Kurtulmuş: Seçim tarihinin biraz öne alınması, bunun erken seçim olacağı anlamına gelmez

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, 'Seçim tarihini henüz net olarak söylemek mümkün değil ama belki zorunluluklar dolayısıyla seçim bir miktar öne alınabilir. Seçim takvimiyle ilgili bir düzenleme olacak. Biraz öne alınması bunun erken seçim olacağı anlamına gelmez' dedi. 
Kurtulmuş: Seçim tarihinin biraz öne alınması, bunun erken seçim olacağı anlamına gelmez
2023-01-15 00:30:41   Güncelleme: 2023-01-15 00:30:41    

Kurtulmuş, CNN Türk'te canlı yayınlanan Hakan Çelik'le Hafta Sonu programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

'Zorunluluklar dolayısıyla seçim bir miktar öne alınabilir'

Kurtulmuş, seçim tarihine ilişkin soruya, 'Seçim tarihini henüz net olarak söylemek mümkün değil ama belki zorunluluklar dolayısıyla seçim bir miktar öne alınabilir. Seçim takvimiyle ilgili bir düzenleme olacak. Biraz öne alınması bunun erken seçim olacağı anlamına gelmez' yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildikten sonra yapılan ilk seçim olması bakımından 2023 seçimlerinin önemli olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, 'Bir başka önemli kısmı, AK Parti'nin 20 yıllık icraatlarının halk tarafından ibra edileceği bir seçim olacak. Belki bunların hepsinden çok daha önemlisi, Türkiye'nin bir istikamet tayini seçimi olacak. Allah'ın izniyle 2023'te milletimiz hem 20 yılı ibra edecek hem de yeniden güçlü büyük Türkiye olma istikametinde Türkiye Yüzyılının kapılarını açacaktır' diye konuştu.

'HDP ile bir diyalog kanalı açılabilir mi?' sorusu üzerine Kurtulmuş, 'İçselleştirilmiş bir demokratik dili kullanmaları ve bu anlamda da HDP'yi bir Türkiye partisi haline getirebilme kararlılığı içerisinde olmaları lazım. Bu ilişkinin nasıl seyredeceği bizim tayin edeceğimiz bir şey değil, başlı başına öncelikli olarak HDP'nin tespit edeceği bir şeydir' değerlendirmesini yaptı. 

'Altı artılı masanın temel sorunu adayı tespit edememek değil'

Kurtulmuş, 'Altı artılı masanın temel sorunu adayı tespit edememek değil, temel sorunu ana fikirler etrafında bütünleşememektir. Altılı masanın önce odaklanması gereken konu, nasıl başkan seçecekler, seçtirecekler buna çalışmaları... İkincisi, önümüzdeki dönemde anayasayı değiştirebilmek için parlamentoda nasıl bir çoğunluk elde edecekler?' dedi.

Kurtulmuş, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın açıklamalarının sorulması üzerine, şunları söyledi:

'Siyasi yönelimleri çok farklı olan partilerin çok doğal olarak çıkacak adaya karşı yüzde 100 güvenle hareket etmeleri mümkün değil. Dolayısıyla herkes belli rezerv içerisinde konuşuyor. 'Seçilebilir aday, seçilemez aday' demek aslında 'İstediğim aday, istemediğim aday' demektir. Bu tartışmalar arasında en ilginç olanı, altı tane eş cumhurbaşkanının olacağı bir sistemi teklif ediyor olmaktır. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bir konu etrafında karar vereceksiniz, konseyde 6 üye var, ana konularda bunların imzalarını ya da mutabakatlarını arayacaksınız. Bu demokrasinin ruhuna aykırıdır. Yüzde 50+1 almış ve halkın oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanına, yüzde yarımlık, yüzde 1'lik bir partinin oy oranı ne olursa olsun yüzde 50+1 almamış olan birisi diyecek ki en az senin kadar benim de görüşüm önemlidir. Bu demokrasi değildir. Yani maalesef bu teklif edilen husus eş cumhurbaşkanlığı sistemidir. Mantık dışıdır, uygulanması imkan ve ihtimali yoktur.'

'Hiçbir şaibe olmadan bu seçimler olacak'

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, 'Bizim halktan gördüğümüz gidişat, Allah'ın izniyle 2023 seçimlerinde altı artılı masanın gösterdiği aday kazanamayacak. Türkiye'de parlamentoda AK Parti Allah'ın izniyle açık ara birinci parti olarak yine siyasetin belirleyen partisi olmaya devam edecektir' dedi.

Seçim güvenliğine yönelik soruyu Kurtulmuş, şöyle yanıtladı:

'Hiçbir şaibe olmadan bu seçimler olacak. Bu seçim katılım bakımından da çok yüksek bir katılımla olacaktır. Belki de en yüksek katılımın olduğu seçimlerden birisi olacak. Daha çok katılımın olmasını sağlayacak bir seçim tarihi belirlenecektir. Seçim kampanyasını güle oynaya demokratik bir şenlik içinde yapacağız. Siyasette lafı çok yüksek perdeden söyleyebilirsiniz. Burada bizim herkese tavsiyemiz herkes sözünü en üst perdeden söylesin. Karşı taraftakileri en yüksek perdeden eleştirsin ama hakaretin, ötekileştirmenin, aşağılamanın olmadığı bir seçim kampanyasının olmasını temenni ediyorum.'

F-16 ve F-35 tartışmaları

Kurtulmuş, 'ABD Kongresi ve yönetimi Türkiye'ye F-16 veriliş sürecini sürüncemede götürürse ve bunu Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğini destekleme şartına bağlarsa Türkiye'nin tutumu ne olur?' sorusu üzerine, şunları kaydetti:

'Türkiye'nin buradaki tavrı açık. Türkiye ilkeli bir dış politika izliyor. Bizim bu ülkelerin NATO'ya girişi konusundaki tavrımız bellidir. Biz sadece NATO üyeliğimizi böyle bir blöf kartı olarak da görmüyoruz. Diyoruz ki 'Terör örgütleriyle aranıza mesafe koyun, Türkiye'nin düşmanı terör gruplarını ülkenizde barındırmayın.' (F-16'nın) NATO üyeliğine bağlanması asla Türkiye'nin kabul edeceği bir durum değildir. Yani İsveç'in, Finlandiya'nın NATO üyeliğine girip girmeyeceğinin koşulunu Türkiye kendisi açısından ilan etmiştir.

İsveç'in başkenti Stockholm'de belediye binası önünde yapılan eyleme ilişkin de Kurtulmuş, 'Bu kadar hassasiyetleri ortaya koyuyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımızın maketini astıkları o çirkin, hain saldırıyı yapabiliyorlar. Ve bu saldırı karşısında bizim beklentimiz sadece demeç vermek değil. Kim bunlarsa onlar, görüntüleriniz var, hem de sizin en merkezi yerinizde yapmış, tutuklayın adamları, gözaltına alın, yargılayın, Türkiye'ye bunları iade edin' diye konuştu.

Kurtulmuş, 'Türkiye F-35'e sahip olmadan Yunanistan F-35'i alırsa Türkiye'nin tutumu ne olur' sorusunu da şöyle yanıtladı:

'Amerika'nın ne şekilde bu çifte standartlarını devam ettirebileceğinin kararını Türkiye verecek değil ama sadece bu dönemde değil her dönemde Amerika, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde çifte standartlı olmuştur. Zaman zaman çok açık bir şekilde Yunanlıları savunan bir tutumun içinde olmuşlardır. Yani zaten Türkiye'nin 'Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' noktasına getirilmesinde uygulanan bu çifte standartların Türkiye'ye karşı dost gibi görünen ama aslında asla dostça olmayan bu tavırların çok büyük katkısı vardır. Yani bizim Yunanistan'la baktığınız zaman -Amerika'yı, Avrupa Birliği'ni, bazı unsurları şöyle bir dışarı bırakın- Türkiye'nin Yunanistan'la kendi arasındaki sorunları çözemeyecek hiçbir meselesi yoktur. Bazı meseleler var halledemiyoruz ama çözülecek meseleler de çözülür.'