Karar TV’de Taha Akyol ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'nin başörtüsü ile ilgili Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili şunları söyledi:
"Önce hazırladıkları teklifi görmemiz lazım. İçinde başka maddeler var mı yok mu bunlara bakacağız. Kadının kılık kıyafetiyle siyaset uğraşmamalı. Biz siyasetin istismar etmemesi için kanun teklifi verdik. Onlar anayasa teklifi verelim dediler. Getirdikleri anayasa teklifini göreceğiz. Önce kendi içimizde gelen teklife bakacağız. İlla karşı çıkalım şeklinde hareket etmiyoruz. Biz sorunu Türkiye'nin gündeminden çıkarmak istiyoruz. Türkiye'nin gündemi bu olmamalı. Ülkeyi nasıl büyütmeliyiz ülkenin gündemi bu olmalı. O yapay sorundan Türkiye'yi çıkarmak istiyoruz. Eğer bizim dediğimizi yapıyorlarsa memnun oluruz.
Erdoğan bizim teklifimizin üzerine anayasa çıkışıyla gelerek, yine başörtüsünü istismar etme yolunu seçti. Vay sen nasıl başörtülülerin kılık kıyafetiyle uğraşmıyorsun diyor. Niye itiraz etmiyorsun diyor. Bizim amacımız bu alanı tümüyle siyasetin dışına çıkarmak. Ben eminim ki bu teklifin içinde bir değil bir kaç madde olacak. Erdoğan ben nasıl bunu siyasete malzeme yaparım diye düşünüyordur. Orban'ın Macaristan'da yaptığını Türkiye'de yapmak istiyor. Kaç madde geleceğini bilmiyoruz. Geldikten sonra ona göre karar vereceğiz. Bizim yasal önerimize ters düşmüyorsa altına imza atarız. Referanduma götüremezler. Başörtüsüne itiraz eden yok ki..."
Bütçe görüşmelerine Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılmamasıyla ilgili olarak,"Yasayı değiştirerek Cumhurbaşkanı'nın bütçeyi savunmasını kaldırdılar. Yerine yardımcısı geliyor artık. Kendi bütçesini kendisinin savunması gerekiyor" değerlendirmesi yapan Kılıçdaroğlu, 2023 bütçesi hakkında "Önümüzdeki aylarda bütçeye yeni ekler yapmak zorunda kalacaklar. İkili bir yapı var devlette, bir saray bürokrasisi ve bakan bürokrasisi. Yukarıda alınan kararlar aşağıya yansırken ya tam yansımıyor veya eksik yansıyor. Garip bir devlet yapısı ortaya çıktı. O nedenle bütçeler halka umut vermiyor artık" ifadelerini kullandı.
İktidarın zincir marketlere yönelik açıklamalarına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Devlet yönetiminde bir acziyet olduğu için bir suçlu bulmaları lazım. Eskiden hep CHP suçlu derlerdi. Artık onu da diyemiyorlar. Fideye zam, vergiye zam, akaryakıta zam, köprüye zam... Bunlar maliyetleri artırıyor. Devletin kurumları planlama yaparak bunların önüne geçmek için çalışacağına polisiye önlemler alıyorlar. Madem bu zincir marketler fiyatları yükseltiyor buna Rekabet Kurumu'nun bakması gerekir. Eğer fiyatlar artıyorsa ceza kesersiniz. Buna kimse itiraz etmez. Siz bunları yapmıyorsunuz 3 firma var özellikle bir firmaya saldırıyorsunuz. Bunlar doğru değil. Belediye zabıta memuruna git ceza ver diye talimat veriyorlar" dedi.
Enflasyonun baz etkisiyle düşmesini değerlendiren Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Hayatın gerçeği şu, ben bir tüketici olarak markete gittiğimde domatesin fiyatı düşmediyse enflasyon düşmemiş demektir. İşin özeti vatandaş markete manava gittiğinde fiyatların düşüp düşmediğidir. O düşme fiyat artış hızının yavaşlaması anlamına geliyor. Enflasyonda artış sürüyor. Üretici fiyat endeksiyle tüketici fiyat endeksi arasında uçurum var. Üretici maliyeti çok yüksek yüzde yüzün üzerinde. Sonuçta üreten kişi üzerine kar ekleyip bunu yansıtmak zorunda. Fiyatlar mecburen yükselecek. Hayatın gerçeği fiyatın düşmediğini markette pazarda göreceksiniz.
Fiyat istikrar komitesi kurdular. Ne oldu? Hiçbir fiyatın düştüğünü gördünüz mü? Peynir fiyatı ilk kez et fiyatını geçti. Şunu kabul edelim Türkiye öngörülebilir bir anlayışla yönetilmiyor. Günübirlik kararlar alınıyor.
Merkez Bankası'nın görevi enflasyonu önlemek ama yasalara uymuyor. Faizi düşürdük diyorlar yüzde 9'la kimse faizle kredi alabiliyor mu? İlk kez ödenen faizler borcu aştı. Borç yüz liraysa faizi 110 lira oldu. Böyle garip bir tabloyla karşı karşıyayız."
Kılıçdaroğlu, Altılı Masa'nın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için anket yapacağı iddialarına yanıt veren MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, "Ankette kim çıkarsa ona karar verelim, siz de katılır mısınız dediler. Ben henüz cevap vermedim. Eğer birisi ankette bana gelirse, siz bu ankette kimse evet dersiniz derse, tercihim sınıf arkadaşımdan yana olur" açıklamasına ilişkin olarak,"Gazeteciler sordu herhangi bir yorum yapmadım, bugün için de bir yorum yapmayı doğru bulmam. Sınıf arkadaşıyım zaten, aynı okulda okuduk aynı dönemde mezun olduk. O dönem görüşmemiz olmadı, özel bir yakınlığımız olmadı. Derslerine devam eden çok iyi çalışan bir öğrenciydim. Sınıfın çalışkan öğrencilerinden biriydim, Devlet Bey de bunu görmüş olacak" dedi.
"Parlamentoda zaman zaman gerginlikler oluyor ama bir süre sonra sükunet oluyordu. Bu sefer farklı bir şey oldu. AK Partili vekil parmağına muşta gibi taktığı yüzükle saldırdı. En azından özür dile ama bunu da yapmadı. Böyle bir ortam 21. yüzyıla yakışmıyor. Böyle bir saldırı Meclis tarihinde ilk kez oldu. Bu suç üstü hali gerektiren bir olay. Savcıların hemen harekete geçmesi gerekiyordu.
Çok gerilimli bir siyasal atmosfer sadece siyasi partileri ve milletvekillerini değil sokaktaki vatandaşı da etkiliyor. Yumruk atan milletvekilinin AK Parti tarafından kınanmasını isterdim. Saldırıya uğrayan milletvekilinden özür dilenmesini isterdim."
TBMM Genel Kurulu’nda İyi Parti ve AKP milletvekilleri arasında çıkan kavgada; AKP Milletvekili Zafer Işık, İyi Parti Milletvekili Hüseyin Örs’ün başına yumruk atmıştı.
Örs’e saldırarak yoğun bakıma kaldırılmasına neden olan AKP'li Işık, "Genel Kurul’da zaman zaman böyle şeyler olur, özür dilemeyeceğim" yorumunu yapmıştı. Örs'ü ziyaret eden AKP'li milletvekillerinden Mustafa Elitaş,''Vekillerin birbirini tahrik etmeleri değil, hepimiz bu ülkenin insanıyız. Ağız dalaşı olabilir ama fiziki bir şey olmaması lazım. Meclis'e yakışmayan görüntüler'' ifadelerini kullanmıştı.
Altılı Masa ile ilgili açıklama yapan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Var olan sistemin değişmesini istiyoruz. Bunun içinde anayasa değişikliği gerekiyor. Bizi bir araya getiren temel etmen, var olan sistemin değişmesi. İlk çalışmayı bu sistemi nasıl değiştiririz üzerine yaptık. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin esaslarını belirledik. Bu esasların ileride bir tartışmaya zemin açmaması için kanun maddelerini yazdık.
Demek ki hükümet olurken uzun sürecek tartışmaları daha hükümet kurmadan tartıştık ve önemli mesafe aldık. Şimdi sıra hükümet programına geldi. 72 maddeden oluşan yapacaklarımıza dair program hazırlıyoruz. İktidara geldiğimizde ne yapacağımız o gün belli olacak. Hazırlıklarımız büyük ölçüde tamam. Bir sonraki toplantıda bunun yüzde 95'i bitmiş olabilir.
6 ay içinde topluma nefes aldıracağız. 1 yıl içerisinde ekonomide toparlama dönemi başlayacak. Hem bizim hem de yabancı işverenlerin Türkiye'de yatırım yapacağına inanıyoruz. Çünkü önlerini görmüş olacaklar. Aldığımız ekonomik kararların ne kadar doğru olduğunu ifade edeceğiz. Ekonomiyle ilgili çalışmalar altılı masanın bu toplantısında bitmeyebilir. Ama bir sonraki toplantıda kesin biter. Artık 15 günde bir toplanacağız. Çünkü seçim geliyor.
Benim şahsi kanaatim ekonomiye ilişkin 1,5 yıl içinde pek çok sorun çözülür. Vatandaş ve işveren yapılan işleri görür ve bir güven oluşur. AB'nin demokratik standartlarını ülkemize getirmek istiyoruz. O haklara bizim halkımız da sahip olsun. Bu konuda da görüş birliğimiz var. Bu koşullar oluştuğu takdirde ülkeye ciddi yatırımlar gelecek. İngiltere'de de iş insanlarıyla bunu görüştüm."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İkinci Yüzyıla Çağrı” başlıklı programı ile ilgili soruya ise şu cevabı verdi:
"Türkiye bir 100 yılı devirdi. Geçen yüzyılın içerisinde büyük olaylar oldu. Başbakanlar, bakanlar idam edildi. Gencecik evlatlarımız öldürüldü. Türkiye'nin buradan çıkması lazım. Türkiye'nin 5 temel sorunu olduğunu söyledik. Türkiye'nin bu sorunları aşması lazım. İkinci yüzyıla çağrı böyleydi. İkinci yüzyılı vizyonu ise temelini bu çağrıdan alıyor. Yine 5 temel sorunu var Türkiye'nin ve bunu bilimle, akılla, devlette liyakatla çözmesi lazım. Türkiye'de 5 temel sorun var bunlar; demokrasi, ekonomi, dış politika, toplumsal sorun ve Türkiye'nin bilgi çağını yakalaması lazım. 5 kolonumuz var bunların ilki endüstriyel dönüşüm. Türkiye'nin artık katma değeri yüksek ürün üretmesi lazım. O kulvara Türkiye girmezse, katma değeri yüksek ürünler üreten ülkelerin pazarı haline geliriz. Hepimizde cep telefonu var ama hiçbiri Türkiye'de üretilmiyor. İkinci kolonumuz; nitelikli iş gücü. Teknoloji liseleri kuracağız. Bu üniversitelere yansıyacak, üniversiteler bilgi üretecek. Üçüncü kolonumuz enerji. Enerjide Rusya'ya bağlıyız. Cumhuriyet tarihinde ilk kez enerjide bu kadar bir ülkeye bağlıyız. Şanlıurfalılara söz verdim. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesini bize verin, güneş enerjisini kuracağım" dedim. Bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim. Artan elektrikten de ayrıca para kazanacaksınız. Erdoğan da "Elinden tutan mı var yap" dedi. Şanlıurfa'yı versinler yapacağız, Denizli'de bunu yapıyoruz. Denizli'de bir belediyemiz yaptı, her şeyi bitirdi yakında kurdele kesmeye gideceğim."