Öte yandan AKP'nin Gara'da verilen şehitler nedeniyle yönelttiği "milli birlik beraberlik mesajı verilmeliydi" eleştirilerine Kılıçdaroğlu, "Trump telefon ettiğinde papazı teslim eden kişiye halâ oy verip de hala milli birlik ve bütünlükten bahsediyorsanız, kusura bakmayın. Orada yollarımız farklıdır."
Kılıçdaroğlu, Bursa İl Dernekleri Federasyonu üyesi dernek başkanları ile video konferans toplantısıyla görüştü. Kılıçdaroğlu siyasetin görevinin memleketi kalkındırmak ve yurttaşlara iş, aş sağlamak olduğunu söyleyerek, “Biz bu görevi bıraktık ‘Sen Kürt müsün, Türk müsün, Laz mısın, Alevi misin, Sünni misin?’. Arkadaş sana ne. Sen şu soruyu bana sor. Senin çocuğunu işi var mı, yok mu? İyi okula gitti mi, gitmedi mi? Vatandaşın da bu soruları sorması lazım” dedi.
Anayasa’nın ikinci maddesini sosyal devletten bahsettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, yurttaşların ekonomik ve sosyal sorunlarını çözme görevini devlete verildiğini kaydederek, “Bu esnafa, okula ‘kapat’ diyorsan o zaman oradaki ekonomik sorunları gidereceksin. Devlet olarak gidermek zorundasın, görevin. Efendim ‘Param yok’, ne demek yok. Para var. Nerede ne kadar kullanılacağına siyaset kurumu karar verir. Esnaf dükkanını kapatıyor, sorunlarla karşılaşıyor ve sorunlar giderilmiyorsa dönüp hükümete sorması lazım ‘Benim sorunumu niye gidermiyorsun?’. Sen bana 3 ayda veriyorsun bin lira. 3 bin lira benim çoluk çocuğumu ihtiyacını bir tarafa bıraktım, elektrik, su ve doğalgazı bile karşılamaz” diye konuştu.
Güçlendirilmiş parlamenter sistemden bahseden Kılıçdaroğlu, bu sistemde yetkinin bir kişiye değil 3 ayrı yere verilmesini öngördüğünü belirterek, sistemi şöyle anlattı:
“Yasama organı, TBMM millet adına vatandaşlar seçilmiştir. Millet adına karar alır, kanunlar çıkarır. İki yürütme organı, kanunları uygular. Bütçeyi, kanunu Meclis çıkarır. Bütçedeki paranın harcanmasını yürütme organı uygular. Üçüncüsü yargı organı, Meclis’in çıkardığı kanunlar, yürütme organını yaptığı işler yasalara uygun mu değil mi bunu inceler. Vatandaş haksızlığa uğradığında hakkını aramak için yargı organına başvuracak. Yargı tarafsız, bağımsız olmalı, hukukun üstünlüğüne göre karar verebilmeli. Eğer bunları yapabilirsek parlamento güçlü olmuş olur.”
Kılıçdaroğlu, esnafın pandemi döneminde aldığı kredilerin faizlerinin tamamının silinmesi gerektiğini vurgulayarak, “Hem faizi alıyorsun, sonra yenilerken yüksek faizle yeniliyorsun. Bu ne oldu, borç gene benim sırtımda borç. Sosyal devlet bana yardım mı yaptı?” dedi.
Kılıçdaroğlu, emekliye gereken maaş zammının yapılmadığını ifade ederek, şunu ekledi:
“Niye zam yapmıyorlar. Madem verdiniz, enflasyon var. Diyorlar ki ‘1500 liranın altında aylık alan kimse yok?’. Yüzbinlerce kişi var 1500 liranın altında aylık alan. Ama istatistikleri açıklamıyorlar Kılıçdaroğlu görmesin diye.”
Milli birlik ve dış güçler konusunda en hassas partinin CHP olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, CHP’nin hiçbir egemen gücün gölgesinin Türkiye Cumhuriyeti üzerine düşmesini istemeyeceklerini vurgulayarak, şunları belirtti:
“Ama Trump telefon ettiğinde papazı teslim eden kişiye hala oy verip de hala milli birlik ve bütünlükten bahsediyorsanız, kusura bakmayın. Orada yollarımız farklıdır. Bir devletin başkanı telefon edecek, papazı vereceğim. Niye vereyim ya? Merkel telefon etti, hemen ertesi gün verdik. Bir de dönüp diyoruz ki ‘Bizde mahkemeler var’. Sonra dönüp diyorsun ki ‘Milli birlik’. Milli birlik şudur, papazı vermeyeceksin, bağımsız mahkemelerde yargılanacak. ‘Kusura bakma, benim ülkem bir telefonla teslim alınacak bir ülke değildir’ diyeceksin. Dedin mi? Demedin.”
“Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel bir eksikliği vardır, namuslu siyasetçi eksiktir Türkiye’de” diyen Kılıçdaroğlu, ülkede namuslu, cebine değil halka çalışan siyasetçiye ihtiyaç olduğunu söyleyerek, düzgün siyasetçiler olduğu sürece Türkiye’ni çözülmeyecek sorunu olmadığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, CHP’ye ‘PKK’lı’ suçlamasını yapıldığını hatırlatarak, “Yahu PKK’nın saldırdığı tek lider benim. Şavşat’tan Ardanuş’a giderken canımızı zor kurtardık. Bir er şehit oldu. Ama toplum unutuyor” dedi.
Dernek başkanları Kılıçdaroğlu’na sorunlarını şöyle anlattı:
-Eğitim kurumu çalıştırıyoruz. Her kurum gibi bizim de sıkıntılarımız büyük. 1 yıl gibi okulların açılmaması, pandemi nedeniyle bir açılıp bir kapanması nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor. Bursa’da benim bildiğim 4-5, Türkiye çapında bine yakın okul kapandı diye biliyorum.
-Pandemi boyunca emekliler hep kısıtlandı. Toplu taşımadan yararlanamadı. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz. Bir de sizin sayenizde milyonlarca emekli yılda iki bayram ikramiyesi aldı. Ama biz banka sigortası emeklileri bu haktan yararlanamadık. Birçok platformda dile getirdik ama hale hükümet bu konuda çok sessiz.
-Biz Meclis’imizde artık kavga istemiyoruz. Kavga değil de barışma, dayanışma, birliktelik olursa vatandaş olarak daha da seviniriz.
- Gençlik olarak 1995 yılından sonra şehirlere göç etmeye başladık. Tekrar köyü dönüşle alakalı bir çalışma var mı? Geldiğimizde 50 yaş ve üzeri buluyorduk köylerimizde, şu anda 60 yaş ve üzeri var. 250 haneli köyümde 50-60 hane gibi 60 yaş ve üzeri kaldı. Gittiğimizde açık kapı bulamayacak hale geldi.
- CHP’li değilim ama dik duruşunuz benim hoşuma gidiyor. Emekliye ikramiye konusunda büyük desteğiniz oldu, iki yıldır da devam ediyor. Kendilerine gelince maaş oranını yüzde 30-40’larda arttırıyorlar. Biz emekliye gelince bir şey yok.
- Ben kızımın bakış açısıyla size bu soruyu yöneltmek istiyorum. Çünkü biz gençleri önemsiyoruz. Gençlerin bakışı bizim geleceğimiz bakışı. Kızım diyor ki ‘Biz gençler olarak siyasilerimizin, büyüklerimizin bize örnek eylem ve söylemde bulunmasını istiyoruz. Çoğu zaman büyüklerimizin televizyon ekranlarında hoş olmayan eylem ve söylemlerini görüyoruz. Bu konuda 90’lı yıllarda siyasi genel başkanlarının televizyon programlarında çok güzel siyasi tartışma programları var ettiğini görüyor, duyuyoruz’. Bu anlamda usul ve üslup konusunda Sayın Genel Başkanımızın tavsiyeleri nelerdir?
- Hayvancılıkla ilgili büyük sıkıntımız var. Geçen yıl torbası 80 lira olan yem bu yıl 120 lira oldu. Geçen yıl et 40 liraydı, bu yıl 37 lira. Yani ette düşüş, yemde yükseliş.