Basına yönelik sansür konusunda yayın yasakları ve davalarla yetinmeyen AKP, yeni dönemde Meclis’i ‘güvenlik’ gerekçesiyle gazetecilere kapatmak üzere düğmeye bastı. Başkanlık Divanı’nda bugün görüşülecek eylem planında, gazetecilere saat 20.00’den sonra kulis yasağı getirilmesi öngörülüyor.
CHP: Destek yok
TBMM’de geçen dönem bazı basın mensuplarının akreditasyon iptaliyle yaşanan tartışmalar, AKP’nin kulis yasağına yönelik girişimiyle yeni dönemde de sürüyor. TBMM İdare Amirlerinin Meclis’te uygulanacak yeni güvenlik önlemlerini belirlemek amacıyla yaptığı toplantıda, basın mensuplarına kulis yasağı gündeme geldi. ‘Güvenlik Eylem Planı’nda ziyaretçilerin Meclis’e girişte kullandığı kart uygulamasıyla ilgili düzenlemeler de yer alıyor.
CHP’li İdare Amiri Tufan Köse, AKP’lilerin yasakçı yaklaşımına destek vermeyeceklerini söyledi. Köse, düzenlemeye itiraz ettiklerini belirterek, “Basın mensuplarıyla ilgili böyle bir yasağa destek vermemiz söz konusu olamaz” dedi.
‘Neyi gizleyeceksiniz?’
Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) de düzenlemeye tepki gösterdi. Kulis yasağıyla ilgili düzenlemenin ‘güvenlik eylem planı’ içinde önerilmesinin düşündürücü olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Akşam 20.00’den sonra TBMM kulislerinde gazetecilerin görmesi istenmeyen, gizlenecek olan nedir? Bu öneri, Meclis’te kamusal görev yapan parlamento muhabirlerinin basın özgürlüğünü engelleme riski barındırıyor” denildi.
Gazetecilerin Meclis’te halkın haber alma hakkı adına bulunduğu ve denetim görevi yaptığını belirtilen PMD, “Kamusal alan olarak kabul edilen Meclis kulisleri de bu çerçevede parlamento muhabirlerinin habere ulaşmalarında önemli bir işlev görüyor” dedi.
PMD açıklamasında, şu ifadelere yer verildi; “Kulisleri kapatmak, parlamento muhabirlerinin girişlerini sınırlamak parlamentoyu halka kapatmak demektir. Parlamentoda gazetecileri engellemek doğrudan halkın haber alma hakkını engellemenin yanı sıra demokrasiyi de engellemek ve güçsüz bırakmak anlamına gelir. Bu hem basın özgürlüğüne yönelik ağır bir darbeyi beraberinde getirebilir hem de halkın haber alma hakkının ortadan kaldırılmasına neden olabilecek ‘sansürcü’ anlayışlara zemin hazırlar.” (Sebahat Karakoyun/Birgün)