İthaki Yayınları: Maksadını aşan eril dilden dolayı okurlarımızdan özür dileriz!

İthaki Yayınları, Virginia Woolf'un biyografisindeki yazılanlardan ötürü eleştirilmişti.
İthaki Yayınları: Maksadını aşan eril dilden dolayı okurlarımızdan özür dileriz!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

İthaki Yayınevi'nin Dünya Klasikleri dizisinde yer verilen “farklı” üsluptaki yazar biyografileri sosyal medyada yoğun tartışmalara yol açtı. Yayınevi,  Virginia Woolf'un Kendine Ait Bir Oda kitabındaki biyografisini anlatan yazıya ilişkin “maksadını aşan eril dilden” ötürü okurlardan özür diledi. Yeryüzü kadınları isimli oluşum, İthaki Yayınevi'nin ofisini kapısına ve duvarlarına mor boya döküp "Virginia geri döndü!" yazarak tepki gösterdi.  

Radikal'de yer alan habere göre, bir süredir Dünya Klasikleri dizisinde yer alan yazarların biyografilerinde kullandıkları “farklı” üslupla dikkat çeken İthaki Yayınevi, Virgina Woolf’un Kendine Ait Bir Oda’sı ile baltayı taşa vurmuşa benziyor. Zira kitabın ilk sayfasındaki “Virginia Woolf: Küçük yaşta yazarlığa, 59 yaşında mezarlığa adım attı. Dalgalarla sörf yapıp nehir bile denemeyecek bir kaşık suda boğuldu. Bilinç akışı mı nehrin akışı mı? Odalarda ışıksızdı. Paranoyaklığı zaten Shakespeare’in olmayan kız kardeşi üzerine saatlerce konuşmasından belliydi. Geri gelir mi? Gelirse gelsin, kim korkar bakire kurttan? Bkz. Nicole Kidman” metni edebiyatseverlerin yoğun tepkisiyle karşılaştı. Yekta Kopan’dan Sibel Oral’a, Gaye Boralıoğlu’ndan Algan Sezgintüredi’ye, Kıvanç Koçak’tan Sabri Gürses’e, Gülenay Börekçi’den Mehmet Erkurt’a, Handan İnci’den Figen Şakacı’ya pek çok yazar, çevirmen ve editör yayınevini kullandıkları eril dilden ötürü Twitter’da topa tuttu.

Konuyla ilgili bilgisine başvurduğumuz yayınevinin, Radikal Kitap’a yolladığı yazılı açıklamada şu ifadeler yer alıyor:     “Öncelikle, adeta bir linçe dönüşen bu tepkiler için oldukça yalın bulunabilecek cevaplarla karşılaşacağınızı söyleyebiliriz.

2013 yılında İthaki Yayınları’nda Dünya Klasikleri dizisini hazırlamaya başladığımızda önümüzdeki ilk metin Jack London’ın Suikast Bürosu isimli kitabıydı. Metin üzerindeki çalışmalarımız bittiğinde, editör arkadaşlar olarak kendi aramızda baş tarafa bir biyografi de koymamız gerekip gerekmediğini sorduk. Teamül gereği koyulabileceğini düşündük. Ancak herhangi bir yazar hakkında özellikle web üzerinden standart her türlü bilgiye –uzun ya da kısa- rahatlıkla ulaşılabileceğini düşünerek, daha farklı, renkli bir üslup kullanabileceğimiz, birkaç satırlık kısa biyografiler kaleme almayı kararlaştırdık. Bu kısa biyografiler aynı zamanda, Dünya Klasikleri başlığıyla bir kontrast da yaratabilecekti. Çıkış hikâyesi kısaca böyle.

 

“Ortak kaleme alıyoruz”

Yazıları, diziyi yöneten editör arkadaşlar olarak çoğu zaman ortak kaleme alıyoruz. Yayınevinin bu doğrultuda herhangi bir talebi, beklentisi vs. olmuyor tabii ki.

Virginia Woolf biyografisi, aslında ilk olarak 2014 yılında –hafif farklılıklarla- Jacob’ın Odası’nın başında da yer almıştı. Herhangi bir yazardan birden fazla metin yayımladığımızda, metne göre çok küçük oynamalar yapıp, kalan kısmı sabit tuttuğumuz fark edilecektir.

Takip edebildiğimiz kadarıyla dün geceden beri ve bugün, bu saate kadar daha da ağırlıklı olarak, oldukça sert ve açıkçası insafsız bulduğumuz tepkiler aldık. Bu yüzden de, bu metinlerin daha iyi anlaşılması için burada –tekrarlar dâhil- hepsini yayınlamayı uygun gördük.

Okur görüşlerine büyük bir saygımız olduğunu söylemeye sanırız gerek yok. Ancak eleştiriler bir çeşit lince dönüşünce üzüldüğümüzü de söyleyebiliriz. Özellikle Virginia Woolf bağlamında sert eleştiriler geldi. Şu kadarını söyleyelim ki, “sevmediğimiz, hor gördüğümüz vs.” bir yazarın iki kitabını yayımlamış olsaydık bu tuhaf bir manzara olurdu. Fırsat bulduğumuz takdirde diğer eserlerini de yayımlamak istediğimizi eklemeye de gerek yok.


Maksadı aştık, özür dileriz 

Metinlerin hepsi okunduğu takdirde, üslup ve dil ile ilgili durum daha net anlaşılacaktır. Ancak şu ya da bu örnekte gözlemlenen ve bizim de gelen eleştiriler aracılığıyla fark ettiğimiz maksadını aşan eril dilden ötürü okurlardan özür dileriz. Yine de tamamı itibariyle bakıldığında bu kadar sert, kimi zaman yaralayıcı ifadelere gerek olmadığının anlaşılacağına dair bir beklentimiz olduğunu da saklamayacağız.”

Klasik biyografilerinden bir seçki

Kendine Ait Bir Oda - Virginia Woolf: Küçük yaşta yazarlığa, 59 yaşında mezarlığa adım attı. Dalgalarla sörf yapıp, nehir bile denemeyecek bir kaşık suda bo­ğuldu. Bilinç akışı mı nehrin akışı mı? Odalarda ışıksızdı. Paranoyak­lığı zaten Shakespeare’in olmayan kız kardeşi üzerine saatlerce ko­nuşmasından belliydi. Geri gelir mi? Gelirse gelsin, kim korkar bakire kurttan? Bkz. Nicole Kidman.


Jacob’ın Odası - Virginia Woolf: Küçük yaşta yazarlığa, 59 yaşında mezarlığa adım attı. Dalgalarla sörf yapıp, nehir bile denemeyecek bir kaşık suda boğuldu. Bilinç akışı mı nehrin akışı mı? Belki de Yakup’a özenip sadece kurbağalara bakmaya gitmişti oraya. Yakup mu dedim? Hayır, Jacob. Bazen karıştırıyorum. Paranoyaklığı zaten Shakespeare’in olmayan kız kardeşi üzerine saatlerce konuşmasından belliydi. Geri gelir mi? Gelirse gelsin, kim korkar bakire kurttan? Bkz. Nicole Kidman

Âdem ile Havva’nın Güncesi - Mark Twain; Samuel Langhorne Clemens. Âdem’in oğullarından. Amerikan “sapığı”. En çok taktığı isim Mark Twain’dir. Sutyen kopçasını tek eliyle açabilen ilk insan olduğu rivayet edilir. Adem oğlu kızgın fırın Havva kızı mercimek. Mark’a göre bir İncil de ona ait.

Uykulu Kuytu Söylencesi - Washington Irving: Gotham’lı. Rip Van Winkle’ın kaderini paylaşsaydı, bugün hâlâ yayımlanıp okunduğunu görürdü. Az şey değil. Uykulu Kuytu ise başlı başına bir başsız süvari öyküsüdür. Başımızın üzerinde yeri olsa da kabak yine Ichabod’un başına patlamıştır. Az bile.

Sherlock Holmes – Korku Vadisi - Sir Arthur Conan Doyle: İşsiz doktor, iktidarsız politikacı, korkusuz yazar. Sörlüğünden mütevellit, haza bir beyefendi. Perilere inanan biri olarak yazdığı rasyonalist öykülerle oksimoron tabirini fazlasıyla hak etmiştir. Korku Vadisi dördüncü ve son Sherlock romanı. Watson bu dünya...

Yararsız Bir Adam - Maksim Gorki: Ana. Çocukluğum. Benim Üniversitelerim. Ekmeğimi Kazanırken. Lenin üzerinden.

Yatak Odasında Felsefe - Marquis de Sade: Fransız soylusu. Felsefe yapmaya soyundu. Bir daha giyinmedi. Soyadı bir felsefe oldu. Yatacak yeri yok. Ama olsun, o işini ayakta da görür.

İvan İlyiç’in Ölümü - Lev Tolstoy: Çalışkan öğrenci, gönüllü asker, çileci yazar, küskün insan. Varsıllara doğdu, yoksullara katıldı ve servetini dağıttı. Dindar oldu, dinden oldu.

Katip Bartleby – Benito Cereno - Herman Melville: Yazmamayı tercih ederiz.

Öteki - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski: Gogol’un paltosundan çıktı. Gogol’u cebinden çıkarır. Öteki, bütün Dostoyevski romanlarının anahtarı sayılabilir.

Satranç - Stefan Zweig: Satrancın intihar komandosu, terceme-i hâl yazarı, Amok koşucusu. Hiçbir şeyden çekmedi dünyada, Nazilerden çektiği kadar. Yazık oldu Zweig Efendi’ye…

Suikast Bürosu - Jack London: Maceraperest-yazar. Bir müddet John Barleycorn kimliğiyle de yaşadı. İntihal ettiği iddia ediliyor: Şüyuu vukuundan beter. İntihar ettiği kabul ediliyor: Şüyuu vukuundan evla. Suikast Bürosu, birçok açıdan ilham verici bir kitap olabilir.

Yeryüzü Kadınları isimli oluşum, Virginia Woolf'un biyografisindeki yazılanlara tepki göstermek amacıyla İthaki Yayınevi'nin Bahariye'deki ofisine gidip mor boyayla "Virginia Uyandı!" yazdı. Tepkilerin bu şekilde ortaya koyan Yeryüzü Kadınları, Facebook hesaplarından "Virginia Yeryüzü'ne geri döndü! Virginia Woolf hakkında cinsiyetçi biyografi hazırlayan kadın düşmanı İthaki Yayınları'nı Yeryüzü Kadınları ziyaret etti. İthaki Yayınları'nı boykot ediyoruz!" dedi.