Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Selamet’in verdiği yemekte İBB çalışanlarına hitap etti. Konuşmasında istifa sürecini anlatan Topbaş, hakkındaki iddialara da yanıt verdi.
Topbaş, İBB başkanlığının cumhurbaşkanlığı ve başbakanlıktan sonra Türkiye’deki en büyük güç ve dünyada çok saygın bir görev olduğunu belirterek, başkanlığı bırakma kararının anlık olmadığını, son bir aydır düşündüğünü söyledi.
Topbaş, istifanın reddettiği 5 imar dosyasının meclisten geçmesine bağlanmasıyla ilgili Şunu özellikle belirtmek istiyorum; bilerek hiçbir yanlış yapmamaya özen gösterdim ifadelerini kullandı.
Topbaş'ın açıklamaları şöyle:
Yıllık 42 milyar liralık bütçeye sahip böyle bir gücü bırakarak, makam ve mevkiye bağlanmış olmadığımızı gösterdik. İhtiraslarımız olmadı, İstanbul’u görev aşkıyla yönettik. Yolsuzluklara pirim vermeyi bırakın, yanımızdan dahi geçmedi. İstanbul’da belki bin tane şantiye var, müteahhitleri tanımam. Öyle bir dönem ki; Türk siyasi hayatında kayda düştü. Beni sevenler üzüldüler biliyorum. Kusura bakmasınlar, böyle olması daha hayırlı.
Soruyorlar, ‘yorgun mu ihanet mi’. Benimle iş yapan arkadaşlar sabahın 3’ün de 5’in de eve bırakıp bir kaç saat sonra evden aldıklarını bilirler. Benim ekiplerimin yedekleri var benim yedeğim yoktu.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum; Bilerek hiçbir yanlış yapmamaya özen gösterdim. Gerektiğinde duruş sergileyerek aynı siyasi partiden olmamıza rağmen 3 ayrı bakanlığımıza dava açtık. Dosyalardan bahsediliyor geçmişte de benzer dosyaları iade ettiğimiz oldu. Bu farklı bir davranış olarak değerlendirilmemeli.
Rabbimden bundan sonraki hayatımla ilgili hep şunu niyaz ettim; ‘Ya Rabbi, bundan sonraki ömrümü İslam’a, Müslümanlığa ve insanlığa adıyorum ve hizmetleri buralarda yapmak istiyorum. Bana bu fırsatı ver’ dedim. Partimden ayrılmadım. Ama bundan böyle idari ve siyasi bir görev beklemiyorum. Bundan sonra UNACLA Başkanlığı görevimi devam ettirerek, her bölgeye giderek, orada tüm insanlık için hayırlı işler yapmaya çalışacağım. Belediye başkanlığı koltuğuna inşallah AK Parti’den bir arkadaşım gelecek. Sizden ricam, benim dönemlerimden daha fazla çalışmanız. Ki bu şehirde hizmet devam etsin. Bize danışıldığında da hiç yüksünmeden bilgi ve deneyimlerimizi cömertçe paylaşmaya hazırız. Savaşları askerler yapar, zaferler komutanlara yazılır. Benim başarımın asıl sahibi sizsiniz.
Beyoğlu Belediye Başkanlığımdan itibaren odama elini bağlayarak, boynunu bükerek giren müdürlerime, Allah’tan başkasının önünde el bağlama, boynunu bükme dedim. Kimseye el bağlatmadım. İşte bu bahsettiğim, ‘İnsan şeyi affeder, ama adam yerine konulmamayı affetmez’ sözünün tezahürüdür.