Kemal Okuyan: Halkın kaynaklarını kendi çıkarları için kullanan mekanizmaları bu ülkeden temizleyeceğiz

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Kampana News'te gazeteci Canan Kaya ile Sabah Gündemi programına konuk oldu.
Kemal Okuyan: Halkın kaynaklarını kendi çıkarları için kullanan mekanizmaları bu ülkeden temizleyeceğiz
2023-04-06 10:12:52   Güncelleme: 2023-04-06 10:12:52    

TKP’nin seçim öncesi 9 Nisan Pazar günü saat 15.00’te Ankara Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştireceği Büyük Halk Buluşmasıyla ilgili de bilgi veren Okuyan, Adayları örgütlerimiz kendileri belirlediler ve aday belirleme çalışması çok erken başladı. Ankara'da 9 Nisan'da yapacağımız toplantı sadece bir aday tanıtım toplantısı değil. Ağırlıkla bir yol haritası belirleyeceğiz dedi.

'Yoksul mahallelerde hayat başka türlü akıyor'

Kemal Okuyan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:

Anketlere, yüzdelere indirgenmiş durumda seçimler ve biz memleketin gerçek meselelerini konuşup bu doğrultuda örgütlenmek, mücadele etmek istiyoruz. Seçimler yüzdelere, anketlere sıkıştırılan tablonun bir parçası değil.

Ancak seçimlerde bu genel tabloda TKP dışında herkes var. Popülerlik kazanmış insanların görev üstlenmesi iyi bir şeydir. Ancak burada bir siyaset iddiası taşıyorsanız bunun doğrultusuyla yarattığınız popülerlik arasında bağ ararsınız. Herkes için bu geçerli değil tabii. Bu sağlıklı bir şey değil ve siyaset popülerliğe sıkıştırılmış oluyor. İçerik gidiyor. Emekçiler ülkede hep siyasi partilerin dışında tutulmaya çalışıldılar. Parlamentoda halk temsil edilmedi. Sol partilerin görevi bunu yapmak öğrencileri, emekçileri, küçük esnafı parlamentoya taşımalı. Emekçi halkın öne çıkması bizim için asıl hedeflenmesi gereken şeylerdir, biz bunu öne çıkarttık. Yoksul mahallelerde başka türlü akıyor hayat ve TKP oranın bir parçası olmaya çalışıyor.

'Cumhurbaşkanının eline para destesi alıp dağıtması çürümedir'

Yıkıcı bir deprem yaşandı ve unutturmaları mümkün de değil aslında. Ağır tablo sürüyor, sorunlar derinleşiyor. Depremin ilk günlerinde doğal olarak bir can derdi ortaya çıkmıştı. Sonra adım adım gıda, barınma, hijyen sorunları başladı. Şimdiyse derin bir yoksulluk baş gösterdi. Birçok kişiye hiç ulaşmayan yardımlar da kesildi. Bölgede büyük bir işsizlik var. Oraya gittiğinizde alışılmış anlamıyla siyaset konuşmak zaten imkansız. Biz baştan beri parti olarak dayanışmanın bir parçası olarak insanlara depremin bu kadar yıkıcı olmasının nedenlerini ve alınması gereken önlemleri anlatıyoruz. Seçimin heyecansız gitmesinin nedeni deprem değil zaten Türkiye'de siyaset artık halkın için yapılmıyor. Bu muhalefet için de geçerli. Cumhurbaşkanının eline para destesi alıp vatandaşlara dağıtması siyaset değil, çürümedir.

'Seçim güvenliğine karşı masa başında değil sahada önlem alabilirsiniz'

Kemal Okuyan, seçim güvenliğinin sağlanması konusundaki soruya, Anketler dolaşıyor ortalıkta. Burada da halk yok. Halk olmayınca devreye seçim güvenliği kaygısı giriyor. Evinde oturan, edilgenleştirilen kişi kaygı yaşar, bir şeyin parçası olamaz. Bu insanlar çaresizler. Kendisi gibi olan insanlarla bir araya gelip örgütlü hareket etmiyorlar. Örgütlü hareket etmek muhalefet tarafından yıllardır kötüleniyor. 'Gidin oyunuzu kullanın' seçim güvenliği sağlayamaz. Seçim güvenliğini bazı partilerin bilgi işlem departmanlarına bırakırsanız nal toplarsınız. Seçmen kayıtları ve sandık güvenliği yani oyların çalınması asıl mesele. Bu parmak boyası ilkel gözükse de zorunlu aslında. Buna karşı masa başında değil sahada önlem alabilirsiniz. Biz TKP'ye oy vermek isteyen herkese diyoruz ki, 'Gelin oyları koruyalım'. Bu masa başında kalınca hiçbir işe yaramıyor yanıtını verdi.

'Bir itirazın arkasında halk yoksa bunun bir hükmü yok'

Okuyan şöyle devam etti:

Bu seçim yasası ve başta YSK olmak üzere kurumları seçimin meşruiyetini ortadan kaldıracak kadar vahim. Aday olamayacak bir cumhurbaşkanıyla seçime giriyoruz. Normalde muhalefetin 'Seçimlerin meşruiyeti yoktur' diye resti çekmesi gerekiyordu. 'Normalleşme', 'yumuşak geçiş' diye her tür tavizi vermeye çalışan bir muhalefet var. YSK'ya bakınca görüntüde dahi tarafsız olmayan bir kurum karşımıza çıkıyor. Parmak boyasını dahi gündeme getiremediler. Ortada sağa sola çekiştirilmesi çok kolay bir seçim mevzuatı var. Biz tek başımıza bu seçimleri boykot edemeyiz ama normalde bunun yapılması gerekiyordu. Bu duruma gelindikten sonra yapılan tartışmaların hükmü yok. Hukuk mücadele aracıysa burada da halkın gücüne yaslanmak gerekiyor. Kime güveneceksiniz? Halka güveneceksiniz. Bir itirazın arkasında halk yoksa bunun bir hükmü yok. Fransa'da da emeklilik yaşına karşı insanlar mücadele ediyorlar. Bunun yerine dilekçe mi vereceklerdi? Bunu kimse ciddiye almaz. Dolayısıyla bu halkı eve sıkıştırarak hak aramanın karşılığı yok.

'Büyük şirketler, uluslararası tekeller ve tarikatlar ülkeyi yok ediyor'

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin Türkiye'de damak tadı değişti. Koyun eti ucuz ama tercih edilmiyor, kokusundan dolayı sözleriyle ilgili soruyu TKP Genel Sekreteri şöyle yanıtladı:

Siyasi iktidarın üst düzey yetkilileri insanların yoksulluklarıyla alay etmeyi bıraksınlar. Bunun hesabını verirler. Bu çok ağır ve ilk kez olmuyor. Bunu büyük bir küstahlıkla da yapıyorlar. Dolayısıyla üzerine değerlendirme yapılamaz. Ne kuzu eti? İnsanların en temel ihtiyaçlarıyla ilgili her şey çok pahalı. Ülkenin ağır bir ekonomik sorunla karşı karşıya olduğu açık ama ekonomik kriz var diye ağzımıza dolanmış. Öte yandan bir kesim için bu yok, yoksullar için var. Türkiye'de derin bir hayat pahalılığı sorunu var. Düşük, asgari ücret artık bir norm haline geldi. Orta sınıf denilen kesim çok geniş ama işçi ücretlerindeki en küçük artışa 'Bunlar da çok şımardılar' refleksinin sonucu budur. Bazı ücretliler 'Ben işçi değilim' diye kendini avutmaya kalkarsa gün gelir onların da ücretleri düşer. Biz bunu yıllarca söyledik. Eğitilmiş işgücü olmak insanları kurtarmıyor. Artık onları da kapsayan bir yoksullukla karşı karşıyayız. Geniş kitleler artık bir var olma savaşı veriyor. Ancak patronların durumu kötü değil. Onlar deyim yerindeyse para basmaya devam ediyor. Biz yoksulluğun nedenlerini anlatıp çözüm yolu bulmaya çalışacağız. Bu büyük şirketler, uluslararası tekeller ve tarikatlar ülkeyi yok ediyorlar. 9 Nisan'da da biraz buraya odaklanıp, bü ülkede nasıl mücadele edileceğini anlatacağız. Halkın kaynaklarını kendi çıkarları için kullanan mekanizmaları bu ülkeden temizleyeceğiz.

Türkiye'de TÜSİAD'la hesaplaşmanız için bu düzende bir beklentiniz olmaması gerekir. Eğer bu düzende siyasi olarak bir yere yerleşeceğiz türü bir beklentiniz varsa TÜSİAD'la iyi geçineceksiniz, iyi-kötü tarikat ayrımı yapacaksınız. TKP böyle bir parti değil. Halkın içerisindeyiz, örgütlüyüz. Sözümüz açık. Oy kazanmak ya da medyada yer almak için kimseye yaranmak zorunda değiliz. Kendi doğrularımızla yoksulların temel nedenlerini göstermek zorundayız. Nüfusun yüzde 1-2'sinin keyfi sürecek diye neden halkın acı çekmesine göz yumalım ki? Mesele bundan ibaret.

'TKP emekçi halkın sesini parlamentoya taşımak için elinden geleni yapıyor'

Canan Kaya'nın TKP'yi Meclis'te görebilecek miyiz? sorusuna Okuyan şöyle yanıt verdi:

Önümüzde 40 gün var. Bu sürede TKP, dostları her şeyi yapacaklar. Biz bir ittifakın içerisindeyiz. Yüzde 7'ye indirildi ancak bir baraj engeli var. TKP'nin tercihi var. TKP ittifakı girdiği unsurlara inanmak zorundadır. Şu anda SGB temel ilkelerde birbiriyle anlaşan partilerden oluşuyor. İttifak böyle oluşur ya da sadece belli konularda yaparsınız. Ancak Meclis'e girmek için ittifak yapılmaz. TKP kendi varlığını güçlendirmek, emekçi halkın sesini parlamentoya taşımak için elinden geleni yapıyor. Bunu bu seçimde göreceğiz.

'Yetmez ama evet' döneminin, AKP'nin cilalanma döneminin en parlak iki gazetecisi Yeşil ve Sol Parti'den aday. Biri Hasan Cemal biri Cengiz Çandar. Bu o partileri, kişilerin tercihi. TKP böyle bir partiyle ittifak yaparak Erdoğan rejimine son vereceğiz derse halkı aldatmış olur. Erdoğan son 3-5 yıldan, 2015'ten ibaret değil. İktidara geldiği andan itibaren AKP bu ülke için bir tehdittir. Bana göre Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibi isimlerin siyaset yapma ehliyeti dahi yoktur. O kadar büyük kötülük yaptılar ki bu ülkeye. Başka şeyleri, ilkeleri bir kenara bırakıyorum. İttifakta bir güven ilişkisi olması gerekir. Yalnızca Meclis'e girmek için ittifak yaptığınızda kısa erimde başarıya ulaşırsınız ancak uzun erimde her şeyinizi yitirirsiniz. TKP laiklik, bağımsızlık, cumhuriyet değerleri, işçi sınıfının çıkarlarını bir kenara bırakıp bir ittifakın içerisine giremez. Girerse kendi bağımsızlığını ve inandırıcılığını yitirir. TKP Meclis'e girecek, kendi kaynaklarımızla. TKP'ye son dönemlerde artan bir ilgi var.

'Türkiye'nin her yerinde faaliyet gösteriyoruz'

TKP sağ seçmenden oy alabilir mi sorusunaysa Okuyan şu yanıtı verdi:

TKP yalnızca oy alma değil, AKP'li ve MHP'li ailelerden üye de kaydediyor. Büyük bir kopuş var. Bu insanlar çeşitli nedenlerle yıllarca sağ partilere gönül vermişler. Biz bunlarda siyasal değişiklik yaratamayacaksak ne için varız? Bu durum yoksullukla depremden önce değişmeye başlamıştı. Depremden sonra burada bir kırılma yaşandı. TKP depremde sonra yalnızca medyada değil yerleşim yerlerinde var oldu. Deprem çoğunlukla muhafazakar yerleşim yerlerinde meydana geldi. TKP pek çok yerleşimde kendisini eskiden ülkücü ya da İslamcı olarak nitelendiren çok sayıda dosta, üyeye sahip. Yıllar hatta belki asırlar alacak bir değişim ne yazık ki bu şekilde ama 1 dakika içerisinde gerçekleşti. Şu anda Türkiye'nin her yerinde faaliyet gösteriyoruz, giremediğimiz hiçbir yer yok. Çok sayıda yer açıyoruz. Binalarını, arazilerinde yerlerini bize veren insanların desteğiyle buralarda yer alıyoruz. TKP muhafazakar seçmenin ilgisini çekmiş durumda.