Kırmızı pantolonlu fotoğrafım üzerinden iğrenç bir saldırı başlattılar!

Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, bugün köşesinde, Taksim'deki "Onur Yürüyüşü" sonrası yazdığı tweetler nedeniyle sosyal medyada nasıl saldırıya uğradığını yazdı.
Kırmızı pantolonlu fotoğrafım üzerinden iğrenç bir saldırı başlattılar!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

LGBT Onur Yürüyüşü'nde "Polisin LGBT yürüyüşüne müdahalesi hem saçma hem gereksiz. Bu gerginliğe hiç ihtiyacımız yok." şeklinde bir tweet attığını söyleyen Kılıçarslan, "Bu tweeti atmamla birlikte, takipçilerimden muazzam bir tepki dalgası ile karşılaştım. En hafifi 'cinsel tercihimi' sorgulamak olan bu tepkilerin bazılarında insanı gerçekten çileden çıkaracak hakaretler vardı. Tabii bolca da Hazreti Lut kıssası göndermesi." diye yazdı.

Kılıçarslan şunları söyledi;

"Ey bu memleketin dindar, Allah'ı ve kitabını çok önemseyen çocukları. Günahtan nefret eder, günahı ortadan kaldırmaya çalışırsanız mesafe alırsınız. Günahkârdan nefret eder, günahkârı ortadan kaldırmaya çalışırsanız karşınızda size düşmanlıkta cahiliye dönemini bile geçmeye hazır azılı İslam düşmanları bulursunuz.

Ne Ramazan'a ne Şaban'a ne Receb'e saygı duymayan, sokaklarda Ramazan günü her türlü ahlaksızlığı sergileyen, insanları homofobik olmakla suçlarken iğrenç bir İslamafobi'nin bayraktarlığını yapan bu azgınlığın bu noktaya gelmesinde hiç mi suçumuz yoktur? Bu konuda üzerimize düşen her şeyi yaptığımızdan bu kadar mı eminiz?

Bana Hazreti Lut'un kıssasını anlatıp duran arkadaşlar. Hazreti Lut, kavminin helak olmaması için kaç yıl geceli gündüzlü tebliğ ve irşatta bulunmuştur, biliyor musunuz?

Eşcinsellikle devekuşu gibi kafamızı kuma sokarak, yaşadığımız toplumda eşcinsellik yokmuş gibi yaparak mı mücadele edeceğiz? Nerede kaldı nebevi metot? Nerede kaldı tövbe ve hidayet dilemek? Nerede kaldı, en azılı düşmanı Ebu Cehil'in bile defalarca ayağına gidip onu hak dine, doğru yola davet eden Muhammed(sav)'i taklit?

Gidin İsmailağa ve Menzil başta olmak üzere hangi dergâhların bu meselede nasıl güzel gayretler ettiğini görün. Emine Şenlikoğlu ablayı bulup 'abla sen kaç travestinin o yaşadıkları hayattan kurtulup namaza niyaza başlamalarına vesile oldun' diye sorun.

Gerçi haklısınız. Bütün bunları bir kez olsun düşünmek yerine, bütün bunları bir kez olsun düşünmeyi teklif eden adamları linç etmek daha kolay değil mi? Sana Allah'ın ve Resul'ünün yöntemini önermeye çalışan adama 'homo' der ve o şahane konforunla yaşamaya devam edersin. Sonra 'benim çocuğum niçin eşcinsel oldu' diye ağlamak yok ama. Sonra 'kendilerini AK eşcinseller olarak tanımlayan bu grup da (uydurmuyorum, meraklısı internetten bulabilir) nereden çıktı' diye inlemek yok ama. Anlaştık mı?

Ne diyordu İsmail Kılıçarslan: 'Biliyorum, beni mahalleden kovduğunuzda çok mutlu olacaksınız. Ama sırf yüzünüzdeki o iğrenç gülümsemeyi görmemek için bile olsa bu mahalleden gitmeyeceğim ulan. Başınızın belasıyım."