Karadeniz’de deniz salyası görüldü

Ordu'nun Fatsa ilçesinde, Karadeniz'de önceki gün küçük çaplı alanda deniz salyası görüldü. Balıkçıların ihbarı ile belediye ekipleri, deniz yüzeyindeki kirliliği temizledi. Ordu Üniversitesi (ODÜ) Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aydın, Çay ve fındık tarımında gübre olarak çok fazla azot ve fosfor kullanılıyor. Marmara kadar yakın zamanda böyle etki göstermez ama kirliliğe devam edersek 3, 5, 30 yıl sonra biz de karşı karşıya kalacağız dedi.
Karadeniz’de deniz salyası görüldü
2021-06-07 17:31:03   Güncelleme: 2021-06-07 17:31:03     DHA

Marmara Denizi'nin karşı karşıya kaldığı 'deniz salyası' olarak adlandırılan müsilaj, Karadeniz'de de gözlendi. Ordu'nun Fatsa ilçesi Yalıköy Limanı'nda önceki gün küçük çaplı alanda deniz salyası görüldü. Balıkçıların ihbarı ile belediye ekipleri, deniz yüzeyindeki kirliliği temizledi. Denizdeki salya tehdidi uzmanlarca takip ediliyor.
Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın, deniz salyasının insan kaynaklı doğa olayı olduğunu söyledi. Karadeniz'e akan evsel ve tarımsal atıkların yanı sıra sanayi, kanalizasyon gibi atıkların denizi kirlettiğini belirten Aydın, Marmara kapalı deniz, Karadeniz de kapalı deniz. Bu sonuç itibarıyla doğa olayı ama bizden kaynaklı etkilerle gerçekleşmiş bir olay. Azot ve fosfor, evsel atık, kimyasal atık, sanayi atıkları ya da tarımsal kaynaklı kirlilikten dolayı oluşan bir olay. Karadeniz’de çay ve fındık tarımında gübre olarak çok fazla miktarda azot ve fosfor kullanılıyor. Dolayısıyla bunlar zamanla belki Marmara kadar yakın bir zamanda böyle etki göstermez ama bu kirliliğe devam edersek yarın öbür gün 3, 5, 30 yıl sonra bunlarla biz de karşı karşıya kalacağız diye konuştu.

'BİYOLOJİK ARITMA SİSTEMİNE GEÇİLMELİ'

Karadeniz'deki illerin arıtma sistemini biyolojik artıma sistemine dönüştürmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, Karadeniz'deki bütün illerin arıtma ya da kanalizasyonları denize döküyoruz. Düzgün arıtma sistemi de yok zaten. Kanalizasyonları veya arıtmaları derin deşarj, diyerek 20 metre derinliğe gidip bırakıyoruz. Bunların tamamı Karadeniz'i kirletici unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Bu arıtmaları biz biyolojik yüksek arıtma sistemine dönüştürmediğimiz müddetçe Karadeniz'de zaman içinde kirlilik unsuru olarak kendini gösterecektir. Bu salya olmaz, başka bir şey olur. Gübrelemeyi düzene sokmamız lazım. Vahşice gübreleme yapılmaması lazım. Topraklarımızı verimsiz hale getirdik ve Karadeniz’de kullanılan gübrelerin tamamı ya da kullanılmış olan kimyasalların tamamı yağmur, yüzeysel sularla derelerle ve sonuç itibarıyla denize geliyor. Karadeniz zaten çok sağlıklı ekosistem değil dedi.

'KARADENİZ'DE ÇÖKÜŞ VAR'

Balık popülasyonlarının azaldığını da kaydeden Prof. Dr. Aydın, Her geçen gün Karadeniz'de çöküş var. Çöküş olmaya da devam ediyor. Nüfus artışı ile kirletme unsurları artıyor. Zamanla Karadeniz daha da kirlenecektir. Balık popülasyonlarımız da her geçen gün azalıyor. Hiç yukarı giden eğilim yok. Stoklarımızın tamamı çöküş eğiliminde. Eğer hamsiyi 40 TL'ye, 50 TL'ye yiyorsak demek ki Karadeniz sistemi çöküyor demektir. Bunun başka anlamı yok. Deniz salyasının Marmara’da etkisi 5 yıl sürebilir çünkü ciddi oranda sadece suyun yüzeyinde gözüken değil zeminde bu çökecek ve zemin yapısındaki birçok canlının ölmesine neden olacak. Bu zamanla balıkları bile öldürecek. Bunun ötesinde bütün deniz bitkilerine, süngerlere, kabuklulara, yavaş hareket eden moloz grubu olan salyangozlara, yengeçlerine olumsuz etki yapacaktır. Uzun süre bunun olumsuz etkisini çekeceğiz. Bunlar denizel ekosistemde sonuçta zinciri kırıyor. Bir şekilde balık popülasyonlarına da olumsuz etki gösterecektir diye konuştu.

'MÜSİLAJ BİYOLOJİK ORİJİNLİ BİR KİRLENME'

Ordu Üniversitesi Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyhan Taş, Marmara Denizi'nin karşı karşıya kaldığı 'deniz salyası' olarak adlandırılan müsilajın, Karadeniz'de de gözlenmesi ile ilgili yazılı açıklamada bulundu. Taş, Marmara Denizi’nde bu derecede ilk kez görülen ve büyük bir çevre sorunu oluşturan müsilaj (deniz salyası) Karadeniz kıyısındaki Yalıköy Limanı’nda da gözlendi. Müsilaj biyolojik orijinli bir kirlenmedir. Denizlerde azot, fosfor gibi besleyici elementlerin konsantrasyonundaki artış öncelikle kimyasal kirlenmeye, ardından bu nütrientleri kullanarak hızla çoğalan alglerin (planktonik organizmalar) artışı biyolojik kirlenmeye yol açar” dedi.

'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DE SEBEPLERDEN'

Prof. Dr. Taş, suyun sıcaklığında artış ve ışıklanma süresinin uzamasının deniz salyası oluşumunu hızlandırdığını kaydederek, Bölgemizde fındık bahçelerinde ilkbahar döneminde yoğun gübreleme faaliyetleri yapılmaktadır. İçerisinde azot, fosfor gibi besi elementleri bulunan gübreler ilkbahar sonu başlayan yağışlarla akarsulara, oradan denizlere taşınmaktadır. Bölgemizin eğimli olması nedeniyle yüzey akışlarıyla taşınan bu kimyasal kirleticiler denizlerdeki yükü daha da artırmaktadır. Yine, küçük yerleşim alanlarında atık su arıtım tesislerinin yeterli olmaması ya da arıtılmadan kanalizasyon sistemlerinin akarsuya ya da denizlere deşarjı organik kirlilik yükünü artırmaktadır. Liman gibi akıntı ve dalgaların olmadığı kapalı sistemlerde sudaki besin maddelerinin artması müsilajın da artmasına yol açmaktadır. Özellikle suyun sıcaklığında artış ve ışıklanma süresinin uzaması bu durumu daha da hızlandırmaktadır. Son yıllarda dünya genelinde büyük çevresel sorunlara yol açan iklim değişikliği de bu durumun sebeplerindendir. Yarı kurak iklim bölgesinde bulunan ülkemizde buharlaşmanın artması, yağış miktarının azalması deniz, akarsu, göl gibi sucul sistemlerimizde besin elementleri konsantrasyonlarının yükselmesine yol açmaktadır. Sistemin dengesinin bozulması ne yazık ki istenmeyen durumların yaşanmasına yol açmaktadır” diye konuştu.

‘İVEDİLİKLE ÖNLEM ALINMALI’

Deniz salyasına karşı acil önlem alınması gerektiğini belirten Taş, Bir iç deniz olan Karadeniz; yaşam alanı sadece 150-200 metre gibi sadece üst pelajik bölgede olan, çevresindeki altı büyük ülkenin büyük akarsularıyla taşınan (özellikle Tuna Nehri) tarımsal, evsel, endüstriyel kirlilik yükünü bünyesinde toplayan,ötrofik karakterli bir denizdir. Bugün Marmara Denizi’nde yaşanan felaketin Karadeniz’de yaşanmaması için ivedilikle gerekli tedbirlerin alınması, alınan kararların uygulanması ve sıkı denetimlerin yapılması gerekir” dedi.