Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde haftalık basın toplantısında gündemin öne çıkan başlıklarında değerlendirmelerde bulundu.
Karamollaoğlu, CHP'li Bolu Belediye Başkanı Özcan'ın sözlerini hakkında, “Maalesef ülkemizde bir belediye başkanının mültecilere yönelik sözlerinin son derece üzüntü ile karşılaştık. İnsanlar keyif için kendi memleketlerini bırakıp başka ülkelere göç etmezler. Mültecilerin su ve katı atık bedellerinin 10 kat artırılacağının ifade edilmesini hayretle karşıladım. Nasıl bir vicdan bunu sindirebilir?” dedi.
Tunus'ta Cumhurbaşkanı eliyle yapılan darbe girişimini kınayan Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, “Tunus halkının iradesinin askıya alınmış olması bizleri endişeye sevk etmiştir. Başbakanın görevden alınması ve meclisin faaliyetlerinin durdurulması demokrasiye vurulan bir darbe olarak algılanmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Temel Karamollaoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Birkaç haftadır yaşanan sel, heyelan gibi afetlerde yaralanan kardeşlerimize acil şifalar diliyorum, hayatını kaybedenlerin yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Umarım bu yaşananlar bir ibret vesilesi olur ve bu tip olaylara daha hazırlıklı davranılır.
2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda ülkemizi başarıyla temsil eden, farklı branşlarda elde ettikleri galibiyetler ve aldıkları madalyalarla göğsümüzü kabartan milli sporcularımızı canı gönülden tebrik ediyorum.
Tunus halkının iradesinin askıya alınmış olması bizleri endişeye sevk etmiştir. Başbakanın görevden alınması ve meclisin faaliyetlerinin durdurulması demokrasiye vurulan bir darbe olarak algılanmaktadır. Ümit ediyoruz ki Tunus’taki tüm olumsuzluklar bertaraf olur ve Tunus normal demokratik sürecin içine yeniden girer.
"CHP'li Özcan'ın sözlerini hayretle karşıladım, vicdan bunu sindirebilir?"
Ne yazık ki iktidarın sürecin en başından itibaren Suriye meselesinde takındığı yanlış tutumunun ve kontrolsüzlüğünün faturası savaştan ve yokluktan kaçan mazlum ve mağdur insanlara kesiliyor. Bir belediye başkanının mültecilere yönelik ayrıştırıcı sözlerini son derece üzüntüyle karşıladık. Mültecilerin su ve katı atık bedellerinin 10 kat artırılacağının ifade edilmesini hayretle karşıladım. Nasıl bir vicdan bunu sindirebilir? Millet olarak bizim aradığımız çözüm her şart altında insani ve vicdani olmak zorundadır. Bizi biz yapan asıl değer budur ve unutulmamalıdır. İnsana verilen değeri dünyaya hatırlatmak görevinden tarih boyunca vazgeçmedik bugün de vazgeçmemeliyiz. Çözümün siyasi olduğu açıktır. Avrupa, sayıları yüzü bile bulmayan mültecilere sınırlarını kapatırken, Türkiye’ye deyim yerindeyse rüşvet karşılığında mültecileri tutma görevi veriyor. Türkiye adeta Edirne sınırının ötesinde huzur bozulmasın diye kolluk görevi icra eden bir ülke olmuştur.
"İktidar, memuru geçim derdiyle baş başa bırakırsa tabutuna bir çivi de kendi çakmış olacak"
Bir memurun görevini hakkıyla yerine getirmesi aldığı ücretle geçimini rahat sağlayabilmesine bağlıdır. Alım gücü düştü, memurumuzun maaşı gün geçtikçe eridi. Hayat pahalılığı ve paranın değer kaybetmesi karşısında gücü tükenen memurların hayat standardı 2 yıl öncesine göre gözle görülür şekilde düştü. İktidar bu fırsatı iyi değerlendirmeyip memuru geçim derdiyle baş başa bırakırsa tamamlamak üzere olduğu siyasi ömrünün 2023’te kaldırılacak tabutuna bir çivi de kendi çakmış olacak.
"Kişi başı milli gelirimiz geriledi"
Fındık üretiminde dünyaya yetişiyoruz ama ne acıdır ki kendi üreticimizin imdadına bir türlü yetişemiyoruz. Tarımda fiyat belirlenirken göz önüne alınması gereken asıl meselelerden birisi de üreticinin girdi-çıktı maliyetlerinin karşılanması ve hiçbir surette zarar etmesine sebebiyet verilmemesidir. Türkiye'mizin fındık ihracatındaki 2-2.5 milyar dolar gelirini mutlaka 2-3 misline çıkaracak bir politika oluşturulması gerekiyor. 2013 yılında 13 bin dolar civarında olan kişi başı milli gelirimiz 8 yılda 23 bin dolara çıkması gerekirken 7.700 dolara kadar geriledi.
"Neden hızla borçlanıyoruz ve neden aynı hızla fakirleşiyoruz"
AB’nin, dünyanın gelişmiş 8 ülkesinin önüne geçeceğimizi iddia ederken şu anda biz Romanya, Bulgaristan, Sırbistan, Gabon ve Dominik Cumhuriyeti gibi ülkelerin gerisine düştük. Merkezi yönetim brüt borç stoğu son bir ayda 25,5 milyar lira arttı. Neden hızla borçlanıyoruz ve neden aynı hızla fakirleşiyoruz? Arkadaş, biz niye bu hale düştük diye soracak bir ekonomist yok mu etrafınızda. İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz ne yazık ki insanımızın belini her geçen gün daha da bükmektedir. Bu millet bu yoksulluğa mahkum edilmemelidir.
"Seçime değil geçime odaklanıyoruz"
Biz asgari ücret belirlenirken 10 yıllık planlar yapılmalı ve asgari ücrette açlık sınırı değil, yoksulluk sınırı hedef alınmalı diyoruz. İktidarda bulunanlara bunları çözüm yolları olarak gösteriyoruz. Seçime değil geçime odaklanıyoruz. İktidar bu söylediklerimizi yine görmezden ve duymazdan gelmeye devam ettiği taktirde; inanıyoruz ki milletimiz ilk seçimde Saadet Partisi'ni güçlü bir şekilde yetkilendirecektir. O zaman problemler nasıl çözülürmüş herkes görecek."
Biz Afganistan’da Amerika’nın üstlendiği ve başarıya ulaşamadığı görevi üstlenmemeliyiz. Amerika gibi Afganlar tarafından düşman ilan edilmemeliyiz.”