Mehmet Aslantuğ: Kızılay'ın kan sattığı, çadır sattığı döneme düştük
Habertürk televizyonunda canlı yayın konuğu olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Muğla Milletvekili Adayı Mehmet Aslantuğ, Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
Memleket Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin adaylığıyla ilgili değerlendirmesi sorulan Aslantuğ "Bu ilk turda bitmesi gereken bir hesaplaşma. Aday oldunuz, bir süreç yaşandı, o geceyi herkes biliyor. Beyanatları var. Buna rağmen bunu hiçbir gerekçeyle açıklayamıyoruz. Tek şey kalıyor, durumu manipüle etmek. İktidar lehine, tablo o. Bunu sokaktaki insan da görüyor. Bir hikayenin içinden geliyor sayın İnce. Olan biteni biliyor" dedi.
"TİP'e verilen oylar da asla boşa gitmiyor" ifadesini de kullanan Mehmet Aslantuğ "Varlık yokluk meselesini açıklık getirmek gerekiyorsa. Gerçekten kaybedecek bir güne bile tahammülümüz yok. Bozburun'da olay şey. Yangından mal kaçırır gibi. Türkiye'nin 1 yılı, 2 yılı, 3 yılı yeniden seçime taşıyacak bir süresi yok. TİP'in geçmişteki hikayesini büyüterek sınava girmesi açıklanabilir bir şey. Bu ittifak oy kaybına sebep olmayacak şekilde yürüyor. TİP'e verilen oylar da asla boşa gitmiyor" açıklamasında bulundu.
Aslantuğ'un açıklamalarından diğer başlıklarsa şöyle:
'TİP'in göçmen politikası'
"Yaşadıkları ortamda hayati riskleri, çoluk çocuğunun sıkıntısıyla umuda yolculuğu anlamamak için gerçekten vahşi duygulara sahip olmak lazım. Ama bu ülkenin de yurttaşlarının olağanüstü sıkıntıları var. İş, aş vesaire. Kabul edilebilir alanlarda bir ihtiyaç vardır. Sonunda ülkenin kendi nüfusu gerçekten barınmak, çocuklarını okutabilmek, doyabilmek için, ayakta kalabilmek için mücadele ederken bu meselenin aklı başında, ırkçılığa, faşizan tavra dönüşmeden insani ölçekleri koruyarak bir çözüm üretmesi gerekiyor."
'Kızılay'ın kan sattığı, çadır sattığı döneme düştük'
"Bizi de bütün bunlara rağmen hiçbir şey olmuyormuş gibi. Yolun, suyun, elektriğin her şeyin arasına tüccar giriyor. Ben sosyal devletin sıkıntılarını görerek büyüdüm. Kızılay'ın kan sattığı, çadır sattığı döneme düştük. Naci Hoca 1 yıldır bölgeye işaret ediyor. Bütün bu olan bitene karşı oluşturulan gerekçeler artık ağrımıza gitmeyi aştı. Tarımsal derinlikte herkesin yaşadığı şok ve travma herkeste büyüyor. 40 yıldır sektörün içinde ve mutfağın içinde bulunan birisi olarak kültür sanattaki baskıyı anlatamadım bile. Öyle öncelikleri var ki ülkenin. Kiracı-ev sahibi ilişkilerinden mutfaktaki yangına kadar. Yol, su, elektrik, gaz, barınma, beslenme. Devletin gerçekten yurttaşı için nerede devreye girdiğini göremiyor olmak başlı başına travma. Olan biten şey ülkenin yüzde 70-80'i gitmek istiyor. Biz '1 dakika bu ülkeye borcumuz var' diyoruz."