Savcılık mütalaasında beraat taleplerinin gerekçesi olarak şunları kaydetti:
Her ne kadar Diyarbakır Barosu’na bağlı olarak avukatlık yapan sanıklar, Ahmet Dağ, Ahmet Özmen, Cihan Ülsen, İmran Gökdere, Mahsum Batı, Muhammed Neşet Girasun, Nahit Eren, Nuşin Uysal Ekinci, Serhat Eren, Sertaç Buluttekin, Velat Alan hakkında ‘Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılama” ve ‘Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçunu işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de; yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, kullanılan ifadelerin kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikeyi ortaya çıkarmadığı, cebir, şiddet veya tehdit içermediği, yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi ifade özgürlüğü sadece memnuniyetle karşılanan zararsız veya önemsiz sayılan insanların kayıtsız kalabileceği bilgi ve fikirler için değil, aynı zamanda demokratik toplumu şekillendiren çoğulculuğun, hoşgörünün ve geniş fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik olarak saldırgan, şok eden, rahatsızlık veren veya ayrılık yaratabilen fikirler içinde uygulanabilmelidir’ kararı ışığında da bu kullanılan ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple sanıkların üzerine atılı suçların unsurları bakımından oluşmadığı anlaşıldığından, CMK'nin 223/2-a maddesi gereğince atılı suçlardan sanıkların ayrı ayrı beraatlarına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur
Mahkeme heyeti, savunmaların tamamlanmasının ardından açıkladığı kararında beraatlarına karar verdiği Baro yöneticilerine ayrı ayrı 10 bin 250’şer TL vekâlet ücreti ödenmesine de hükmetti.
Heyetin, savcılık mütalaasında olduğu gibi beraat kararlarının gerekçesini 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) Madde 223 2/a bendini oluşturan Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması”na dayandırdı.