Kılıçdaroğlu Man Adası belgelerine yeniden değinerek "Bu para trafiği nedir diye sordum? Erdoğan 'Bu bir şirket satışıdır?' dedi. Yani doğruladı. Ama hâlâ iflas etmedi. Yine soruyorum, bu şirket hangi şirket? Senin ailenin 15 milyon dolarlık gelir elde etmesine hizmet sağlayan hangi şirket? Bu dümeni Türkiye Cumhuriyeti devletine vergi ödememek için çevirdi. Herkes vergi ödüyor, Erdoğan ailesi Man Adası'nda bu kumpas dolayısıyla 5 kuruş vergi ödemiyor" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Engelli arkadaşlarımız aramızda. Bizim izlememiz gereken 3 öneri sundular. Buradan da ifade ediyorum; tüm önerileriniz CHP tarafından takip edilecektir.
Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde yaşamını yitiren 2 şehidimize Allah'tan rahmet diliyoruz.
Bir süredir unuttuğumuz ama geçen salı günü Erdoğan'ın hatırlattığı bir olaya değinmek isterim. Demişti ki Man Adası konusunda Kılıçdaroğlu mahkemeye gitti ve tazminata mahkum oldu.
Yine söylüyorum, kullandığım tüm belgeler yüzde yüz doğrudur. Zaten kimse de bunları yalanlamadı. Erdoğan'a teşekkür ediyorum tekrar bu konuyu gündeme getirdiği için. Erdoğan'ın oğlunun aldığı para... Kardeşi'nin aldığı para... Bu paralar neden gidip geliyor diye sordum. Dünürü Osman ketenci... Eski Özel Kalem Müdürü... Bütün bu para trafiğini belgelerle açıkladık. Belgelerin tamamını savcıya teslim ettik. Sahtedir dediler. Savcı araştırdı, doğrudur dedi. Erdoğan doğruysa istifa ederim demişti. Etti mi, hayır. Namuslu hakimleri görevden aldı, yerine militan hakimleri yerleştirdi. Sonra diyor ki haklı olsa tazminata mahkum olmaz. Ama ben haklıyım.
Bu para trafiği nedir diye sordum? Erdoğan 'Bu bir şirket satışıdır?' dedi. Yani doğruladı. Ama hâlâ iflas etmedi. Yine soruyorum, bu şirket hangi şirket? Senin ailenin 15 milyon dolarlık gelir elde etmesine hizmet sağlayan hangi şirket? Bu dümeni Türkiye Cumhuriyeti devletine vergi ödememek için çevirdi. Herkes vergi ödüyor, Erdoğan ailesi Man Adası'nda bu kumpas dolayısıyla 5 kuruş vergi ödemiyor. Ben bunları soruyorum diye yeniden tazminat davası açacaklarmış. Açmazsanız namertsiniz."
"Biliyorsunuz Beşiktaş'ta bir saldırı olmuştu. Orada ölenler için bir bağış kampanyası açıldı. 52 milyon lira para toplandı. Soruyorum bu para nereye gitti?
15 Temmuz şehit ve gazileri için para toplandı. Bu paralar nereye gitti?
Beşiktaş'ta 46 vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırıdaki bir aileye aylık bağlanıyor. 52 milyon lira para topluyorular, bağışladıkları para 121 lira 96 kuruş. Bütün anneleri sesleniyorum; anne çocuğunun üzerine titrer. Terör dolayısıyla bir anne çocuğunu kabul etmiş ve 121 lira maaş bağlanıyorsa, bu Saray'da oturanlara bir ders verin! Aile boyu mal götürüyorlar. Açlık, yoksulluk, sefalet nedir bilmiyorlar. Diyorlar ki bunu sorma. Ben sorunca kızıyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını soracağım."
"Tank Palet Fabrikası'nı da sormuştum. Bunu da Katar'a ve Erdoğan'ın akrabalarına verdiler. Geçen 'Bu Talip Öztürk kimdir?' diye sormuştum. Erdoğan ailesi Türk savunma sistemini ele geçirmek istiyor. İhalesiz, 25 yıllığına Ethem Sancak'ın BMC'sine veriyorlar. Ethem Sancak çantacıdır! Asıl Erdoğan ailesidir burada... 25 yıllığına bedava veriliyor. Talip Öztürk dedim Erdoğan'ın sesi çıkmıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar ben bunları anlatmak zorundayım.
Siyaseti zenginleşme aracı olarak gören bir siyaset anlayışına ihtiyacımız yok. Devletin en büyük fabrikalarını kendi ailesine 5 kuruş para almadan veriyorsa bunun adı peşkeş çekmektir. Katar ülkesine verdiler. Bana söyleyin dünyanın hangi ülkesinde bir silah fabrikası başka bir ülkeye verilir?"
Hürriyet gazetesinin 45 çalışanını işten attılar. Niçin? İşletmesel nedenler... Aslında gerçek neden sendikalı olmaları. Anayasa'da olan bir hak bu...
Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da ayrılmaya zorlanamaz. 45 çalışanı işten attın. Ee haklarını ver. Bunlar yıllarını verdiler gazeteye. Haber peşinde koştular... İşten atıyorum kıdem tazminatı yok! Neden yok!"
"Ahilik Haftası her yıl kutlanır Kırşehir'de. Ahi Evran sadece bizim dünyamızda değil tüm dünyada saygı gören bir insandır.
Esnafın etik değerlerini belirleyen Ahi Evran'dır. Her yıl etkinlikler düzenlenir. Bu yıl bunları bir telaş sardı. Kırşehir'de Belediye Başkanı CHP'li diye Konya'da kutladılar. Merak ediyorum İstanbul'un Fethi'ni nerede kutlayacaklar! Herhalde İstanbul'un Fethi'ni de Bursa'ya alırlar."
"Engelli vatandaşlarımız aramızda. Hepimiz her an engelli olabiliriz. Hayatımızı bir engelli vatandaş olarak sürdürebiliriz. Sosyal devletin temel unsurlarından birisi herkese sosyal güvenliği vermektir. Anayasamız engeliler için özel bir düzenleme yapmıştır. 61. maddedir bu. Devletin aldığı tedbirler hangileri? Az önce Turan Başkan konuşurken dedi ki devlette boş engelli kadroları var ve doldurulmuyor. Ben de biliyorum devlette 14 bin engelli kadrosu boş.
Parlamento yasa çıkarmış mı, evet çıkarmış. Kamuda ve özel sektörde şu kadar engelli çalıştıracaksın. Engellilerin yanında olduğu söyleyen AKP iktidarı neden bu 14 bin engelli kadrosunu boş bırakıyor! Gelip bize yalvarsın diyorlar. Engelliler de alın teri dökmek, sosyal devletten faydalanmak istiyor.
9 buçuk milyona ulaşan engelli vatandaşımız var. Dünyanın her ülkesinde engelliler var ve onlar için pozitif düzenlemeler var. Biz de yapmışız düzenleme. 17 yıldır iktidardalar, engelli kadrolarını doldurmuyorlar. Neden boş tutuyorsunuz?
Bundan sonra bütün engellilerden ricamdır; artık bu iktidara ders vermenin zamanı gelmişti. Engelliler komisyonunun 2018'de BM'ye sunduğu bir rapor var. Eğitimde erişebilirlik koşulları sağlanmadığından engellilerin okuldan ayrılma oranı yüksektir. Engelliler bir yandan da toplumdan dışlanıyor. Benim engelli vatandaşlara sözüm var; sizi bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı kılmak boynumun borcu. Engelliler bütün engellere rağmen dünya çapında büyük başarılara imza atıyor. İmkan sağlandığı zaman engelliler önündeki tüm potansiyeli değerlendirecek güce sahiptir. Yoksa herkes engellidir. Engelli diyor ki iş verin ben çalışacağım, üreteceğim, helal para kazanacağım kendime bakacağım. Siz engel oluyorsunuz. Başkaları kazansın, başlaları malı götürsün. Onlar malı götürme değil alınteri ile kazanmak istiyor."
"Bir torba yasa gelmişti, termik santrallarla ilgili düzenlemeler vardı. Bizim arkadaşlarımız itiraz etmişti. Bunlara baca takın sorunu çözün diye. Dinlemediler, dediler ki 2.5 yıl daha erteledik. Sonra Erdoğan bunu veto etti. Memnunuz veto ettiği için. Ama merak ettiğim şu; önce el kaldırıp onay verenler nasıl sonra alkış tutuyor! Bunlara akıllarını Saray'a kiralamış kişiler denir. Bunun baş aktörlüğünü de Kahramanmaraş AKP milletvekili yapıyor. Benim vekillerim tüm zaralarını anlattı, hayır dedi. Şimdi Erdoğan veto edince... Bir milletvekili iradesini Saray'a kiralandıysa bunlar yaşanır. Biz iradesini Saray'a kiralamış vekil istemiyoruz."
"Asgari ücret görüşmeleri başladı. Anayasal bir durum asgari ücret. 55. madde diyor ki; ücret emeğin karşılığıdır.
Güzel bir şey oldu, tam 39 yıl sonra 3 işçi konfederasyonu bir araya geldi. Bunu ben işçi sınıfı açısından çok değerli buluyorum. 6 buçuk milyon asgari ücretlinin hakkını savunacaklar. Asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü karşılığında gıda, konut, giyim sağlık eğitim, sağlık, ulaşım ve kültür ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde verilmesi gereken ücrettir.
Açlık sınırı 2100 küsür lira. Şu anda asgari ücret açlık sınırının altında. Türk -İş 2580 TL olsun diyor. Asgari ücret 2600 TL olmalı. Ama ben adım gibi eminim, sendikalara şunu diyecekler; haklısınız ama para yok. Bizim sendika başkanları da umarım bu palavraya inanmaz."
"Anayasa Mahkemesi adaletle ilgili önemli bir karar verdi. Güvenlik soruşturması yapıyorsun, kusura bakmayın ben bunu iptal ediyorum böyle saçma şey olmaz dedi. Kimden alacaksınız bu bilgileri vs. bu konuda düzenleme yok. KHK'ler ile 125 bin kamu görevlisi işten çıkarıldı. 8450 kişinin geri dönüşünü kabul etti OHAL komisyonu. Barış için Akademisyenler'den 406 akademisyen beraat etti. Peki sonuç? Bu akademisyenleri görevine başlatmıyorlar. Hani mahkeme kararına uyulacaktı?
Birgün gazetesi hepimizin bildiği bir gazete. Ona da FETÖ’cü soruşturması açtılar. Savcı ne diyor: Şüphelilerin, yani Birgün’de yazanların örgüt ile hiyerarşik bağlarının olmadığı, yani terör örgütü ile hiyerarşik bağları yok… Geçmişte örgüt aleyhine çok sayıda haber yaptıkları anlaşılmıştır. Ee zaten karşılar! Onu da söylüyor savcı. Devam ediyor: Toplanan deliller uyarınca kast unsurunun taktiri mahkemeye aittir. Yani aradım, bir suçlu bulamıyorum. Delil bulamıyorum, ama talimat geldi. Bunu mahkemeye vereceğim. Ben bir şey yapamıyorum. Sen bir bak Allah aşkına, ceza ver buna da biz de kurtulalım bu işten. Gidiyor mahkemeye. Mahkeme de bakıyor, savcının iddianamesinde bir delil falan yok. Mahkeme de şöyle bir karar veriyor: Gazetecilerin üye oldukları dernek ve sendikaların araştırılmasına, hatta kaldıkları otellerle o otelin diğer konuklarının örgüt ile bağlantılarının olup olmadığına… Yani bir otele gitmişsin, o otelde birisi varsa bunların bağlantısı var mı yok mu ona bakın diyor. Televizyon aboneliklerine bakın diyor. Bakıyorlar suç yok. Ama talimat gelmiş, ceza vermeleri lazım. Böyle adalet olur mu Allah aşkına!
FETÖ ile düne kadar bunlar kol kola gezmiyorlar mıydı? Beraber gezmiyorlar mıydı? Yalvarmıyor, yakarmıyor muydu, ‘Türkiye’ye gel’ diyordu. Ee ne oldu? Aynı suçlama Doğan Akın için de var. Gazeteciler için böyle kendilerine göre kumpas kuruyorlar.
Osman Kavala 763 gündür hapiste...
Ve Selahattin Demirtaş... Seversiniz sevmezsini... Haksız ve hukuksuz yere hapiste yapıyor. Sebebi "Seni Başkan yaptırmayacağız" demiş olması.
Demirtaş beraat ediyor. Başka bir davadan hapsetmeye devam ediyorsunuz. Selahattin bey rahatsızlanmış ve gecikilerek hastaneye kaldırılmış. Acil şifalar diliyorum.
Adil Öksüz'ün yerini biliyoruz diyorlar. Eee git getir o zaman! Biz kontrollü darbe dedik ve belgelerle ispat ettik. Rapor hazırlandı. Korkularından raporu yayımlamıyorlar. Adil Öksüz gerçeği de var orada.
15 Temmuz darbe girişimini 20 Temmuz darbesiyle başka bir yere taşıdılar. 20 Temmuz'da sivil darbe yaptılar.
82 milyon vatandaşıma sesleniyorum; beraber güzel bir Türkiye'yi inşa edeceğiz."