Yıkıma tepki gösteren Kaftancıoğlu'nun açıklaması şöyle:
"Atatürk Havalimanı önünde açıklama yaparak, havalimanını katlederek çetelerin nasıl ihanet içinde olduğunu gösterecek ve makinelerin bulunduğu yerde açıklama yapacaktım. Ama ülkemizde mağdurları korumak yerine suçluluları koruyan anlayış olduğu için makinelerin pisti nasıl yerle bir ettiğinin görülmesini istemediler. Suçluluğun telaşı içindeler.
Atatürk Havalimanı, 1912 yılında asgari amaçlarla ilk defa uçakların inmesiyle hizmete girmiştir. 1953'te de inşaatının tamamlanmasıyla birlikte uluslararası uçuşa açılmıştır. İhtiyaç oldu ek pistler yapıldı, bu devam etti. Sonra kargo terminali açıldı. 1998 yılında, artan yolcu talebi ile birlikte, hatta ödüllü bir yarışma ile bir terminal binası yapımına başlandı, sonrasında olanları biliyoruz. 2000'de yeni binanın açılmasından sonra 2002'de metro yapıldı, 2019 yılında da tarifeli yolcu trafiğine kapatıldı. Pandemide sahra hastanesi açıldı. Onlarca yer varken bir pistin yarısı katledildi.
Atatürk Havalimanı planlamasının alanının tamamı birinci derece deprem bölgesi. İstanbul'un deprem riskinin ne kadar yüksek olduğunu göz önünde bulundurursak, deprem anında ne büyük ihtiyaç olduğunun takdirini size bırakıyorum.
Havalimanlarının ülkelerin stratejik değerleri olduğunu biliyoruz. Havalimanlarının mutlaka korunması gerektiğini de biliyoruz. Bir havalimanı elden çıkarılırsa geri dönüşü oldukça zor. Pistleri kırılmadan muhafaza edilen yüzlerce havalimanı var dünyada. En yakın örneği Yunanistan'da... İki havalimanı da muhafaza ediliyor.
İstanbul Havalimanının Atatürk Havalimanı ile beraber çalıştırılmamasının nedeni teknik nedenlerden kaynaklı değil. İstanbul ve Atatürk havalimanlarının aynı anda çalışacak şekilde düzenlenebileceği biliniyor. İstanbul Havalimanının sadece yüzde 50'si inşa edilmiş durumda. İstanbuldaki havalimanlarının kapasitesine baktığınızda, Atatürk Havalimanı kapatıldığında yılda 65 milyon yolcu taşıyordu. Sabiha şu anda 35 bin yolcu taşıyor. İstanbul Havalimanının mevcut kapasitesi 90 milyon. Şu andaki halleri ile birlikte bu 3 havalimanının mevcut kapasitesi 220 milyon iken, yapımını tamamlamak için yüzde 50'yi tamamlamak için ekstradan 250 milyar Euro'luk yeni yatırımın gereksizliği ortada.
Suçluluğun telaşı içindeler dedim ya, saraydakiler ve bir avuç şürekası... Gideceklerini gördüler, gitmeden önce 5'li çete eliyle vatandaşın cebinden çaldıkları çalacakları bir kör kuruşu aktarmak için yapıyorlar.
Genel Başkanımız iktidara geldiğimizde biz haksız hukuksuz yapılmış bütün işletmeleri inceleyeceğiz, denetleyeceğiz, hak ettiklerinden bir kuruş fazlaya yapıldıysa alacağız demişti. Bunun korkusunu yaşadıkları için bir an önce İstanbul Havalimanını Katarlı ve Suudi Arabistanlı iş birlikçilerine satmak istiyorlar. Ancak Katarlı ve Suudi Arabistanlı iş birlikçiler ticaretlerini düşünmezler mi? Elbette biz bu ülkeyi alırız diyorlar. Ama bizim orayı alabilmemiz için o bölgede başka havalimanı olmamalı, Atatürk Havalimanını kapatmalısınız diyorlar. Millet Bahçesi yapacağız adı altında Katar'a ve Suudi Arabistan'a peşkeş çekmek için İstanbul Havalimanını kapatıyorlar. Millet Bahçesi yapacağız diyerek 84 milyonu kandırmayı deniyorlar.
Atatürk Havalimanının dönüştürülmesi projesi 2019'da duyurulmuştu. İhale 29 Nisan 2022'de yapılmış. TOKİ'nin yürüttüğü ihaleye 6 inşaat şirketi dahil edilmiş. En uygun teklif yapı ve yapı firmasından gelmiş... Bu olanlara dair ne etapta bir ihale duyurusu, ne bu firmanın ihaleyi aldığına dair bilgi, ne belediyelerden süreçlere dair yapılması gereken izinler yapılmış... Bunlar yapılmadan önce iş makineleri arkanızda gördüğünüz havalimanına girdirilmiş ve yıkımı pistlerden başlatılıyor. CHP olarak 84 milyonla ve 16 milyon İstanbullu ile birlikte TC'nin kurucusu Atatürk'ün ismini taşıyan Atatürk Havalimanını ne yaparlarsa yapsınlar... Atatürk Havalimanı'na zarar verenlerden hesap soracağız. Yasadışı ve hukuksuz bir şekilde buraya iş makinesinden hesap soracağız.
Mustafa Kemal Atatürk, Milli Kurtuluş Mücadelesi'ni başlattığı günlerde, Gençliğe Hitabesinde ne demişti? 'İktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet hatta hıyanet içinde bulunabilirler...' Bugün olduğu gibi, biz de buradan diyoruz ki, asla umutsuz olmayacağız. Geldikleri gibi gidecekler! Geldikleri gibi gidecekler! Geldikleri gibi gidecekler!