Psikolog Sema Tekin, Othello Sendromu olarak bilinen patolojik kıskançlığın belirtilerini yazdı. İşte o yazı:
''Kıskançlık, zaman zaman hepimizin yaşadığı doğal bir duygu hali olmasına rağmen kontrol edilemediğinde insanı en çok yaralayan, ilişkilerde ciddi hasarlara neden olabilen duygulardan biridir. Bu duygu genellikle kişinin hayatındaki önemli birini kaybedeceği endişesiyle ortaya çıkar.
Genelde, özgüvenleri yara alan, yetersizlik duyguları yaşayabilen, kontrol etme duygularıyla başa çıkmakta güçlük çeken kişilerde daha sık ortaya çıkan kıskançlık; zaman zaman ilişkilerde birleştirici, motivasyonu arttırıcı bir rol de üstlenebilir. Bu nedenle ilişkilerde yaşanılan her kıskançlığı hastalıklı bir durum olarak değerlendirmeyip, makul düzeyde yaşanılan kıskançlığa anlayış gösterebilmek, ilişkinin doğal yapısını koruyucu bir rol üstlenir. Fakat kıskanma eylemi kontrolden çıkıyorsa ve kıskanan kişiler partnerlerinin ya da hayatlarında önem atfettikleri diğer insanların kişisel sınırlarını zorluyorsa bu noktada kıskançlığın patolojik olup olmadığının ayırt edilmesi gerekir.
Eğer kişi karşısındaki kişiden şüphelenmesini gerektirecek somut bir delil yokken zihnini kemiren sorularla mücadele ediyorsa, gerçeklerden dayanak almayan durumlarda kontrolsüz bir kıskançlık yaşıyorsa, yani mantıksız bir takım takıntılı düşünceler ve tepkiler gösteriyorsa bu kişide patolojik kıskançlık belirtilerinin varlığından söz edilebilir. Bu durumu yaşayan kişiler, kıskançlığı genellikle kendi çabalarıyla engelleyemezler, yapmak istemedikleri zaman dahi durduramazlar, yapmadıklarında zihinlerinden atamazlar, hatta ileri evrelerde şüpheleri, kurguları uykularını dahi kaçırabilir.
Patolojik kıskançlık yaşayan kişinin yaşadıklarını örneklendirecek olursak, bu kişiler genellikle partnerinin kendisini aldattığına ya da aldatacağına inanır, bunu engellemek için önlemler alır ya da bu düşüncesini kanıtlayabilmek için sürekli bir takip sağlar. Örneğin, partnerinin izni dışında telefonlarını, sosyal-medya hesaplarını, maillerini kontrol eder. Aramalarını, faturalarını takip eder. Evden yanında kendi olmadan dışarı çıkmasını, başkalarıyla iletişim kurmasını istemez. Bazen bu isteğini yerine getirip getirmediğini anlamak için eve kamera yerleştirebilir. Aradığında çağrısına her koşulda yanıt vermesini bekler. Yanıt veremediği durumlarda yoğun şüphe nöbetleri geçirebilir. Giydiği kıyafetlere, gittiği yerlere, yaptığı harcamalara sürekli bir müdahale halindedir. Bu ve benzeri durumlarda karşılaştığı en ufak bir farklılık dahi aldatıldığına ya da kandırıldığına ikna olması için yeterlidir kişi için. Öne sürülen kanıtlar ya da mantıklı açıklamalar kişinin bu algısını değiştirmeye yetmez. Bu durum uzun vadede ilişkileri içinden çıkılamaz bir hale sürükler ve yorar. Sürekli suçlanma ve sorgulanmaya maruz kalan kişinin, kişisel sınırlarını tekrar çizmek için gösterdiği çaba kendisini şiddete maruz bırakabilir. Kişiler ayrılma-boşanma yaşadıktan sonra da takibe maruz kalabilir, hatta bazen kişi başka bir ilişkiye başladığında dahi takip ve tehdit edilmeye devam edilebilir.
İlişkinizin patolojik seviyede yaşanan kıskançlık sebebiyle yara aldığını düşünüyorsanız, partnerinizle kurduğunuz iletişim biçiminde dikkatli olmanız nispeten yardımcı olabilir. Patalojik kıskançlığın somut olay ve gerçeklerden beslenmediğini, daha çok kişilerin hayali aldatılma ihtimallerinin gerçek kabul edilmesiyle kendini gösterdiğini unutmayın. Bu sebeple ilişkilerinde benzer deneyimleri yaşayan çiftlerin iletişimlerinde birbirlerine açık ve dürüst olmaları, imalı ve dolaylı mesajlardan kaçınmaları, istek ve beklentilerini olabildiğince açık ve net ifade edebilmeleri çok önemlidir. Aksi durumlar, kişilerin sorunlarını çözmek yerine, içinden çıkılamaz bir hale dönüştürmelerine neden olabilir. Kıskanma eylemini sık gerçekleştiren eşlere şaka amaçlı dahi olsa yalan söylememek, empati kurmasını sağlayacak bir şekilde suçlayıcı olmadan, şüphelerinin gerçekçi olmadığına ikna etmek faydalı olabilir. Eğer çiftler kendi çabalarıyla üstesinden gelemiyorlarsa, bir uzmandan destek almaları yardımcı olacaktır.''