Çocuk istismarına karşı bir araya gelen kadınlar, "İstismarı aklama, suça ortak olma" sloganında buluştu.
"Tacizin, tecavüzün, çocuk istismarının olmadan önlenmesi için daha kaç çocuğun bunu yaşaması, kaç kadına ‘sen tahrik etmişsindir’ imasında bulunulması gerek?" diyen kadınların yaptığı basın açıklamasının tamamı şu şekilde:
'TACİZİ, TECAVÜZÜ, ÇOCUK İSTİSMARINI OLMADAN ÖNLE!'
Günlerdir birçok şehrin sokaklarında, İstanbul'un mahallelerinde isyanımızın sesi yükseliyor...
'Artık yeter' demekten bıktığımız bir noktadayız.
Biliyoruz: Biz kadınlar cinsel şiddete, çocuk istismarına karşı birlikte güçlüyüz; birlikte ses çıkarıyoruz!
"Tacizi, tecavüzü, çocuk istismarını olmadan önle!"
Bir yılda bu ülkede, evlerimizde, sokaklarımızda, okullarımızda kaç çocuk cinsel istismara uğruyor? On binlerce? Yüz binlerce? Veya daha fazlası? Bunların kaç tanesi sesini çıkardığı anda duymazdan geliniyor, susturuluyor, korkutuluyor, hatta evlendiriliyor? Kaç tanesi suç duyurusunda bulunabiliyor? Kaç tanesinin suç duyurusunu bir savcı dava açmak için gerekçe sayıyor? Kaçının faili ceza alıyor? Kaçı faillerine ‘aile’ demek zorunda bırakılıyor?
Kanarya mahallesinde 5 yaşında bir çocuğa tecavüz edilmesiyle günlerdir çocuk istismarı yeniden gündemde. Her yerde isyanımız yükseliyor! Ama biz, ne yazık ki, çok iyi biliyoruz: Bu münferit değil, erkek şiddeti; hatta münferit değil, adeta devlet politikası!
Adeta devlet politikası diyoruz çünkü: 3 yıl önce bu ülkede “tecavüzü aklama yasası” geçirilmeye çalışıldı. Kadınların isyanıyla geri çektirildi. Çocukları istismar edenlerin evlilik yoluyla aklanmasının önerilmesi bile istismarı meşrulaştırır dediğimizde bunu demek istemiştik. 15 yaş altında ‘rıza’yı tartıştırmayın dediğimizde tam da bunu önlemeye çalışmıştık. Geçtiğimiz aylarda yine seçim öncesi bu konuyu önümüze getirdiklerinde yine sokaklardaydık, istismarı aklatmayacağız dedik!
'BİZ KADINLAR SUSMAYACAĞIZ, ONLAR UTANACAKLAR'
Çocuk hamileliklerinin etkin soruşturulmaması, çoğunlukla istismarı açığa çıkaran rehber öğretmenlerin kısıtlanması, “bir kereden bir şey olmaz” denebilmesi, mevcut cezalar dahi çok ağır diye uygulanmazken ‘daha ağır ceza’ diyerek toplumun gözünü boyama ve cezasızlığı artırma çabası, fail yerine taciz/cinsel saldırı mağdurunu suçlamaya yönelik yaklaşımlar… Tüm bunlar ve dahası bu şiddeti hayatlarımıza egemen kılıyor. Bu yüzden birkaç gün sonra İkitelli’de benzer bir istismar girişimi olduğunu duyunca isyan ediyoruz, ama şaşırmıyoruz. Aynı gün bir kadının metrobüste yaşadığı cinsel saldırıya cevaben, erkeklerin şiddet uygulamamayı becermesi yerine kadınlara ayrı vagon konusunun gündeme getirilmesine de şaşırmıyoruz, ama isyan ediyoruz. Soruyoruz: Tacizin, tecavüzün, çocuk istismarının olmadan önlenmesi için daha kaç çocuğun bunu yaşaması, kaç kadına ‘sen tahrik etmişsindir’ imasında bulunulması gerek?
Ama biz kadınlar susmayacağız, onlar utanacaklar.