Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türk Parlamenterler Birliği'nce Ankara'da düzenlenen programda 'Hukukun Üstünlüğü ve Yargı Reformu' başlıklı konferans verdi.
İnsanlığın yaratıldığı andan itibaren adaletin ve zulmün, hakkın ve batılın birbiriyle mücadele halinde kavramlar olduğunu vurgulayan Bakan Gül, her dönemde adaletin tecellisinin hayatiyetini anlattı.
Devletlerin temelinin adalet üzerine kurulduğunu belirten Bakan Gül, "Adalet varsa ve adalet ayakta tutuluyorsa devletin temelleri çok sağlamdır, adaletle bir varoluş mümkündür. İnsan ve devlet adaletle ayakta kalır. Nasıl şu anda nefes alıp veriyoruz, adalet işte odur. Oksijen gibidir, nefes alıp verirsiniz, hayatın her alanında vardır, olmayınca eksikliğini hissedersiniz" diye konuştu.
Bakan Gül, Türkiye'de eskiden ötekileştiren, insanı makbul ve makbul olmayan diye tasnif eden bir anlayış olduğunu, devletteki ve bürokrasideki bu anlayışı değiştirmek üzere yola çıktıklarını bildirdi. Bugün de çok önemli neticeler elde ettiklerini vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
"Türkiye'deki tüm bu demokratik kazanımların bir anayasal güvence altına alınmasının ihtiyacı vardır. Türkiye'de halkların ve özgürlüklerin genişletilmesi anlamında son 19 yılda çok önemli mesafeler alındı. Türkiye'de herkesin 'evet bu benim anayasam' diyebileceği bir anayasaya ihtiyaç var. Milletimiz siyasete bu ödevi vermiştir ve siyasetin bu ödevi yerine getirmesini beklemektedir. Şu anda demokrasiye, özgürlüklere inanan bir hükümet var. Ve bu haklar uygulanıyor. Dolayısıyla haklar bir anayasal teminata kavuşmak zorundadır. Bu çerçevede Türkiye'de özellikle toplumun her kesiminin anayasa anlamında 'bu benim haklarımı koruyor. Özgürlüklerimi teminat altına alıyor. Daha iyi bir Türkiye'ye bakmamı sağlıyor' düşüncesine kavuşacağı bir anayasaya ihtiyacı var. Özellikle Türkiye'de bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç var. Toplumsal sözleşme derken de 'ey toplum, sana bu sözleşmeyi layık görüyorum al ve imzala' diye buyurgan, hazırlanmış, şablon bir sözleşme değil. Devletin hazırlayıp 'ey toplum sana bu sözleşmeyi layık görüyorum' demesi değil. Toplum bir araya gelir, bireyler bir araya gelir. 'Böyle bir sözleşmeye imza atıyorum' der, işte o zaman toplumsal sözleşme olur."
Cumhuriyet'in yeni yüzyılına girerken yeni anayasaya ihtiyacı olduğunu aktaran Bakan Gül, "Ülkemizin yeni yüzyılına, 2023'e girerken inanıyorum ki; Türkiye'de artık darbe anayasasına son vermenin vakti gelmiştir. Türkiye'nin sivil, demokratik bir anayasaya, yeni anayasaya ihtiyacı açıktır. Bunu da parlamentomuzun yapabileceğine inancımız tamdır. Milletimizin buna ihtiyacı vardır. Milletimizin siyasete verdiği bir ödev vardır. Ve Türk siyasetinin de demokrasisinin de gelmiş olduğu bu seviye bunu yapabilecek güçtedir" ifadelerini kullandı.