TV kameramanı Refik Tekin de sağ ayağından aldığı kurşunla yaralanmıştı, hakkında ise 'gözaltı kararı' çıkartılmıştı. 

Mardin Artuklu Devlet Hastanesi'ndeki tedavisi sırasında kaldığı odanın kapısında polislerin bekletildiği Tekin, taburcu olmasının ardından gittiği İl Emniyet Müdürlüğü'nde alınan ifadesinin ardından serbest bırakıldı. 

Ayağına platin takıldığı için Diyarbakır'daki evinde istirahatta olan Tekin'in sağlık durumu gün geçtiği iyi gitmesine rağmen yaşadıklarını unutamıyor.

'CİZRE'DE ZOR KOŞULLARA RAĞMEN HABER YAPTIK'

Hakkari-Şemdinli doğumlu olan Tekin, gazeteciliğe 2005 yılında foto-muhabirlikle başladı. "Hareketli alan" olarak tanımladığı kameramanlığa ise İMC'de başladı ve 3 yıldır da bu görevinde.

Cizre'de 'sokağa çıkma yasağı'nın ilan edildiği ilk günden itibaren muhabir arkadaşı Saadet Yıldız'la birlikte ilçeye gittiklerini anlatan Tekin, yasağın 39 gününe kadar tüm zor koşullara rağmen haber takibi yaptıklarını ifade etti. Baskı, şiddet, saldırılara rağmen Cizre'de yaşananları aktarmaya çalıştıklarını dile getiren Tekin, 20 Ocak günü yaralılar ve yaşamını yitirenlerin cenazelerini almak üzere Cudi Mahallesi'ne giden heyetle saldırıya uğramalarını şu sözlerle anlattı:

CİZRE'DE BEYAZ BAYRAK…

"O gün orada çok çok farklı şeyler vardı. Cizre'de 'beyaz bayrak' insanların ellerinde yaşam umudu ya da hayat kurtarma umudu olarak kullanılıyordu. El arabası üzerinde yaralı ve ölüleri taşıyordu insanlar. O anlar hep aklımda hiç unutamıyorum. Nusaybin Caddesi üzerinde paletli bir tank ve zırhı araç vardı. Şah Mahallesi'ne geri dönüyorduk. Başımıza ne geleceğini bilmiyorduk. Nusaybin Yolu'nun birinci şeridini geçince birden silah sesleri geldi. O an kameramı o insanlara doğrultum. Silah sesleri susmadı ve bir baktım insanlar bir bir yere düşmeye başladı. Ben de birden sağ bacağımda bir acı hissetim. O an anladım vuruldum. Orada insanlar can derdine düşüp dağıldı. Bende iki adım atarak ilerledim yere yığıldım sürüklenerek dükkanın dibine sığındım." 

'DİREĞİN ARKASINDA BİR ÇİFT GÖZ BANA BAKIYORDU'

Yaralı haldeyken bile kamerasının açık bir şekilde görüntü almaya çalıştığını belirten Tekin, kollarında takat kalmadığı için kamerasını kaldırıp etraftaki tüm olup biteni çekememenin üzüntüsünü yaşadığını ifade etti.

Tekin'in "Kameramla çevremde yaşananları kayda almaya çalıştım. Ben bir gazeteci olarak onları çekmem gerekiyordu. Manzara iyi değildi. İçler acısı bir durum vardı. Kanlar içinde insanlar yatıyordu. Orada bir çift göz direğin arkasında bana bakışı içim parçalayışı onu hiç unutamıyorum. Ölüleri taşıyan el arabaları, ölenler hepsi orada. Silah sesleri devam ediyordu" cümleleriyle o anları anlatırken bile gözlerinden yaşlar akıyor. 

'TÜRKÜN GÜCÜNÜ GÖRECEKSİNİZ'

Sonrasında belediyenin cenaze aracı ve ambulansların kendilerini almaya geldiklerini anlatan Tekin, diğer iki yaralı ile bindirildiği ambulansın yola çıktıktan bir süre sonra bir yerde durduğunu, ambulansın kapısı açan bir polisin ise ceketinden çekerek kendisini yaralı halde sürükleyerek aşağıya indirdiğini paylaştı.

Kendilerini araçtan indiren polis, özel hareket timlerinin hakaret ve küfür edip, 'Türkün gücünü göreceksiniz' diyerek darp edildiklerini söyleyen Tekin, "Ben boynumda basın kartımı gösterip 'basın çalışanıyım' dedim. İçlerinden biri boynumdan basın kartımı çekip aldıkta sonra diğerlerine 'bunları hastaneye götürün' dedi. Ambulans şoförü yardıma koştu. Askerler, 'bırakın kendisi gitsin' dedi. Sürüklenerek gittim. Asıl olay ise ambulansın Cizre Devlet Hastanesi'ne gelmesiyle yaşandı. Birçok asker vardı ambulansın etrafında. Hastanenin içine geçinceye kadar küfürler hakaretler, tekmeler, yumruk atmalar ama her tarafıma yumruklar geliyordu. Yüzümü kapatmaya çalışıyordum, her tarafım şişmişti. Buna rağmen darp raporu dahi verilmedi" dedi.

'TÜRKİYE'DEKİ GAZETECİLİK BU'

Tekin, yaralandığı saldırı sonrası Anadolu Ajansı tarafından "Cizre'de yaralıları kaçıran 9 terörist yaralandı" şeklinde servis ettiği haberin ise Türkiye'nin geldiği noktayı gösterdiğini söyledi. Tekin, "Bir zihniyet oluşturuluyor bunun yanında olan iyi, karşı olan ise terörist olarak görülüyor. Beni de terörize ettiler" dedi. 

'GAZETECİLER CANI PAHASINA GERÇEĞİ YANSITIYOR'

7 Haziran'dan bu yana tüm sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı alanlarda kamerasıyla bulunduğunu anlatan Tekin, vicdani olarak orada yaşanan gerçekliği tüm çıplaklığıyla kamuoyuna yansıtılması için çabaladığını ifade etti.

Bir taraftan gerçeklerin yansıtıldığı bir taraftan da yalan servis edildiğine dikkat çeken Tekin, "Bana 'terörist' denilmesi bile bölgede gazeteciliğin geldiği noktayı gösteriyor. Bölgede canı pahasına gerçekleri yansıtmak için çalışılıyor. Bu kadar baskı, teröre rağmen gerçeğin peşinden koşuluyor" diye konuştu. 

'MİRAY BEBEK KAFASINDAN VURULDU'

Yaşananların AKP iktidarının görülmesini istemediğini de vurgulayan Tekin, orada Miray bebeğin kafasından vurulduğunu ancak bu gerçeğin dahi yansıtılmasının istenmediğini hatırlattı.

Tekin, "Cizre, Sur, Silopi ve her yerde yaşanan gerçekleri tüm çıplaklığıyla yansıtmak gerekir. Miray bebek katledildi. Ailesi anlatıyor. Yaşanan o gerçekliğin yanında olmamız gerekiyor. Savaş gerçekliği var. Bu gerçekle yaklaşıyoruz. Bundan sonra da bu şekilde yaklaşmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

'MAĞDURKEN, SANIK OLDU'

Tedavisinin ardından "Terör örgütü üyesi" olarak ifadesine başvurulmasına büyük bir üzüntü duyduğunu anlatan Tekin, mağdur sıfatıyla ifade vermesi gerekirken, sanık olarak ifadeye gittiğini söyledi. Bu şekliyle Türkiye'deki hukukun, gazeteciliğin geldiği noktayı anlattığını söyleyen Tekin, bu durumu kabul etmediğini, kendisine yapılan hakaret ve yaralanmasına ilişkin suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.