Dava ile ilgili sızdırılan bilgilerin kimler tarafından sızdırıldığını bilmediğini söyleyen Öner, Bu davalar o kadar etkileşime açık ki. Ve bu davada mevcut bir bilgi kirliliği var. Bütün dosyalarda bu şekilde yanlışlıklar meydana gelebiliyor” dedi.
Cumhuriyet.com.tr'den Sinem Nazlı Demir’in sorularını yanıtlayan Öner, davayla ilgili sosyal medyada dolaşan görsellerle ilgili uyarıda bulunarak şöyle konuştu:
'Bu çizimler yeni değil, ilk aşamalardan beri var. Yayınlanan veriler çocukların ifşasına kadar gitti. Unutulma hakkı diye bir hak var. Başına kötü bir olay gelen bir insan, geçmişteki o haliyle hatırlanmak istemez. Bu hak, ihlal ediliyor. Bu iki çocuk büyüyecek, evlenecek, çocukları olacak. Çocukların bütün menfaatlerini bizim düşünmemiz gerekiyor. Özellikle çocuğa yönelik cinsel istismar davalarında gizliliğe dikkat edilmesi gerekiyor. Medya, kalıpsal ifadelerle böyle bir davanın olduğunu yansıtıp belirli bilgileri iletebilir ama dosya içeriğindeki bilgileri yayamazsınız. Çocukların bilgilerini açık bir şekilde bildiren raporları gösteremezsiniz. Bu saçmalıktan öte bir şey olamaz. Bu çocuğa yapabileceğiniz en büyük zararlardan bir tanesidir. Gitmişler sanıklarla röportaj yapmışlar. Bunu doğru bulmadık. Mahkeme ortamı mı burası? Ben avukatları olarak bir kere bile konuşmadım, çünkü çocukların üstün yararını düşünüyoruz. Ama iş çığırından çıktı. Karşı tarafın savunma sınırını aştıklarını söylemem gerekiyor. Artık açıklama getirmek gerekiyor ama bu açıklamalarda bile dosyaları ifşalayamazsınız. Dolaşan bu mektup bu dosyaya ait değil. Davalar birbirine karışıyor resmen.”
Çocukların öz babasının her daim çocukların yanında durduğunu ve onlarla ilgilendiğini ifade eden Öner, Karşı taraf bir de babaannenin çocukları yönlendirdiğini söylüyor. Böyle bir itham olabilir mi? Karşı taraf kendisini halk önünde korumak adına bu iftirayı atıyor, bir çocuğa bu resimleri ve ithamları ezberletemezsiniz. Babaanne bu iddialardan sonra şoka girdi, kaç ay kendine gelemedi. Babaannenin çocukları yönlendirme gibi bir durumu mümkün değil. Babaanne her zaman eski gelinine destek olmuşken, şimdi ne oldu? Neden böyle bir savunma yapılıyor? Aslında çok şaşırılacak bir durum değil. Fakat neden bir insan durduk yere başka bir insana istismar etiketi yapıştırsın? Çocuklar zaten kendilerini huzurlu hissettikleri zaman, yani babaannenin yanına gittiklerinde istismarı anlatmaya başlıyorlar. Güvende olduklarını anladıklarını babaanneye olayları anlatmaya başlıyorlar. Babaanne çocukları yıkamaya başladığında sağlarında sollarında morluklar görüyor. Çocuklar yıkanma esnasında farklı tepkiler veriyorlar ve anlatımlarını geliştirdiklerinde süreç başlıyor” dedi.
Son duruşmanın 5 dakika sürdüğünü ve sanıkların tahliye edildiğini söyleyen Öner, Bu sanıklar duruşmadan iki gün önce babaanenin yaşadığı bölgeye geldiler. Ekmek almaya giden büyük çocuğu kaçırmaya çalıştılar. Ve çocuk 'tecavüzcüler geldi' diye bağırdıktan sonra etrafında insanlar toplandı ve çocuğu kurtardılar. Bu konuya ilişkin şikayetimiz de savcılıkta mevcut. Ya tehdit edeceklerdi, ya susturacaklardı ya da alıp götüreceklerdi çocuğu. Neden geliyorlar? Bu gelişin amacı nedir? Şu an bir bulanıklık var bu davayla ilgili. Karşı taraf bir şey söylüyor, sonra başkası konuşuyor. Olayı magazinleştirmeye gerek yok” şeklinde konuştu.
Sosyal medyada Elmalı Davası ile ilgili paylaşılan ses kaydı ve mektup, bizim davamıza ait değil” diyen Öner, açıklamalarına şöyle devam etti: Burada karar verecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin mahkemeleridir. Evrak paylaşma, karşı tarafla görüşme gibi davranışlar suyu daha da kirletmektedir. Evrakların, raporların paylaşılması; karşı taraf ile görüşülmesi gibi davranışlar suyu bulandırmıştır. Bu tarz davranışlar davaya zarar verir. Yargıya intikal etmiş bir olayın içeriği, yargı sınırları içerisinde kalmalıdır. Fakat ne yazık ki ne yazık ki sanık anne çocuklarını ifşa etmiştir! Çocukların raporları alenen paylaşılmıştır ve bu durum güvenlik zaafiyeti oluşturmaktadır.”